Mutsuz Son, Mutlu Başlangıç - 56. Bölüm

5.5K 444 93
                                    

BUGÜN

Montunun fermuarını boğazına kadar çekti. Kasım'ın gelmesiyle havalar iyice soğumuştu. Bugün şirkette inanılmaz yorulmuştu. Zaten ay başıydı, bir de bu aralar üç yüz milyon tane firmayla anlaştıklarından Yusuf'un nefes alacak hali kalmamıştı. Artık eline geçen her şeyi pazarlama modundaydı. Yani deseler şu elindeki iş çantasını pazarla, onu bile iki dakikada müşteriye satardı.

Bugün annesi özellikle görüşmek istemişti. Mutlaka eve gel demişti. Yani, normaldede eve gidiyordu ama son zamanlarda sık sık abisinde kalıyordu. Şirkete daha yakın olduğu için oradan gitmek daha kolay oluyordu. Sabahları kendi evinden şirkete gitmek bir eziyetti.

"Yusuf, oğlum, yüzünü gören cennetlik, hayırdır?"

Aysel teyze elinde poşetlerle büyük bakkaldan çıkıyordu. Yusuf çaktırmadan iç geçirerek Aysel teyzenin elindeki poşetleri aldı. Bu kadın mahallenin bir numaralı dedikodu makinesiydi. Normalde onunla uğraşmaya bayılırdı ama o kadar yorgundu ki buna hali bile yoktu.

"Çalışmaya başladım ya Aysel teyze, şirket abimlerin evine yakın, oradan gitmem daha rahat oluyor, ondan hep ordayım." Diye açıkladı.

"Eee senin okul bitti, duyduğun kadarıyla kız arkadaşın da varmış, senin düğün ne zaman inşallah?" Gene o dedikodu yaparken kullandığı hin ses tonunu kullanıyordu.

"Daha askerlik falan var Aysel teyze, acelem yok o yüzden. Ondan sonra kısmetse olur belki."

"Hadi bakalım, askerliğini de yap gel. Kaçmak olmaz. Ama buraya da daha sık gel. Abini senden daha çok görür olduk son zamanlarda valla."

Yusuf şaşkınca kaşlarını çattı. Abisi mahalleye mi geliyordu sık sık? Bundan hiç haberi yoktu.

"Oldu Aysel teyze, sonra görüşürüz." Diyerek poşetleri onun evinin kapısının önünde teslim ettikten sonra kendi evinin yolunu tuttu.

Anahtarıyla kapıyı açtığında salondan mutfağa geçen Gülşah'ı görünce şaşkınca kaşlarını çattı. Onun da bu hafta Serhat'la kaldığını sanıyordu.

"Senin ne işin var burada?" diye sordu.

"Annem çağırdı." Gülşah elindeki boş çay bardaklarıyla mutfağa daldı. Yusuf da ayakkabılarını çıkarıp içeri girdiğinde kravatını gevşetmeye çalıştı. Salonun önüne geldiğinde abisini de salonda otururken görünce şaşkınlığı iyice tavan yaptı.

"Gürseller olağan toplantısı falan mı var? Niye toplandık böyle?" diye sordu şaşkınca abisine bakarak. Ardından bakışlarını annesine çevirdi.

"Gel oğlum gel. Otur şöyle, yorgunsundur sen. Gülşah abine bir çay koysana." Zeynep Hanım Yusuf için yanına koltuğa pat pat vurarak onu çağırdı. Yusuf gidip annesinin yanına otururken gergince abisine baktı. Çok sıkıntılı ve sinirli görünüyordu.

Gülşah elinde taze çay bardaklarıyla salona girdi ve birini annesine diğerini Yusuf'a verdikten sonra kendininkini alıp Mehmet'in yanına oturdu.

Zeynep Hanım gülümseyerek üç evladına da baktıktan sonra Yusuf'un sırtını okşadı.

"Şu son birkaç haftadır abinizle birlikte hastanedeydik. Son yaptırdığım rutin kontrollerden sonra beklenmedik şeyler oldu. Doktor daha detaylı kontroller istedi. Ve ne yazık ki bu kontrollerin sonucu pek de parlak değil." Zeynep Hanım'ın durup nefes aldığı yerde Gülşah ifadesiz suratıyla "Nasıl yani?" diye sordu. Sesi titriyordu.

Zeynep Hanım derin bir nefes alıp "Yani hastalığım metastaz yapmış durumda." diye bir seferde açıkladı. Yusuf korkuyla geri çekilip annesine baktı. Doğru duymadığını ümit ediyordu. Bu bir şaka olmalıydı. Tekrar olamazdı. Bu aile aynı işkenceleri tekrar yaşayamazdı.

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin