Başlangıç

9.1K 539 88
                                    

Katliam başladığında evde televizyon izliyordum.

Ceset kokusu artık oda parfümü niyetine evin her yanına sinmişti. Eskiden olsa öğürüp kusardım ama bende içten içe ölüyordum,alışmıştım.

Ölen vatandaşların isimlerinin ağır çekimde aktığı bir,ulusal marşın fon olarak kullanıldığı bir jenerik ekranda öylece akıp gidiyordu. O kadar fazla isim vardı ki, nüfusumuzun yüzde kaçının buna karşılık geldiğini merak ediyordum.

Gözlerimi ekrandan ayırmadan ailemden birinin ismini yakalamaya çalışıyordum. Okuldan tanıdığım birkaç kişiyi çoktan görmüştüm az önce,onlar için üzülmeyi bırakalı çok olmuştu. Her gün onların isimlerini görüp durmaya alışmıştım.

İsimler soy adlara göre sıralanmıştı,benimki Williams'tı. Listenin sonlarında olmasına şükreder haldeydim.

Kötü haberle ne kadar geç karşılaşırsam o kadar altından kalkabilecektim.

Dışarıdan gelen korkunç bir çığlık,evin duvarlarını aştığında bu beni rahatsız etmişti. Bunu beklemiyordum,en azından kendi sokağımda evimde tek başıma otururken olmasını kesinlikle beklemiyordum. Sokağımızda hastalığa yakalanıp,insanları öldürebilecek birinin olduğunu sanmıyordum. Eğer öyleyse bile,bunu şu ana kadar iyi saklamış olmalıydı.

Böyle bir durumda evin kapısını kilitleyip Tanrı'ya dua etmeye başlayabilirdim ya da sevdiklerimi arayıp hayatta olup olmadıklarını sorabilirdim. Camdan dışarıya bakıp,neredeyse iki ay önce pırıl pırıl ve temiz olan asfaltın koyu renkli kanla,ezilmiş kafataslarıyla,artık tanınmaz hale gelmiş cesetlerle,parçalanmış organ parçalarıyla kaplı olduğunu görebilirdim. Her ne yaparsam yapayım, yapmamam gereken tek şeyi hatırlatıp duruyordum kendime: Sakın dışarı çıkma.Sakın,sakın,sakın.Eğer tek bir adım bile atacak olursan...ölürsün. Ölürsün! Kendime bunu itiraf edebildiğime şaşırıyordum.

Evdeki sessizlik huzuru simgelemiyordu,öyle olsaydı kulaklarım dışarıda can çekişen insanların seslerini bir şekilde perdeleyip,duymama izin vermezdi. Bir yandan akıp giden isimlere bakıyor,diğer yandan da usul usul ulusal marşı seslendiriyordum.

Şanlı,tarihimiz

Yüceltti herkesi ışıklar arasında

Koltuktan yavaşça kalktım,seslerin aniden kesilmesi beni çığlıkların sesini duymamdan daha fazla endişelendirmişti. Neler oluyordu?

Daha önce de televizyonda yaşanan katliamları görmüştüm. Şu an yaşananın da farklı olmasını beklemiyordum. Ama farklıydı.

Sanki bir şey tüm kaosun sesini kısmıştı,onu boğazlayıp canına okumuştu. Bunun olmasını ne sağlamış olabilirdi?

Cama yaklaşırken soğuktan dişlerim birbirine çarpıyordu,tüylerim diken diken oluyordu. İçime çektiğim havanın ağırlığı varmış gibi,ciğerlerimi acıtıyordu. Belki de biri cesaretini toplayıp herkesi öldürmüştü,bunun olmasına imkan veriyordum. İnsanlar delilikle hastalık arasındaki ince çizgiyi hızla kaybedebiliyordu. Özellikle de son günlerde.

Ne yazık ki,beklediğim gibi her yanı kana bulanmış elinde silah tutan deli birini görmemiştim. Hastalık ve Katliamlar başladığından beridir tek bir kişi bile sokağa çıkmıyordu. Sokak kaldırımlarımızda duran cesetlerin çoğunluğu hasta insanlara aitti. Yoksa değil miydi?

Emin olduğum tek şey ise sokağın boş olduğuydu. Tıpkı bir kara delik gibi tüm sesleri içine çekip yutan bir boşluk vardı. O ana kadar hiçbir şeyin-bir canlının,makinenin,herhangi bir şeyin- bu kaosu susturabileceğini düşünemiyordum. Hastalık artık ulusun kaderiydi,herkes birbirini öldürene,soyumuz tükenene,ülkemiz haritadan silinene kadar devam edecek olan bir lanetti bu. Ama bugün,bu dakikalarda o lanet bozulmuştu. Artık sesler yoktu.

Arkamı dönüp televizyona baktım. Sonunda soy adımın olabileceği liste ekrana gelmişti. Hiçbir akrabamın adını görmemiştim,içim rahatlamıştı. En azından uzakta olsalar bile ailemin bir kısmı hala hayattaydı.

Sonra listenin başlarına doğru göz gezdirdim. Ve bir isim gördüm. O ismi çok iyi tanıyordum. Korkumu gizlemek konusunda hala iyi değildim.Yutkunurken boğulacak gibi olmuştum,gördüğüm ismin bana ne demek istediğini düşündüm.

Claire Williams.

Nasıl mümkün olabileceğini bile düşünmüyordum. Sonra beynimde kendi sesimi duydum,sanki ekranda gördüğüm şeyi bana hatırlatırcasına bağırıyordu.

Bu sensin.Ölmüşsün.

Çünkü o isim bana aitti.

Proje Ivy (Güncellenmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin