Bölüm 3-Togram

4K 340 16
                                    

"Artık konuşacak mısın?" dedi Eric daha iki saniye önce sert zemine adımımı atmışken.
Togram -az önce gördüğüm tabelada yazana göre bulunduğumuz yerin ismi bu- sınırları içindeyken ikisi kadar rahat yürüyemediğimi fark etmemesi inanılmazdı. Daha havasını bile yeni içime çektiğim bu yerleşke,okuduğum kitaplardaki mükemmel insan yaşamı için inşa edilmiş o kurgunun ete kemiğe bürünmüş haliydi.
Arkamızda kalan büyük kapının tam önünde durup tanımadığım insanlara,yaşadıkları binalara bakmak kendimi küçük hissettiriyordu.
Buraya ait olmadığım pis görünüşümden anlaşılıyor olmalıydı.
"Kızın üstüne gitme,ilk geldiğinde korkudan altına işediğini hatırlatmam mı gerekiyor?'' dedi Raven kaşlarını çatarak.
Onlara yetişmem için beklemeye başlamıştı.
Eric homurdanarak omzuma şakacı gibi görünen ama niyeti öyle olmayan bir şekilde vurunca, Raven biraz daha yüzünü buruşturdu. Eric uzaklaşarak ağır adımlarla yürümeye devam etti.
''Benden hoşlanmadığını söylese de olurdu.'' dedim.
Yeni bir yaşantıya başlarken kurduğum ilk cümlenin birinin benden hoşlanmaması ile ilgili olması komikti. Mesela derin bir nefes alıp,''Her şey düzelecek.Başaracaksın,mutlu olacaksın.'' gibi cümleleri kurup sevinçle hoplaya zıplaya kalacağım yere gidebilirdim.
''Sorun yapma. Buraya getirilen son kişi olduğun için kızgın.'' dedi Raven.
Az ötemizde kocaman bir duvara bir poster asılmıştı,
''BUGÜN BİR ŞEYİ DAHA İYİ YAPMAK İÇİN NE YAPTIN?''
Raven bana söylediği her şeyi anladığımı düşünüyor olmalıydı,boş bir kavanozdan farkım yoktu. Hayatım boyunca ne Togram adını ne de Proje Ivy adını duymuştum. Ve şansa bakın ki,birden bire ortaya çıkıp beni kurtaran şeyler oluvermişlerdi.
Sanki ne soracağımı önceden tahmin etmiş gibi başını öne eğdi,''Son kişi demek,projenin asıl basamağının başlaması demek. Eric normal bir asker. Bizim gibi projeye dahil edilmedi.Ve...Eric'in ablası buraya alınmadı,dışarıda bir yerlerde. Ama sakın kendini suçlama,gerekli olan özellikler uyuştuğu için buradasın.''
Gözümün önüne başvuru kağıdı geldi kısa bir andan sonra. Tabii ki uygunum,dedi içimden hırçınca bir ses. O kadar kişisel bilgi boşu boşuna yazılmadı.
"Bize ne yapacaklar?" diye fısıldadım kalabalık bir caddeye yaklaşırken.
Koca alanda büyük bir binanın ön cephesini dev,renkli bir ekran süslüyordu. Biraz önce gördüğüm yazının benzeriyle karşılaşmıştım.
"Bugün öğreneceğiz sanırım. Bu arada ismim Raven Romanov." dedi.
Yakasındaki kartı unutmuşa benziyordu,bakışları...biraz fazla donuktu. Aylardır doğru düzgün konuşmamıştım bile,şimdi de gözlerinin donukluğuna mı dikkat ediyordum? Saçmalık.
Romanov adını nerede duyduğumu hatırlamıyordum,Ruslarla ilgili bir şey olduğunu düşünüyordum. Görünüşüne baktığımda da biraz Rus silueti yüzüne yansımıştı,sertti. Hayatımda kaç Rus erkek görmüştüm ki zaten?
Gülümsemeye çalıştım,içimdeki neşe dolu kelebekler uzun süre önce çürüyüp gitmeseydi, böyle bir erkeğin yanında utancımdan kızaracağım açık ve netti.
"Memnun oldum. Ben de Claire Williams." dedim sakince.
Raven sırıtmayla dişlerini göstererek gülme arasında sıkışmış dudaklarını sıkarak tekrar yola doğru baktı.
"Bir şeyi merak ettim...Proje hakkında gerçekten ne biliyorsun?"
"Bunu beni denemek için sormadığını nerden bileyim?"
Az önce ağzımdan çıkanları benim söylememe imkan yoktu.
Bu eski Claire gibiydi,bir zamanlar sayısal derslere ve bilime meraklı küçük,kurnaz kıza.
Raven sorduğum soruyla afalladığını daha iyi nasıl ifade edebilirdi bilemiyordum ama az kalsın önünde duran lamba direğine çarpacaktı. Herhangi bir cevap alacağını sanmış olmalıydı,birden bire şaşırması duruşunu bile bozmuştu.
Ukalalığı kesmem gerekiyordu,"Affedersin...bu eskiden kalan bir alışkanlık."
"Hayır,cevabın hoşuma gitti. Sola dönmeliyiz,kaldığımız yer dikenli tellerden ve tünelden sonra başlıyor." dedi.
Kalabalıktakilere baktıkça,burada yeni bir şeyler olduğunu görmem mümkündü. Burası kalkan gibiydi,insanlar sağlık ve düzen içinde kendi toplumlarını oluşturmuş olmalıydılar. Bende bu topluma ayak uydurmayı umuyordum.
Caddeden daha küçük merdivenli bir tünele saptığımızda,Eric ortada yoktu. Raven'a sormaya çekindim,araları dışarıdan göründüğü kadar iyi değildi anladığım kadarıyla.
Merdivenleri inmeye başladık,etraf temiz ve sessiz görünüyordu. Ama aşağı indikçe tünelin nem ve adını koyamadığım bir pislik kokusu etrafımı sararak burnumu yakmıştı.
"Buraya neden geldiğimi bilmiyorum." diye itirafta bulundum merdivenlerle işimiz bitince.
Raven bu kez tam anlamıyla gülüyordu,"Eğer projeyi bilseydin yanına kokuşmuş bir çanta almazdın. Yanlış anlama,halini anlıyorum."
Ciddileşerek bana yaklaşmakta olan eski bir treni gösterdi. Bekleme çizgisine kadar konuşmadan ilerledik. Bu trenle daha ne kadar uzaklaşacaktık? Yoksa proje için ayrı bir alan mı vardı?
"Merakımdan soruyorum,böyle bir yerde askere ihtiyaç var mı?" dedim aklımdaki binlerce soruya rağmen. Zemine yapıştırılmış,neredeyse soyulacak olan sarı bantın üzerine basıyordum.
"Elbette. İnsan bulunduğu her yerde korunmaya muhtaçtır. Ama bizler değil." dedi.
"Neden?" dedim hiç düşünmeden.
"İşte bunun cevabına bizi götürecek olan şey de geldi." dedi.
Raylarda hızla ilerleyen parlak renkli temiz bir trendi bu. Sürgülü kapıları açılırken içeride oturmuş, aynı anda bir şey izleyen,benim gibi gençler gördüm. Raven'ın eli yakasına uzandı,kartını çıkarıp cebine attı. Sanırım bu trenle birlikte sadece Raven oluyordu.
Tren tamamen durunca uzun boylu,kısa saçlı bir kadının yüzüyle karşılaştım. Üzerinde doktorların giydiği önlüklerden vardı.
Bizi görünce ellerini birleştirerek,"Hoşgeldiniz. Hazır mısınız?" diye sordu.
Raven geçmen için yol vererek kadının eline uzanıp sıktı,"Merhaba. 147 numaralı dosya için geldik. Claire ve Raven." dedi.
Kadın başını içeri uzatıp adımızı bağırdı. Cevap olarak,"Evet. Doğru kişiler." diye bağırdı kalın bir ses.
"Ben Doktor Natalie Wood. Sizleri evlerinize yerleştirmek ve bilgilendirmek için buradayım.Lütfen yerinize oturun."
Raven tekrar buralı olmadığımı hatırlayarak önüme geçti ve onu takip etmemi sağlayarak oturmamız gereken yeri bulduk.
147 sayısını paylaşan iki koltuk vardı. Cam kenarına oturup çantamı dizlerimin üzerine koydum. Raven yanıma otururken dışarıda göründüğünden daha bitkindi. Yüzü çökmüştü.
Tren hareket etmeye başladığında tepemizde duran ekranda bir video gösteriliyordu.
Uyku,açlık,yürüyüş,stres dörtlüsünün bedenime verdiği korkunç sızlama ve ağrı oturduğumda üzerime çöktüğü için,izlemeye ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum.
Trompet sesi duyduğuma yemin edebilirdim,yoksa beynimde mi çalıyordu tüm o neşeli notalar?
"BÖLÜM BİR'E HOŞGELDİNİZ." yazıyordu trompet şenliği bitince.
Açıkçası uykumu kaçırmaya yetmişti.
Yol boyunca bize verilen her bir sayının aslında birer "meslek,rol" olduğunu keşfediyordum. Raven benden daha şaşkındı,benden ne kadar önce gelmişti buraya?
Kimisi yanındaki kızla birlikte seracı olmuştu,kimisi de doktor olarak adlandırılmıştı. Çiftlerde belli bir eşitlik yoktu,kız kıza yada erkek erkeğe gruplandırılmış yaşıtlarımın çoğu kendinden emindi. Bu projeden haberi olmayan bir tek ben miydim?
Doğal olarak,bize sıra gelene kadar uyuyakalmıştım,başım Raven'ın omzuna düştüğünde hayal meyal hatırladığım kadarıyla, yüzlere gelmişti açıklama videosu.
Raven'ın sesi korkunç kabusumun karanlığından çekip kurtarmıştı beni,"Hey,bizim sıramız."
Gözlerimi ovuşturarak ekrana baktım.
"147...Son çiftimiz. Claire Williams ve Raven Romanov. Sizler birer Ekstrasınız."
Ekran karardı.
"Ne?" diye bağırmıştım elimde olmadan.
Raven elini kaldırıp etrafta gezinen görevlilerden birini çağırdı. İri yarı,siyahi bir adam önümüzde durdu.
"Bir sorun mu var genç beyefendi?" diye sordu nazikçe.
"Biz...şu Ekstra kısmı ne anlama geliyor?" dedi.
"Sorunuzu bizzat Başkan cevaplayacak. Sabırlı olun." dedi adam ve ayaklarını metal zemine çarparak uzaklaştı. Gözlerimi kapatıp uyumaya başladığımda kulaklarım uğultuyla,aklım daha çok soruyla dolmuştu. Her şey bulanıklaşıyordu.
Ekstra.
İkincil.
B planı.
Yedek.
Yedek?

Proje Ivy (Güncellenmeyecek)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ