1.Bölüm

29.6K 1K 111
                                    

Merhaba arkadaşlar,

Bu bölümü benim tatlı arkadaşım @sibelesma'nın doğum günü için yazıp yayınlayacaktım. Ama yoğunluğumdan dolayı yetiştiremedim. Geç kaldım ama yinede kutlamak istiyorum. Doğum günün kutlu olsun kuzum. Nice mutlu yıllara. Bu bölüm sana gelsin. Çok seviliyorsun.❤

Şimdiden herkesin bayramı mübarek olsun. Hayırlı Bayramlar.

Keyifli okumalar...

***

Aşk güzel,

Aşık olmak güzel,

Seninle olmak daha güzel...

Zeynep rahat uykusundan bir prenses gibi naif bir şekilde uyanmak isterdi tabi ki de ama ne yazık ki istediği gibi olmadı. Çünkü odasının içi sanki havuz kenarıymış gibi güneş altındaydı. Sahi perdeleri kapalı olan odanın içerisine bu güneş nasıl sızabiliyordu? Sabahları uykusunun içine eden bu güneşten nefret ettiği için yatmadan önce hep kalın perdelerini çekerdi. Dün gece de aynı şeyi yaptığına emindi. O zaman ne halta bu güneşi yüzünde hissediyordu! Ayrıca pencereler kapalıyken perdelerin uçuması niyeydi? Bu perdeler uçuşurken neden gıcık sesler çıkarıyorlardı? Huysuz şirin olmayı kendisi de istemezdi ama koşullar bunu gerektiriyordu. Şu anda bu kadar baskı altındayken Polyana oynayacak değildi herhalde?

"Offf!" çekerek diğer yanına döndü dönmesine de bu sefer de bu kahrolası güneş kıçına vuruyordu? Bu güneşin kendisiyle sorunu neydi? Gidip başkalarının sabahını mahfetseydi de kendisini rahat bıraksaydı. Olmaz mıydı? "Ya sabır!" diye bağırdı. Ardından yerinde doğrularak etrafına bakındı. Bir de ne görsün?

Latife sultan!!!

Tabi ya nasıl düşünememişti? Güneşi kendisine musallat eden kişinin kim olduğu belli olmuştu. Eee biliyordu Latife sultan kendisini normal şartlar altında kaldıramayacağını. Bu yüzden güneşi sokuyordu araya! Her sabah bunu yapmak zorunda mıydı? Bir kere de kendi başına uyanmasına izin verseydi ne olurdu sanki? Tabi öyle bir şeye izin verecek olursa bir kış boyunca uyuyabileceğini de biliyordu Zeynep. Zaten uykuyu sevdiği kadar başka neyi seviyordu ki? Tabi Tuğra ve babası haricinde...

Karşısında zafer kazanmış edasıyla sırıtan kadına bakarak gözlerini devirdi. "Bugün ki sebebin nedir Latife Sultan?" dedi homurdanır bir şekilde. Bu sırada elleriyle saçlarını arkaya atarak havalanmasını sağlıyordu.

Latife Hanım oturduğu berjerden gülümseyerek kalktı ve perdelere vuran klimayı kapattı. Sonrasında kapalı olan tüm pencereleri açarak odanın hava almasını sağladı.

"Bugün ki sebebi ziyaretimin nedeni Tuğra Bey oğlum," dedi rahat bir şekilde ama Zeynep ne demek istediğini anlamamıştı.

"Tuğra mı aradı? İyi de niye bu kadar erken aradı ki? Zaten daha yeni uyudum sayılır," dedi şaşkın bir şekilde.

"Tuğra burada kızım. Aşağı da seni bekliyor," dedi Latife Hanım Zeynep'in dağıttığı kıyafetleri toplarken.

"Neden gelmiş erkenden? Biz onunla öğleden sonra buluşacaktık," dedi ve merakla düşünmeye başladı. Önemli bir şey mi olmuştu yoksa? Tuğra ne diye sabahın köründe gelmişti?

Latife Hanım gülümseyerek baktı hala ayılmaya çalışan Zeynep'e. Bu kız ne zaman büyüyecekti kim bilir? "Kızım ben seninle ne yapacağım böyle?" deyince, Zeynep yine isyan etmek için asi tarafını uyandırdı.

"Aaaa yeter ama! Ben size ne yapıyorum acaba? Yalnız size diyorum dikkatini çekerim. Yani babamı da dahil ediyorum," diye size kelimesini tekrarlarken elleriyle tırnak içine alıyormuş gibi yapınca, Latife Hanım'ın gülümsemesi daha bir genişledi.

İÇİMDEKİ AŞIK Where stories live. Discover now