▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
Yardımlaşma için elimizden geldiğince destek olalım, bağış için:
afad.gov.tr/deprem-bagislari ve ahbap.org
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
❅
O beni kovmadan gitmem gerekiyordu. Mantıklı tarafım buna emindi ama gitmiyordum. Sergilediğim davranış yüzünden cezalandırılarak kovulmak istediğimi arzuladığımı sanmasam da beni evde tutan bir şey vardı. Belki de bir umut. Belki hala bu durumu devam ettirebilmemiz için bir şans vardı umudu.
Tam olarak yirmi dört saat geçmişti ve Eymen hala ortalıkta yoktu. Akrabalarından da ses çıkmayınca en azından onlar aracılığıyla beni kovmayacağını anlamıştım. Bu zevki onlara bırakmak istemiyordu belki de ama kovacak olsa çoktan bunu yapmaz mıydı?
Hadi ben gitmiyordum da o da gitmememi bekliyor olamazdı herhalde. Kendine bu kadar muhtaç görmesine şaşırmazdım. Yine de öfkeyle hareket etse sabahında kalkar gelir ve evinden gitmemi isterdi.
Ha geldi ha gelecek diyerek salonu temizlemiştim ama her an kovulurum diye yemek yapmaya girişmemiştim. Üç öğün kahvaltıyla durmuş ama yine durup onu beklemiştim. Yoktu. Gelmiyordu.
Çok mu abartmıştım? Halamın yanında yaşamaya başlayana kadar öyle kavga gürültü görmüş bir çocuk değildim. Büyükannem ve büyükbabam arada sırada birbirilerine göndermeli laflar ederler ama çok uzatmadan bitirirlerdi. Halamın evinde işler daha farklıydı. Gergin biriydi halam. Herkesle tartışabiliyordu. Ondan bu kadar etkilenmiş olabileceğim hiç aklıma gelmezdi. Bunu direkt ona bağlamak yanlış olsa da en azından şimdilik bütün suçu tek başıma sırtlanmak istemiyordum. Kötü bir örnek olarak ona da biraz pay çıkarmanın bir zararı yoktu.
Yine de abartmıştım ve... Kapı açıldı.
Yanlış duymadığımı kontrol etmek için dikkatle dinledim. Sesi geliyordu. Gelmişti. Ne yapacağımı bilemeyerek odada saklanamazdım. Keşke böyle bir şey gerçekten mümkün olsaydı ama değildi maalesef. Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Bu saatte gitmemi isteyecek ve ben içime ağla ağlaya eşyalarımı toplayacaktım. Halamın evine dönmeyi hayal bile edemiyordum. Hayal edemediklerimi birkaç saat sonra yaşayacaktım. Özür dilememi de isteyeceklerdi muhakkak. Bunun olmaması için Eymen'in ayaklarına kapayıp özür diler miydim acaba? Neler olabileceğini kestiremiyordum. Salona girdiğimde onu elindeki poşetlerle mutfağa geçerken gördüm. Alışveriş yapmıştı. Birkaç dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi bir şey demeden yanımdan geçti. Yüzüme bile bakmadan. Orada bir süre öylece dikildim. Nasıl hareket etmem gerektiğini bile kestiremiyordum. Banyodan çıkışını salonun kapısında dikilerek izledim. Benim odama girdiğinde artık beklememem gerektiğini biliyordum.
Eşyalarımı toplayıp camdan aşağı atmadan önce içeri girdiğimde onu yatmak için hazırlanırken bulunca bir an afallayıp ne diyeceğimi bilemedim. Birincisi, eşyalarımı toplamıyordu. İkincisi, henüz evden gitmem konusunda bir şey dememişti ki o bu fırsatı kaçırmayacak karakterde biri olduğundan sessizliğimden sen anla diyeceğini hiç sanmıyordum. Üçüncüsü, benim odamdaydı. Farkında değil miydi?
Üstündeki tişörtü sıyırmaya başladığında dayanamayarak ve gözlerimi kaçırarak "Ne yapıyorsun?"diye sordum. Tişörtü tabii ki katlamak yerine yere bıraktığını göz ucuyla görmüştüm.
"Yatacağım."
Bana dönünce sırtındaki çil manzarasının yerini çıplak göğsü aldı. Bana bakarak çekinmeden pantolonunun düğmesini çözüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.