Saten gömleğimle kendime son bir kez bakarken gerginlikten midem bulanıyordu. Canlı gözükmek için iki kat allık sürmüş sonra palyaçoya döndüğümden tüm makyajımı silip daha hafif, Eymen'in kesinlikle beğenmeyeceği doğallıktaki, bir görüntüye tamam demiştim. Onun ne düşündüğü umurumda değildi. Üstümde kat kat ağırlık yapacak bir toz zerresini dahi taşıyacak gücüm yoktu. Bir açığımızı yakalayacaklar diye o kadar korkuyordum ki heyecandan dilim damağım kurumuş sabahtan beri çoktan bir litre su içmiştim. Günün geri kalanında bunun su zehirlenmesine doğru gitmesinden korkuyordum.
Derin bir nefes alıp odadan çıktığımda Eymen kapının önünde hazır bir halde bekliyordu. Poz verir gibi duvara yaslanmış gözlerini dinlendirirken tamamen objektif bir gözle bakılınca hiç de fena gözükmediğini geçirdim aklımdan. Onu tanıyınca her insanın fikri değişirdi ama bir fotoğrafın içindeyken kabul etmeliyim ki çekici gözüküyordu.
"Uykumu getirdin, Çirkin."
"Kusura bakma. Gerginim." Kapıyı usulca kapattığımda kafasını duvardan ayırıp gözlerini açmıştı. Ona doğru yürümeye başladığımda beni şöyle bir baştan aşağı süzdü. Gözlerimi abartılı bir şekilde devirerek ona cevap vermeyi tercih ettim.
"Oldu mu, beğendin mi? Yakışır mı dedeciğine?"
Gülerek, hanesine iki artı atabileceğim kadar tatlı bir gülümsemeydi -bundan sonra bahsedelim-,kapıyı açıp geçmem için bekledi. "Buyurun saygı değer nişanlım,"
Demek böyle yapacaktık.
O aralıktan geçerken ona şöyle bir bakış atıp teşekkür ettim. Sahte bile olsa nezaketine çok alışkın olmadığımdan hala biraz şaşırıyordum. Bugün bu nezaketin her zerresinden faydalanmayı düşünüyordum. Bana yaşattığı her şeyin ufak bir hıncını çıkarabilirdim. Kimse, daha doğrusu Eymen, niye diyemezdi? Bence o da neden olduğunu çok iyi bilirdi.
"Tamam bana biraz dedenden bahset. Bir de nasıl bir şey göstereceğiz onlara? Yani deden beni sevsin mi yoksa ayrıldığımızda kurtulduk diye sevinsin mi? Gerçi sen beni sevmeyeceğini iddia ettin ama nelerden hoşlandığını söylersen ona göre oynayabilirim."
"Oynamak derken? Sen rol yapabiliyor muydun?"
Benim canımı da taşıdığı bir arabanın sürücü koltuğunda olmasa ona bir tane vurmak isterdim.
"Haha! Evet. Ne diyorsun?"
"Yani. Sınırları pek de zorlamamıza gerek yok gibi ya. Zaten sen onun için benim seçtiğim güvenilmez birisin. O yüzden ağzınla kuş tutsan bir acaba der. Aaa bak, doğru! Bir kuş tutmayı mı denesen?"
Onun beğendiği biri olduğum için mi güvenilmez ve sevilmez biriydim? Doğru mu anlamıştım? Bu aslında yine dolaylı yollardan benimle ilgili olsa da aynı zamanda benimle ilgili değildi. Zaten ben dolaylı yollardan bile dedesinin düşündüğü gibi Eymen'in beğendiği biri değildim. Dedesine de bu yüzden kızamazdım şimdi doğruya doğru Eymen'in tercihleri şüphe uyandırırdı. Benim için bile.
"Adam haklı. Sen beğeniyorsan bir şey vardır bunda değil mi?"
"Haha!"dedi beni taklit eder gibi. "Mors olmaya hazır mısın?"
""Ne diyorsun ya?"dedim yüzümü buruşturarak ama suratındaki o oyunbaz ifadeye karşı gülmemek için yanaklarımı ısırıyordum.
"Halamları başımdan savmak için birini bulduğumu düşünür benim dedem, Yağmur Hanım. Sizin gibi fesat biri olmadığından anlayamadınız tabii!"
"Ah! Ben mi fesatım be? Gördük senin arkadaşlarını!"
"Ya benim arkadaşlarım gevşek ağızlı diye sendeki bu tavırlar ne anlamıyorum. Kraliyet ailesinden mi geliyorsun kızım sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.