Şehre geri döndükten sonra Zehra ile buluştum ve ailesiyle gittiğimiz tatil köyünde neler olduğunu anlattım.
İnanamayan gözlerle bana bakarken "Ne? Söyle."dedim.
"Seni etkilemesine inanamıyorum."
"Biliyorum ama ikimizin de boşluğuna geldi. Ekstra bir çaba sarfetmedik."
"Sen onun ne tür pislik olduğunu biliyordun. Fazlaca hem de! Nasıl oldu da..."
Konuştukça uzaya gitmiş mantığım yerine geri oturuyordu sanki. Doğru söylüyordu. Onun bütün pisliklerine şahit olmuştum. Hatalarına uydurduğu saçma kılıflar o kadar da ikna edici değildi. Sahiden nasıl olmuştu da...
"Tensel çekim."diye savunmaya geçtim. Zehra'dan çok kendimi ikna etmeye çalışıyordum bu savunmayla.
"İyi miydi bari?"
Yüzünü buruşturarak sorduğu soruya karşılık bir cevap beklediğine inanmıyordum. Omuz silkerek geçiştirdim bu soruyu.
"Beni umursuyormuş gibi konuştu. Belki bir eksikliğe parmak bastığından zayıf düştüm. Ne bileyim ben! Hem asıl konu bu değil."
"Nasıl bu değil! Daha ne olabilir ki? Birlikte olmuşsunuz ve bunu tiksinerek anlatmadığına bakılırsa bundan hoşlanmışsın da!"
"Öyle bir şey söylemedim!"diye karşı çıktım.
Midesi bulanıyormuş gibi bir sıkıntıyla başını ovalamaya başladığında inanamıyorum diye sayıklıyordu. Onu hayal kırıklığına uğrattığımı görüyordum. Kendimi de hayal kırıklığına uğratmış olmalıydım ama pişman değildim. Pişman olmam gerekirken...
"Her neyse, onun söylediklerine pek inanmıyorum. İhtimal de vermiyorum ama yine de Buğra'yla görüşürken sen de yanımda olursan daha iyi hissederim. Eymen bir kez daha bizi baş başa görsün ve olay çıkarsın istemiyorum. Senin için de uygunsa..."
"Of! Olur tabii, o kolay iş. Manyağın bir de manyak teorileri çıktı ortaya ama var ya ona birazcık bile inanmıyorum. Kesin çocuğa uyuz kaptı da seni korkutmak için uydurdu bu şeyi. Ben onca yıldır bunları tanıyorum. Hiç duymadım öyle belalı tiplerin bunlara musallat olduğunu."
"Ben de inanmıyorum zaten ama ailesiyle ilgili bir sıkıntısı olduğu gerçek olabilir."
"O olabilir işte. Onunla uğraşırken seni de kontrol altında tutmak için korkuttu kendince." Duraksayıp yine yüzünü ekşittiğinde "Ne oldu?"diye sordum.
"Ay off bu seni kıskanıyor mu?"
"Ne? Hayır tabii ki!" Sanki suç işleyen benmişim de yakalanmışım gibi aşırı tepki verdiğimi fark edip kontrolü yeniden ele almaya çalışarak boğazımı temizledim. "İmkanı yok." Sesim daha kontrollü çıkmıştı en azından ama Zehra hiç de ikna olmadı. Gözü bir şey düşünür gibi boşluğa dalmış kafasını iki yana sallıyordu. "Kıskanıyor, besbelli."
"Oyunu bozulsun istemiyordur o."
"Öyle olsa gönlünü almaya çalışmakla uğraşmazdı. Biliyorum ben, odunun tekidir o. Umurunda olmayan insanları insan yerine bile koymaz." Gözlerini daldığı yerden çekip bana çevirdiğinde Eymen'in beni kıskanma ihtimaline karşı içim titriyordu.
"Tatile falan götürmüş. Ailesi falan bahane. O kadar da uysal biri değildir yani seninle mi uğraşacak! Söyler bir yalan kimse de üstüne gitmez kızım o ailenin kurallarına bakma sen Eymen'in ağzının içine bakıyor hepsi. İstese hepsini aptal yerine koyar uydurur kıçı kırık bir bahane onlar da anlasa bile aptal rolünü oynar ses çıkarmaz. Kaç kere şahit oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.