26. Savaş

1.7K 112 33
                                    

Kadın karşısındaki adamın gözlerine bakarak yalvarırcasına konuşmaya başladı;

-Yapma artık rahat bırak çocukları, ne istiyorsun derdin para ya da şirketse her şey senin olsun yeter ki oğluma Zeynep'e artık zarar verme, rahat bırak çocukları.

-Sen o şansı kaybettin Sevil, Kerem gerçekleri öğrendikten sonra bakalım ne yapacaksın. Onu, bana düşman etmenin bedelini sana ödeteceğim.

-Ben düşman etmedin onu sana! Benden nefret etmiyor mu sanki! Senin yüzünden mahvettin hayatımızı! Asım'la Deniz senin yüzünden öldü! Yıllarca senin yüzünden oğluma katil muamelesi yaptım! Sana olan nefretimi kendi oğlumdan çıkardım!

-Bunların hepsi senin yüzünden oldu! Her şeyin sebebi sensin beni suçlama boşuna Sevil! Sen sadece günah keçisi arıyorsun kendi yaptıklarının üzerini örtmek için.

Kadın olağandan yüksek bir sesle konuşmaya başlıyor;

-Yeter! Seni sevmedim ben, ben hayatım boyunca tek bir adamı sevdim o da Asım'dı. Uzak dur artık ailemden!

-Güldürme beni Sevil, Asım'ı sevdiğin için mi..

Adam suratına inen tokatla cümlesini tamamlayamadı.

-Son kez söylüyorum ailemden uzak dur. Kocam ve kızım senin yüzünden öldü. Oğluma bir şey yapmana izin vermeyeceğim.

Sevil Hanım salondan çıkarken adamın söyledikleriyle olduğu yere çakılı kaldı;

-Belki de ölmemişlerdir he Sevil...

****

-Olmaz dedim değil mi Melda sana olmaz! O adam kızımın yanına yaklaşmayacak bir daha!

-Yeter abi saçmalama artık! Onun ne suçu var amcasının yaptıklarının bedelini ona ödetemezsin! Zeynep'i düşün biraz ne hale geldi kız

-Ben öğrendiğim ilk an gidip gebertecektim o herifi! Ben Zeynep'i düşündüğüm için böyle bir karar aldım zaten! Söyledim ona defol git buradan, gelme uzak dur kızımdan dedim. O ne yaptı geri geldi! Nereye gitti O, Zeynep'in peşinden gitti değil mi?! Bunun hesabını soracağım ona!

-Hayır, gitmeyecek bir yere! Ben engel oldum gitmesine. Yazık değil mi o çocuklara abi yapma böyle.

-Ne yapma Melda! Kocanın katili o adam, kızımın canına kast etti!

-Evet bunları Orhan Sayer yaptı, Kerem değil! Gidip çocuğa bir sürü şey söylemişsin. Yok Zeynep'i göremezsin ona yaptıklarınızı anlatırım, yok şöyle yok böyle!

-Söyledim de anlattım her şeyi Zeynep'e aklını başına alsın o da! Akıllı olmazsa ben akıllandırmayı bilirim! Sen de aklınca onları korumak için yıllardır gerçekleri benden sakladın.

Melda Hanım başını iki yana sallayıp, hayal kırıklığıyla konuşmaya başladı;

-Bu mu babalık söylesene bana?! Sen böyle bir adam değilsin ya sırf öfken, o adama kinin yüzünden çocukların hayatını zindana çevirmeye kalkıyorsun. Abi sen bu olmaya çalıştığın adam değilsin, sen Zeynep'in yıllarca Kerem'i beklediğini, sevdiğini bilen, kızının üzgün halini gördükçe içi sızlayan adamsın. Şimdi tutmuş canından çok sevdiğin kızını resmen dipsiz kuyuya atıyorsun ve evet sakladım. Çünkü senin Zeynep'e ve Kerem'e sözde korumak adı altında en büyük zararı vereceğini biliyordum.

-Evet kızıma üzülüyordum ama bu gerçekleri öğrenmeden önceydi! Ben zarar falan vermiyorum, onun iyiliği için uğraşıyorum. Kerem'le olursa mutlu falan olmayacak! Kendi de anladı zaten ben ona gerçekleri anlatınca bak gitti Rize'ye! Sizin gibi değil, akıllı benim kızım!

Melda Hanım şaşkınlıkla başını iki yana sallayıp;

-Sen gerçekten benim abim olamazsın, babam bu halini görse hayal kırklığı yaşardı! Zeynep, Kerem'in onu isteyerek bırakıp gittiğini düşündüğü için gitti! Eğer savaşmaksa derdin ben de savaşırım, ama o çocukların mutluluğu için bunu sakın unutma! Ben de varım!

Bir süredir sessizce koltukta oturan Derya Hanım ayağa kalkıp Mehmet Bey'in karşısına geçti ve;

-Ben de Mehmet, bende bu savaştayım ama kızımın yanında! Sen burada kinin, nefretin, öfkenle otur. Sakın eskisi gibi olmadan karşıma çıkma, çünkü ben bu adamı istemiyorum. Eğer kızımı üzecek bir şey yaparsan bu evlilik biter, anladın mı?! Dedikten sonra hızla salondan çıktı.

****

#Zeynep#

Sabah gözlerimi dışarıdan gelen seslerle açıyorum. Cama atılan taş ile kaşlarım çatılırken balkona çıktığımda aşağıdan bana bakan Kerem ile karşılaşıyorum.

-Hayırdır Tosbaş camımı taşlayarak mı başlıyorsun işe?

Kerem gülerek bana bakarken;

-Günaydın "Kaç bin yıllık hasretimin koncası" gözlerinden öperim diyor.

Gülerek ona bakarken;

-Günaydın diyorum.

-Vecihi gibi sana şarkı söylememi ister misin? Deyip bana gülerek bakarken sonrasında bağırarak;

-Seviyorum seviyor musun? Diyor.

Onun bu halini etrafta olan birkaç kişi gülerek izliyor. Ben ise kızaran yanaklarım ve uyarıcı ses tonumla;

-Kerem sussana! Hazırlanıp geliyorum aşağı bekle orada diyorum.

#Kerem#

Zeynep'in hazırlanıp aşağı indiğinde pansiyondan çıkış işlemlerini halledip dışarı çıkıyoruz ve bizi bekleyen Asiye ve Ahmet'i görüyoruz.

-Gidiyor musunuz?

Zeynep, Asiye'ye gülümseyip;

-Evet bir tanem gidiyoruz diyor.

Asiye gözlerini kısarak bana bakıp konuşmaya başlıyor;

-Onu affettin mi şimdi? Ona göre bende bunu affedeceğim diyor göz ucuyla Ahmet'i gösterip. Ahmet söyleniyor onun bu konuşmasına, onların bu hali o kadar sevimli ki tıpkı on iki yıl önce ki biz gibi. Zeynep'e baktığımda o da bana gülerek bakıyor ve konuşmaya başlıyor;

-Yok daha affetmedim yani şans verdim. Ama bence sen Ahmet'i affedebilirsin. Çok büyük bir suç işlememiş hem.

-Hay yaşa Zeynep abla yav! Kıskandım diye küstü kaç gündür kök söktüriy!

-Akıllanmazsan çok sökersin o kökleri!

-Yauv başlatma köklere seviyozda kıskınıyoz kızım!

Onların bu haline gülerken Zeynep kendini toparlayıp konuşmaya başlıyor tekrar;

-Neyse gençler biz gidiyoruz seneye inşallah görüşürüz, kendinize dikkat edin, derslerinize iyi çalışın, bir şeye ihtiyacınız olursa aramanız yeter, güzel haberlerini bekliyorum deyip ikisine de sarılıyor. Bende vedalaştıktan sonra onların yanından ayrılıp arabaya doğru yürüyoruz. Zeynep bana dönüp;

-E bende araba kiralamıştım o ne olacak? Diye soruyor.

-Onu hallettim güzelim bugün gelip alacaklar.

-He her şeyi düşündüm diyorsun.

-Aynen öyle güzelim. Sen kendini bana bırak her şey düşünüldü deyip gülerek göz kırpıyorum.

-E peki madem deyip ön koltuğa oturuyor. Bende çantaları yerleştirdikten sürücü koltuğuna yerleşip arabayı çalıştırıyorum ve;

-Hadi bakalım yayla kızım birlikte kaçıyoruz başka yaylalara diyorum göz kırparak.

Bir süre arabada sessizce yol aldıktan sonra Zeynep'in telefonu çalıyor. Konuşmasından anladığım kadarıyla Serra ile konuşuyor. Tabii konuştukları konudan dolayı bana belli etmemeye çalışarak konuşuyor ama ben ne yapmaya çalıştığını biliyorum. O kimse bir şey bilmiyor sanıyor.

İllaki konuşacağız yayla kızı illaki...

Beni UnutmaWhere stories live. Discover now