Tek hayalim sensin

830 38 7
                                    

"Sabah erkenden kalkıp takım elbisemi giymişim. Yine her zamanki gibi kravatımı bağlayamamışım. Sen de bana 'dur ben bağlarım,kocacığım' dermişsin. Sonra bana yaklaşıp kravatımı bağlarken dayanamayıp seni öpmek istemişim. İşte tam o sırada annenin 'kahvaltı hazır,çocuklar' demesi sayesinde öpebilmemişim seni."

Dirseğimin altındaki yastığı ışık hızıyla kafasına attım.

"Sapık!"

Bir insan nasıl bu kadar sapıkca bir hayel kurar. Bu benim yanımda böyle bir hayel kuruyorsa kim bilir geceler yalnızken neler düşünüyor. Tövbe tövbe. Atladığım bir konu var. Arkadaşım,kendi hayelimizde bile kavuşamıyoruz,hatta öpüşemiyoruz bile. Reklam gibi biri sürekli aramıza giriyor. Hayellerimizin böyle olması psikolojimizin artık olamayacağız yönünde sinyaller vermesinden kaynaklanıyor.

"Ne var? Ben sana iç güveysiliğin nasıl bir şey olduğunun detaylarıyla hayalini kurdum"

Dedi pişkince. Kaşlarımı çattım. Allahım bu adamla ıssız bir ormana atılıp mahsur kalacak kadar nasıl bir günah işledim acaba?

Olayı tekrar hatırladım. Adamlar bizi kaçırdıklarında arabada beynimin içinde bin tane senaryo kurmuştum. Akselse adamlara yol boyunca ağır küfürler söylüyordu. Sen anca konuş. Oğlum,Barışı yere yapıştırıp bir güzel döven sen değil miydin? Barıştan biraz iri olsalar da vura bilirdin. Sanırım..

Neyse. Bunlar arabayı ağaçların sık olduğu ormanlık bir yerde durdurdular. Kapıyı açıp bizi kulubeye benzer küçük bir evin içine ittiler. Arkadan ellerimiz bağlı olduğu ve bide adamlar güçlü oldukları için pek hareket edemedik. Biz birbirmizin ellerindeki ipleri açana kadar adamlar çoktan arabalarına binip gitmişlerdi.

Bu küçük kulübe de küçük bir mutfak gibimsi bir şey vardı ve orda azda olsa yemeğe bir şeyler vardı. Ev de tozlu değildi. Aklıma gelen ani bir fikirle Akseli cimcikledim.

"Ah! Melis,ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Bunu yapan her kimse bilerek yaptırdı. Kompas kurdu bize!"

"Onu ben de tahmin ettim. Bence kimin yaptığını bulmalıyız"

Dedi çok bilmişcesine. Beyefendinin hiç bir şey umrunda değil. Rahatca oturuyor bide.

"Hiç tanımadığımız adamlar tarafından kaçırılıp hiç bilmediğimiz bir yerin ormanındayız ve sen çok rahatsın!"

"Başımıza iyi ya da kötü ne gelirse ben seni koruyacağım. Bunu bil yeter. Hadi kalk dışarıda yıldızları izleyelim."

Elimden tutup ona fikrirnin ne kadar saçma olduğunu,akşam akşam karşımıza ayının çıka bileceğini söyleyemeden kapıyı açtı. Onunla birlikte dışarı çıktık. Ay ve yıldızların ışığı hariç başka bir aydınlatma yoktu. Hiç değilse kulubede küçük bir ampül vardı.

"Kayb olmadan geri dönelim hadi"

"Bu kadar tırsacağını bilemezdim. Tamam dönelim"

Karanlıktan bile gülümsediğini hiss ettim. Sesindeki alay da ayrı bir konu zaten. İyice gıcık oldum.

"Ben tırsak değilim. Ta-mam gidelim. Ben sadece ayı falan çıkarsa karşımıza korkup bana sığınma diye söyledim"

"Yalan söyleyince saçmaladığının farkındasındır umarım"

Aksel vurdu ve gol oldu malesef. Biraz daha gittikden sonra hemen hemen ağaçların hiç olmadığı bir yere geldik. İşte burda yıldızların hepsini göre biliyorduk.
Aksel hareketlenip yere uzandı. Şuan bence yer'le ilişkisinin konusunu açmanın zamanı değildi.

Gıcık KomşumWhere stories live. Discover now