Harry'nin kapıma gelip bana son kez onu affemem için yalvarmasından üzerinden aylar geçmişti. O günden beri beni hiç aramamış, ben de kendimi onunla ilgili her şeyden uzak tutmuştum, açıkçası tutmaya çalışmıştım. Her gün televizyonda görüp, sesini duyduğum insandan -ki özellikle bu hala nefret ederken aşık olduğum kişiyse- uzaklaşmak o kadar zordı ki... Hatta bunun için çocuklarla bile konuşmaktan vazgeçmiştim. Harry'e eviminin adresini verenin Louis olduğunu öğrendiğimde ona kızmış -pekala, bazen ona minnettarlık duyabiliyordum ama hiçbir şey evime geldiği zamanın "son" konuşmamız olduğu gerçeğini değiştiremezdi!-, bu meselenin Harry ile benim aramda olduğunu söylemiştim. Onlar da anlayış göstermişti... Çünkü muhtemelen herkes bizim hikayemizi dinlemekten sıkılmıştı... Sıkılmaktan ziyade bıkmışlardı, son zamanlarda o kadar çok kavga edip barışmıştık ki tüm bunları yaptığıma ben de inanamıyordum. Çok garip haftalardı. İlk günlerde kendimi herkesten uzak tutmuş, mecbur olmadıkça insanlarla konuşmamayı tercih etmiştim. Sonra yavaş yavaş kendimi Leo'ya açmış ve ağlama krizlerimi onunla atlatmıştım. Onunla birlikte yemeklere katılıp sosyalleşmiş ve bugünkü konumuma hızlı bir şekilde ulaşmıştım... Çünkü geçen zaman içinde mankenlik adına bayağı bir yol katetmiş, birkaç defileye çıkmış ve yeni ürün için tanıtım yüzü olmuştum. Tabii ki bu hızda böyle istenilir olmamın tek sebebi Harry ile çıkmış olmamdı... İnsanlar onlarla olan bağımı öğrendiklerinden beri onlarla çalışmam için bana hediyeler yollayıp duruyorlardı... Vicdanım bunun doğru olmadığını söylese de istediğim şeyi yapmanın verdiği mutlulukla her yere koşturuyordum... Ayrıca o kadar çok çalışıyordum ki Harry'i düşünecek vaktim olmuyordu. Yani mutlu gözüküyordum, sadece dışarıya... Onlar da beni öyle görünce düzelmeye başladığıma inanıp mutlu oluyorlardı, ve bu böyle sürüp gidiyordu...
Ah ve grubun dağılacağı haberini almıştım... Daha doğrusu ara vereceği haberini. İlk önce bunun doğruluğuna inanamamış ve resmen herkesi arayıp ne olduğunu sormuştum. Onlarda bir ya da iki yıllık bir ara vereceklerini ve sonunda geri dönmeyi şu anda bile bekleyemediklerini söylemişlerdi... Cidden geri dönecekleri meçhuldu ama bu ara verme olayından dolayı o kadar çok etkinliğe katılıyorlardı ki bunu nasıl becerdiklerini bilmiyordum. İki günde bir başka şehre gidiyor, çekim yapıyor ve ardından röportajlara girip geri dönüyorlardı... Ve... Sadece bunlardı aslında... Hiçbir kötü haber veya dedikodu çıkmamıştı haklarında... Louis şimdiden XFactor için jüriliğe yükselmiş, Zayn kızkardeşiyle her şeyini yaparken, Niall tüm futbolcularla takılmış ve Liam birkaç yerde DJ'lik yapıp eğleniyordu. Harry hakkında ise fikrim yoktu. Eski bir röportajında ailesiyle zaman geçirmeyi çok özlediğini itiraf ettiğini bilsemde durduk yere Anne'yi aramak artık bana saçma geliyordu... Eskiden bir sorunum olduğunda sanki annemmiş gibi her zaman onu arayan ben, kıvırcık saçlı çocukla yaşadığım şeylerden dolayı onu arayamıyordum. Her ne kadar benim de annem olduğunu dile getirse de... Sadece bunu yapamıyordum! Çünkü Harry'i düşünmemeye çalışmak işimin dışında çok zor geliyordu ve bunu bile başarmış olmak benim için çok büyük bir şeydi. Hayallerimi yaşadığım hayatımı kendi ellerimle bitirmeye çalışıyordum, kolay olduğunu kimse söylememişti... Birlikte yaptığımız albüm, pişirdiğimiz yemekler, gittiğimiz yerler, tanıştığım insanlar, yeni gördüğüm ülkeler... Bunların hepsini bir kenara bırakıp yaşamaya çalışmak çok zor geliyordu. Çok özlemiştim. Fakat bunu kimseye itiraf edemiyordum. Elim her seferinde adının üstüne gidiyor ve tam arayacağım zaman bunu yapmıyordum. Yapamazdım. Tekrar hayatımı mahvetmesine izin veremezdim... Daha fazla ne kadar üzüleceğim hakkında bir fikrim yoktu ama bunu kendime yapamazdım... Bir yandan onu unutmak istiyordum, ama bir yandan da beni bu dünyada mutlu edebilecek tek kişinin o olduğunu biliyordum.
"Çekime başlayabiliriz. Mükemmel gözüküyorsun!" Gülümseyip makyajımı bitiren Jane'e baktım ve mutlulukla saçlarımı salladım.
"Sana bayılıyorum!" Kalkıp elbisemi düzeltmelerine izin verdim ve kendimi bir anda disko gibi döşedikleri stüdyoda buldum. Tabii ki parlak elbiselerini tanıtmak için böyle bir ortam seçeceklerdi, sonra ayakkabı ve çantalar için sırf beyaz olan bir oda; ve normal kıyafetler için bahçede çekim yapmamız gerekecekti. Bunun tek anlamı ise uzun süre sadece poz vermeye odaklanmamdı. Gerçek dünyadan uzaklaşıp kameraların önüne geçmek...

YOU ARE READING
Just A Little Bit Of Love (DÜZENLENİYOR)
Fanfiction"Adın? İpek... Anlamı ne yani İngilizcesi falan var mı?" "Silk." "Kumaş türü gibi yani?" * Eğer olmasını dilediğiniz şeyleri kalbinizden isterseniz, bir gün gerçek olabilirler. Dilediğiniz her şey. Not : Hikayenin tüm hakları saklıdır. İzinsiz b...