49. Bölüm

2.2K 96 10
                                    

Başımı koyduğum dizlerinden kalkıp sorusuna cevap verdim.

"Ne demek New York'ta yeniyıl'a girmek ister miyim? Çocuklarla ve aileleriyle hep birlikte burada kutlamayacak mıydık Harry? Hatta rezarvas-"

"Biliyorum güzelim biliyorum. Ama yönetim bir şekilde bizi yılbaşı programına dahil etmeyi başarmış -ve her ne kadar ısrar ettiysek de gitmemiz lazım. Bunun için ne kadar çok plan yaptığını biliyorum. Üzgünüm." dedi aşık olduğum ifadesiyle...

Tanrım, ona karşı çıkabilecek bir insan olsaydım bunu çok daha önceden yapardım! Ama bana böyle bakmasına dayanamıyordum. Yüzüne düşen saç tutamını alıp kulağının arkasına atıp ona gülümsedim. Alnımı alnına yaslayıp:

"Pekala." dedim. O da gülümseyip dudaklarımızı birleştirdi. Verdiği kısa öpücükten sonra koltukta benimle aynı pozisyona gelip -ki bu da koltuğa sığmamız için bacaklarımı bacakları arasına alıp göğsünde uzanmam demek- televizyonun iyice sesini açtı.

"Sen harikasın biliyorsun değil mi?"

"Bana bilmediğim bir şey söyle Haz!" Kıkırdayıp saçımı öptü. Bir süre duraksadıktan sonra tekrar konuşmaya başladı. "Bazen stüdyoya aptal bir gülümsemeyle gidiyorum ve çocuklar ne olduğunu soruyorlar."

Meraklanıp başımı çevirebildiğim kadar ona çevirdim. "Ve sen?"

"Ve bende onlara bir önceki gece seviştiğimizi söylüyor-"

"Tanrım! Harold!" dedim ellerimi yüzüme koyup. "Siz erkekler! Ah, hayır.. Sakın bunu her zaman yaptığını söyleme." Cevap vermeyince tekrar sordum: "Harry?"

"Çoğu zaman." diye itiraf etti. "Ama sen hastanedeyken söyleme işim azıcık aksadı." diyip beni iyice göğsüne bastırdı. Gülerken konuşması çok sevimliydi ama o an odak noktam yüzü veya dudakları değildi...

Herhangi bir tepki vermeyip açtığı Manchester United maçını seyretmeye devam ettim. Dışarıdan bakınca fark edilmese de içimde futbol canavarı bir kız barındırıyorum ve Türkiyedeyken bile İngiliz ligini takip etme özelliğine sahiptim -bunda Styles etkisi olduğunu söylememe gerek yok sanırım!-

"Ama yılbaşına kadar hiç bir işim yok. Ne yapmak istersin?"

"O zaman tüm günleri birlikte geçirelim. Çocuklarla ve ailenle de buluşmaya gideriz. Harika bir hafta olur? Ve alışverişe çıkmalıyız!"

"Defilen olacak mı?"

Defile. Evet, provaların bazılarını kaçırdığım için beni isteyip istemediklerinden emin değildim ama bugün e-maille beni hala aralarında görmek istediklerini söylemişlerdi. Ayrıca yeni sezon için fotoğraf çekimlerim vardı. Fakat hepsi yılbaşından sonraydı. Ah, bir de Ellie ve Soph ile defileye çıkacaktık. Çocukların annelerinin üye olduğu bir hayır kurumu var ve bağış toplamak için defile düzenleyip, kıyafetleri satmaya karar verdiler. Gönüllü modellere ihtiyaçları olunca hemen işin üzerine atladık! Hem yardım toplayacaktık hem de eğlenecektik! Çocuklar da turnelerine başlamadan önce orayı da araya katıp küçük bir konser vereceklerdi. Biletler tükenmek üzereydi -bu bile daha şimdiden birçok hastaneye para yollanmasını sağlamıştı!

"Evet ama şimdi gitmem gerekmez! Amerikadan dönünce de katılsam olur."

*

"Buse biliyorum! Ah, hayır arabanı mahvetmek istemezdim. Üzgünüm.-"

"Bebeğim o telefona ihtiyacım var biliyorsun değil mi?" diye sordu Harry. Gözlerimi devirdikten sonra elimi telefona kapatıp cevap verdim.

"Belki, ama telefonum artık çöpü boyladığı için seninkine ihtiyacım var!"

Just A Little Bit Of Love (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now