Bölüm 5

34.6K 1.6K 176
                                    

Facebook Grubu: Pembe Kalem Hikayeleri

İnstagram: pembekalemhikayeleri

***

Medya: Eda

Bölüm şarkısı; Sixpence None The Richer - Don't Dream It's Over

Tüm yorumlarınız için teşekkür ederim, keyifli okumalar ❤️

***************

           

Aras duyguları alınmış halde bizi eve bıraktıktan sonra Ela'nın 'Nereye gidiyorsun?' sorularına cevap bile vermeden arabayla bilinmezliğe doğru gitmişti. Galiba tek bir söz söylemeyen bendim, buna hiç hakkım olmadığını bildiğim için susuyordum ama yine de bir yanım ona yardım etmek istemişti. Bir yanım ona sarılıp acısını hafifletmek istemişti, acı çekenin halinden en çok acı çeken anlarmış galiba bunu şimdi daha net fark edebiliyordum. Ama bir şey daha anlamıştım ben nasıl artık eski ben olamayacaksam o da eski Aras olamayacaktı; acı onu da bambaşka biri yapacaktı.

Ela hala üzüntüyle abisinin arkasından bakarken kolundan tutup zorla evine doğru yürütmeye çalıştım. Birbirlerine o kadar bağlıydılar ki sanki abisiyle birlikte o da yok olmaya başlamıştı. Fantastik dünyaya inansam gerçekten aralarında bir tür özel bağ olduğuna da emin olabilirdim. Evinin önüne geldiğimizde Ela daha iyi görünmek için toparlanmaya çalışmaya başlamıştı; sanırım ailesinin özellikle Ayaz ve Eda'nın onu az önceki gibi yıkılmış bir halde görmelerini istemiyordu. Sonunda kendini hazır hissetmiş olacak ki zili çalmak için elini zile götürmüştü. O zile basarken ben de artık onun iyi olduğundan emin olduğuma göre evime gitmem gerektiğini düşündüm ama açılan kapıyla birlikte başka birinin bana ihtiyacı olduğunu anladım.

"Minaaa ben de seni bekliyordumm", Eda tatlı ve kulağa sanki görkemli bir müzik aletinden havaya uçan melodilerin kulağı doldurduğu gibi mükemmel ses tonuyla kulaklarımı okşamıştı, bu kızın yeri de ben de çok ayrıydı, bu tatlı tavşan sanki ben seveyim diye yaratılmıştı.

Gülümseyerek onun hizasına inip "Beni mi bekliyordun?" diye sordum gülen gözlerine bakarak.

"Evett; ben senin için resim yaptım bugün okulda"

"Gerçekten mi?"

"Evett, hadi gel göstereyim sana", Eda'nın elimden tutup içeri doğru çekmesiyle onun daha fazla zorlanmaması için Ela'ya son bir bakış atıp benim küçük prensesimi takip ettim. Eda ile birlikte salona girdiğimizde Elif teyze ve Arda amcayı koltukta samimi bir şekilde oturmuş buldum, Eda gayet rahattı ama ben sanki onları basmış gibi hissetmiştim. İkisi de bizi fark edince ellerindeki baktıkları fotoğraf albümüne benzeyen kalın kitabı önlerindeki sehpaya koyup ayağa kalktılar. Utançtan kızaran yüzümle onlara bakarken onların rahatlatan bakışlarıyla biraz olsun utancım geçmişti.

"Mina hoş geldin kızım Ela nerede?", Elif teyzenin sorusuyla Ela'nın bizimle salona girmediğini fark etmiştim, cidden Ela neredeydi ki? Sanırım haklı olarak o halde salona girmek istemeyip odasına çıkmıştı.

"O galiba odasına çıktı biraz kendini yorgun hissediyordu da"

"Yorgun mu? Bir şeyi mi var?", var da bunu size söyleyecek kişi de bem değildim maalesef o yüzden Ela'nın ya da Aras'ın söylemesini bekleyecektim.

"Yok sadece yorgundu"

"Minaaa işte sana resmi getirdim, bak", Eda elinde sanki dünyanın en önemli şeyini getirirmiş gibi taşıdığı resmi getirip önümde açmıştı, şimdi heyecanla benim ne tepki vereceğimi bekliyordu.

Yalanlar Üzerinde AşkNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ