Bölüm 30: FİNAL..

764 52 30
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Karaca-Bu Son Olsun

Sözleri birer birer tarttım zihnimde. Adımları biriken suları döverken ardından bakakalmıştım. Onu binlerce kez kaybetmiştim ama her kaybın ardından ayağa kalkıp tekrar koşmuştum. Bu bendim, kaybetmek için doğmamıştım ki.

Hayır, dedim sadece kendi işitebildiğim bir sesle. Hayır, oyun bitmedi.

"Oyun bitmedi."

Ardından bağırdığımı duyunca bir kez daha pes etti ve omzunun üstünden çevirdi başını geriye.

"Sadece 2 taş kaldı tahtada," dedi. "Son 2 taş."

Gülümsedim. Samimi bir gülümsemeydi.

"İyi ya, iki taş.."

Anlamadığını belirtircesine kaldırmıştı tek kaşını. Oysa anlamayacak ne vardı ki?

"İki taş.." dedim üstüne basa basa. "Ve de ikiden fazla hamle."

O da gülümsedi. Onu gülümsetebilmek daha önce hiç olmadığım kadar mutlu etmişti beni.

Belki de hayatımın en saçma kararını vererek, sadece tek bir saniye içindeydi bu, ona doğru koşmaya başladım. Aradaki mesafe kapandığında kollarını açmıştı. Koyu kahve saçları sırılsıklamdı ve çoğu alnına yapışmıştı ve o gördüğüm en güzel insandı. Kusursuzluğun beden bulmuş haliydi, sırılsıklamken dahi mükemmel görünmeyi başarabiliyordu. Bununla lanetlenmiş gibiydi.

Etrafa sıçrayan suları hiç umursamadım ve koşmaya devam ettim. Onu bu karanlıktan çekip çıkaracaktım. Onu kurtaracaktım, ben.. Onu kurtaracaktım.

Bedenim, bedeninin içinden tek bir nefeste akıp gittiğinde gözlerimi sıkıca yumdum.

Bu olamazdı.

Durabildiğimde arkamı döndüm ve kıyıda yapayalnız olduğumu anladım. Biz hiç var olmamıştık. O da hiç var olmamıştı. Sessiz adımlarla denize yöneldim ve avaz avaz bağırdım.

"Oyun bitti Nick."

Bir delinin acınası son sözleriydi bunlar. Hem bir deliydim hem de acınası. Kusursuzlukla lanetlenmiş bir hayale kusurlarla yapışıp kalan bir gerçektim ben.

"Sen kazandın."

Kendimi denizin buz gibi sularına bıraktım. Hayaller ve gerçekler ilk kez kesişti. İşte bu kesişime ölüm adını verdim ben.

Lanet boğazın soğuk sularına akarken ben artık temizdim. En önemlisi ben artık bendim ve ben artık gerçek değildim. Tıpkı kusursuz piyanist kadar özgür ve tıpkı onun kadar esirdim..

Bilincim kapanmadan önce son duyduğum siyah bir piyanodan süzülen ve insanı felç eden o büyülü notalar oldu.

Sonrası hiçti, sonrası ölüm.

***

Salon alkışlara boğulduğunda genç piyanist oturduğu tabureden kalktı ve birkaç saniye önce piyano tuşları üzerinde dans eden uzun beyaz parmaklarını ovuşturdu. Ardından da sahneye yaklaştı ve çılgınca alkışlayan kalabalığı selamladı.

Genç adam alnına düşen bir tutam saçı eliyle geriye attı ve konuklarına nazikçe tebessüm etmekle yetindi. Koyu kırmızı perde kapanana dek de yerinden ayrılmadı.

Perde kapandı ve adam arkasını dönüp sahneden ayrıldı.

Genç bir kızın hayallerinde yaşadığını asla bilemedi. O kızı asla tanıyamadı.

***

Kimi hayaller gerçeklerden daha büyülüdür ve bu kitap hayallerine sarılıp uyuyanlar için. Kim bilir belki sizin de hayaliniz hiç bilmediğiniz bir yerde nefes alıyordur hala.

Aramaktan asla vazgeçmeyin...


Yazardan;

Kitabımı bitirme kararı aldım. İnanın ki bu son kısmı yazana dek hiç anlamamıştım bunu yapmanın böylesine zor olabileceğini. Yine de kitabın böyle bitmesini uygun gördüm çünkü aklımdaki gerçek senaryo tam olarak buydu. Umarım sizleri üzmemişimdir.

Başka bir kitap üzerinde çalıştığımı önceki kısımda da belirtmiştim ve kısa zaman sonra burada paylaşmayı düşünüyorum. Umarım onu da bu kitabım kadar destekler ve seversiniz.

Bugüne dek okuyan, yorum atan, mesaj atan, beğenenen ve varlığını gerek özel hayatımdan gerekse buradaki "sanal" hayatımdan hiç eksik etmeyen kocaman Piyanist ailem.. Sizleri tanıdığım için gerçekten çok mutluyum. Hepinize kucak dolusu sevgiler ve öpücükler..

Sizler gerçekten harikasınız. Daima öyle harika kalın.

Veeee... Tabiki irtibatta kalın. :) 

Diğer kitapta görüşünceye dek..  :* :* :*

Sizleri seviyorum.



PİYANİSTWhere stories live. Discover now