Bölüm 19

101 15 6
                                    

Kör tutkuların asi aldanışları olur ama gerçek olan gören gözlerin ne hissettiğidir. Her isyan kendi içinde başlar başlamasına da kendi dışında söner her nedense. Virane sokaklara saklamak kolay değildir berduş aşkları. Hem sonra kim kaçabilmiş ki aşktan söyle. Köşe başlarında farklı hissedilen rüzgar uğultusu gibi soğuk ve güçlü çoğu zaman, çoğu zaman da saklandığın kuytularda dilendiğin umutlar gibi. Dilsiz bir anlatış bazen sağır kulaklarla işitilen bazen de tekil savaşların çoğul kahramanları. Kimi mutlu olmak için ona sığınır kimi de kaçar mutlu olmak için ondan ama kim başarabilmiş ki?

Bugün yaşananlar etkilemişti etkilemesine Mısra' yı ama nedense içinde kıpraşan başka şeylerde vardı. Göğüs kafesine sığmıyordu sanki bugün yüreği. Yorgun ve mutlu uzanırken yatağına uzun zamandır görmediği düşlerin yeniden başlayacağından habersizdi.

Mısra,

" Ne kadar zaman oldu buralara gelmeyeli. Papatyalar içindeki yalnızlığımı unutmuştum oysa. Buralarda bir yerde ormana giren bir patika olmalıydı. Az ileride görüyorum. İlk defa bu kadar net hissediyorum her şeyi. Gördüğüm tüm renkler canlı, dokunduğum her şey gerçek sanki. Patikada ilerlerken nedense yalnız değilmişim hissine kapılıyorum ve işte yine ayağımın altında ezilen çakıl taşları. Yaklaşmış olmalıyım. Birazdan masmavi denizin karşısında olacağım. Ilık bir rüzgar karşılıyor ilk önce ve güneşin ilk ışıkları vuruyor gözlerime. İşte o masmavi enginliğin saltanatındayım artık. Sislerin arakasında gizli değil bu sefer tüm bu güzellikler çok tuhaf. Net görebiliyorum her yeri. Yine o menekşe kokusu. Solumda bir ev olmalı daha önce görmüştüm sislerin ardındaydı. İlerliyorum yavaşça ayağımın altında yine bembeyaz çakıl taşları. Orada, evet görüyorum. Maviliğin kucağında bir düş gibi duruyor. İlk defa bu kadar yaklaşıyorum. Küçük çitlerle çevrili etrafı. Bu kokunun nerden geldiği belli oluyor şimdi. O kadar güzel bir bahçesi var ki ve her yerde menekşe çeşit çeşit, renk renk. Dokunuyorum onlara. Burası neresi böyle ve ben neden buradayım? Evin arkasından sesler geliyor kulağıma. Birileri var yalnız değilim. Sessizce ilerliyorum duvara yaklaşarak. Köşede biri duruyor görüyorum. Arkası dönük bana bahçeyle uğraşıyor. Ya beni görürse, ya duyarsa diye korkuyorum ama yine de yaklaşmak ve görmek istiyorum yüzünü çok tuhaf. Biraz daha yaklaşıyorum. Birden ayağa kalkıyor. Donup kalıyorum olduğum yerde. Arkası hala bana dönük.

Geldin demek, bende seni bekliyordum diyor bana. Anlam veremiyorum söylediklerine dinliyorum sadece.

Bende seni beklerken yeni menekşeler ekiyordum bahçeye diyor. Nereden biliyor ki menekşeleri sevdiğimi? Sesi yabancı gelmiyor ama beni bu kadar yakın tanıyor olamaz ki.

Neden uzakta duruyorsun yaklaşsana yanıma. Sana göstermek istediğim bir şey var, diyor. Benden başka kimsede olmadığına göre etrafta kesin beni gördü ve benimle konuşuyor. Yaklaşıyorum yanına doğru arkası hala dönük ve elini uzatıyor bana doğru.

Korkma gel. İkimizde uzun zamandır bu anı beklemiyor muyuz? Kimsin sen diyorum sessizce. Yavaşça bana doğru dönüyor yüzünü.

Aslında biliyorsun kim olduğumu, diyor. Aman Allah' ım bu mümkün mü? Mehmet. Bu sen olamazsın değil mi? Bu bir rüya biliyorum, gerçek olamaz.

Zamanı geldi artık her şeyi öğreneceksin diyor bana. Neymiş öğrenmem gereken? Nedir bilmediğim?

Yüreğine sor, o gerçeği anlatacaktır sana diyor ve çekiliyorum yine geriye doğru. Yine o başlangıca doğru ilerliyorum ve yine o kör edici ışık gözlerimde."

Öyle garipti ki her şey kan ter içinde yataktan fırlarken bile o gerçekliğe tutunmak ister gibi ellerini uzatmıştı ileriye doğru Mısra.

" Neydi şimdi bu? Bu nasıl bir kabustu böyle?" diye sayıklıyordu. Bugünün etkisinden olmalı diye geçirdi içinden. Kesinlikle bugünün etkisinden olmalıydı yoksa bu rüyada Mehmet hangi rolde olabilirdi ki? Son sözler kulağında çınlıyordu hala.

Yüreğin Bende KaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin