D.F BÖLÜM 1

65.1K 1.3K 359
                                    

Eğer kitabımı başka texting lerle karşılaştırıcaksanız, saygı çerçevesi dışında yorum yapacaksanız veya kitabımın yorumlarında kitabınızın tanıtımını yapacaksanız.

Gidin.

Geri tuşuna basın. Ve çıkın.

Kitabı yayınlama tarihi ve saati:  20/05/2017. 19.20
Multimedia: Duru Kaya.

Gözlerimi çok sevgili arkadaşım (!) Eylem'in perdeleri bir anda açmasıyla daha sıkı kapatarak kendimi o andan banlamak istedim.

Pek mümkün olmuş diyemeyeceğim.

"Kalk lan" oflayarak yatakta oturur vaziyete geçtim. "Pazar günleri saat sabahın 6 sında kaldırmak favori haraketin değil mi?" ellerini kendinden uzaklaştırıp tırnaklarına baktı ve aynı zamanda bana cevap vermeye başladı.

"Saat öğlen 2" gözlerimi sonuna kadar açıp Eylem'e baktım "ne demek saat iki ?!"  elini sinirle beline koydu ve çatılmış kaşlarıyla baktı. "Sana ilkokulda saat ikinin anlamını öğretmediler mi yavrum?" ellerini dua eder gibi açtıktan sonra havaya bakıp sabır diledi ve odadan gitti.

Bir insan nasıl bu kadar saat uyur ki? Üstelik erken yatmıştım!.

İçtiğim hap uyutmuştu.

Baş ağrısı hapı.

Kendi kendime söylenerek ayağa kalktım ve pofuduk terliklerimi giydim. Ayağımı yere sürte sürte tuvalete girip rutin işlerimi yaptım.

Tuvalete girdim, dişlerimi fırçaladım ,saçım daki topuzu açıp tekrar topusz yaptım ve bitti.

Kahvaltı ettiğim zamanlarda diş macunu yüzünden yiyeceklerin tadı farklı geliyordu ve ben bugün kahvaltı yapmayacağım.

Salona, kızların çok severek yayıldığı koltuklardan birine uzandım ve zaten açık olan televizyonu izlemeye başladım..

"Kahvaltı edicekmisin?" kafamı bir diğer ev arkadaşım olan Melisa'ya çevirdim.

Elindeki bıçağı katilmiş gibi bana tutmuş,kafasını sağa eğmişti. Haline kısaca güldüm. "Hayır, yemiyorum." elindeki bıçağı indirdi,kafasını düzeltti sonra piremses gibi gülümsedi ve "tamam" diyerek gitti.

Bende televizyon izlemeye devam ettim.

Eylem ve Melisa benim yaklaşık 8 yıllık arkadaşlarımdı, okuyorlardı. Üniversite 3'telerdi.

Ben ise annemin vefatından sonra okulumu dondurmuştum. Fellik fellik iş arıyordum.

Garson oldum,burger king'de çalıştım, şirketlerde  falan filan.

Ve yarın yeni iş günümdü. Bir şirkette sekreter olarak çalışacaktım. Daha önceden tecrübem olduğundan işi almam zor olmamıştı.

Zaten işe de patron tarafından alınmadım bir nevi. Babası Ahmet Bey işe aldı ve bildiğim kadarı ile oğluda bir şey demedi.

*****

Kucağımda duran Maviş'i seviyordum. Annemin beni bırakmadan önce bıraktığı son şeydi. Değeri büyüktü.

Hayata bağlanmamı o sağlıyordu. Bir o birde kızlar vardı hayatımda. Onlar olmasaydılar belkide şuan cehennemde olurdum.

Cennetlik bir insan değilim...

Başta,intihar günah ve ben tonlarca kez denedim intiharı.

Maviş, kucağımdan indi ve tasmasının yanına gidip durdu.

Bu 'beni gezdir!' anlamına geliyordu. Burukça gülümseyerek ayağı kalktım ve tasmayı Maviş'in boynuna taktım.

O kapıya giderken bende odada ders çalışan kızlara seslendim. "Maviş'i gezdirmeye çıkıyorum!" bir ses gelmediğinde anlamışlardır kafasıyla dışarı çıktım Maviş ile.

Sahil kenarına geldiğimizde açık havanın iyi geldiğini anlamıştım.

Biraz daha ilerlerken bir köpek ve onu tutan sahibini gördüm.

Oldum olası köpeklerden nefret etmiş ve onları sevmemişimdir.

Köpeğin sahibi bizi görünce kötü kötü baktı.

Sahil kenarıydı ama nerdeyse boştu.

Köpeği eliyle sevdi ve çöktüğü yerden kalktı.

"Saldırı oğlum şu kediye!"

Siktir diye mirıldanarak geri geri gitmeye başladım.

"O köpeği tut! Eğer kediye saldırırsa külahları değişiriz!" köpekte olan bakışlarımı köpeği çekmesini emreden adama çevirdim.

Takım elbisesi vardı üzerinde ve oldukça ciddi ve yakışıklıydı.

Öhm neyse ne ya.

Çocuk o adamı görünce köpeğini çekiştirdi ve gitti.

Adam 3 koca adımda karşıma geçip tanışmak amaçlı elini uzattı.

"Demir." uzattığı eli Maviş'i tutmadığım elimle sıktım "Duru." güldü.

Ve bu çok tatlı!

Saygı çerçevesinde olan her yoruma açığım.

Bana ulaşın;

Facebook: Ceren bilmem ne

Dileğini FısıldaWhere stories live. Discover now