D.F Bölüm 4

20K 805 93
                                    

Duru'dan...

Odaya geçip yavaşça sandalyeye oturdum. Rahat iş ya.

Çantamdan telefonu çıkartıp masaya koydum. Tekerlekli sandalyeyi masaya yaklaştırıp bilgisayarı karıştırmaya başladım.

Şifre mi? Cidden mi!

Gözlerimi devirip bilgisayarı kapadım ve elime telefonumu aldım.

2 cevapsız çağrı.

Biri Eylem, diğeri Melisa'ydı.

Eylem'i geri arayıp telefonu kulağıma yasladım ve sandalyede dönmeye başladım.

Kendimce eğleniyorum işte.

"Öldün sandık bir an." önüme gelen saçları üfleyerek geri uzaklaştırdım. "Neden olmaasın?"

"Neyse ne yaptın? Ne giydin? İyi izlenim bıraktın mı? Imm patron yaşlı mı genç mi? Anlaştınız mı? Hiç s..."

"Eylem az nefes al" oflamasını duyunca güldüm.

Fazla dönmek boş midemi bulandırdı.

"Neyse cevap ver bana!"

"Etek, gömlek giydim, sanırım iyi izlenim bıraktım daha tam belli değil, patronun genç, anlaştık." nefes verme sesi duyunca Eylem ve Melisa'nın annem gibi olmaları aklıma geldi.

Eylem çok paniktir. 5 dakika gecikirsem sorgular. Melisa korumacıdır; yanımda biri gördüğü anda yedi sülalesini araştırıp sorar.

"Aman burdan da kovulma da." güldüm. "Yok ya iyi gibi burası."

"Daha önceki sekiz işine de aynı şeyleri söyledin." güldüm. "Neyse sonra ararım ben sizi şimdi yemek yemem lazım."

"YEMEDIN MI?!"

"Öpüyorum ikinizi de." telefonu kapatıp masaya geri koydum. Bilgisayarın yanında bir telefon vardı ve yanında kağıt vardı.

Bunları geldiğimden beri niye farketmedim acaba?

Kağıdın üzerinde; 5 numarayı ararsanız istediğiniz yiyecek ve içeceği isteyebilirsiniz. Ücretler maaşınızdan kesilecektir.

4 numara ise danışmanın numarasıdır.

Konuşmalarınız kayıt altında olunacaklardır.

Kağıdı yerine bırakıp telefondan 5 numarayı tuşladım. "Alo?" derin bir nefes aldım.

Resmi anlardan nefret ediyorum.

Bu resmi an mı?

Ne biliyim ya.

"Alo. Im şey ben yemek için falan aramıştım." karşı taraftaki ses gülünce dudağımı ısırmaya başladım. "Peeki. Ne isterdiniz?" elime aldığım kalemle oynamaya başladım.

"Ne gibi seçenekler var?"

"Kahvaltı mı? Öğle yemeği mi?"

"Kahvaltı." karşı taraftan bir süre ses gelmediğinde saate baktım. "Tamam kızım ben sana güzel bir kahvaltı hazırlıyım. Sen yenisin heralde?"
karşı taraftaki sempatik bir teyze değilse ben de bir şey bilmiyorum.

"Evet. Evet yeniyim." tekrar gülünce gerginlikle gülümsedim. "İçecek ne olsun?"

"Farketmez."

"Tamam hazırlıyorum. Kaç numaralı odadasın?"

"355"

Ne istediğim sorulmadığı için hazırlayacağı şeyi merakla beklemeye başladım.

Acaba Demir'den bilgisayarın şifresini istesem mi?

Ama o zaten beni çağıracağını söyledi. O zaman sormam daha mantıklı olur.

×××××××

10 dakika boyunca ne Demir çağırmıştı, ne de kahvaltı gelmişti.

Sıkıntıdan patlıyordum.

Acaba danışmayı arayıp Alev denen kızı mı işletsem.

Kapı çalınıp içeri Demir kadar genç adam girdiğinde oturduğum sandalyede doğruldum. Elindeki kahvaltıyı masama bırakıp gülümsedi. "Sen sanırım Demir'in yeni sekreterisin? Ben Baran. Demir'in yakın bir arkadaşı."

Bu Demir'in ne çok arkadaşı var ya.

Pişt Baran denen yavru, seni bizim Deniz'e alam mı?

"Tanıştığıma memnun oldum." uzattığı eli sıkıp gülümsedim. "Fatma teyze getiriyordu aslında yemekleri ama yorulmasın diye ben aldım." gülümseyerek kafamı anladım anlamında salladım.

"Peki ben gidiyim yoksa Demir beni doğar." güldüm. Odadan çıkınca fazla kafaya takmayarak kahvaltı sevgilime baktım.

2 tane tost, haşlanmış yumurta, peynir, zeytin, salatalık ve domates vardı. İçecek olarak da çay.

Yemeğe başladım. Nasıl insan dışı halde yediğimi anlatmama gerek yok heralde?

××××××

Telefon çaldığında açtım. "Alo?"

"Artık gelebilirsin odaya."  cevap vermeme kalmadan kapandığında telefonu yerine koydum ve ayağa kalkıp üstümü başımı düzelttim.

Giymeyi sevmediğim topuklular dinlemeyi sevdiğim sesler çıkarıyor.

Tık tık tık tık.

Demir'in odasının kapıyı tıklatıp gel demesini bekledim. "Gel"

Tamam girebilirim.

Kapıyı yavaşça arkamda kapatıp Demir'in karışısında dikildim. "Otursana." yine yavaşça gidip oturdum.

"Sabah dokuz da işe başlayıp akşam dokuzdl da çıkacaksın. Toplantı ve mesailer haricinde. Mesaiye kaldığında normal maaşından fazla alıcaksın. Özel günlerde izin almadan işe gelirsen kovulursun. Ayrıca şirkette ki çalışanlar ile fazla yüz göz olmanı tavsiye etmem. Genelde dedikodu yaparlar."

En sevdiğim!

"Peki."

"Ve benimle konuşurken mesafeli davranmak zorunda değilsin."

aramızdaki tek mesafe masa ve kıyafetler yakışıklı yok edebiliriz onları.

İç sesim bile beni kızartabiliyor ya.

Kafamı eğip kızarıklığımı gizlemeyi denedim.

"Bugün izinlisin. Yarın görüşürüz Duru." ayağa kalkıp Demir'e gülümsedim. "Teşekkür ederim." o da gülüp göz kırpınca kafamı öne eğip gülümsedim ve odadan çıkmak için arkamı döndüm.

Saygı çerçevesinde olan her yoruma açığım.

Sizleri seviyorum💕
Iyi zamanlar

Dileğini FısıldaWhere stories live. Discover now