Paris & Julian Part 1

2.2K 204 160
                                    

21 Eylül 2017

Julian...

Son bir aydır kız arkadaşlarımın konuştuğu en popüler isimdi. Bir ay önce dersimize girmeye başlayan ultra yakışıklı tarih öğretmenimiz okuldaki kızların odak noktasıydı. Whatsapp grubunda Julian'ın hakkında yeterince konuşmamışlar gibi okulda yeniden konuşuyorlardı. İç geçirerek bu sefer neyi anlattıklarına kulak verdim.

"Yedi Kasım'da doğmuş." dedi Bloom, uzun sarı saçlarını gözlerinin önünden çekerek. "Kasım hangi burç?" diye ekledi, son model telefonunda parmaklarını hızla gezdirerek.

Akrep.

"Akrep!" dedi Jane, büyük bir heyecanla. İri yeşil gözlerinde gördüğüm tilki bakışlarına anlam veremedim. "Ah... Düşünebiliyor musun Bloom!" dediğinde ses tonu neredeyse kendinden geçmek üzere olan birine ait gibiydi.

Ne olmuş akrepse?

"Tanrı'm! Hissetmek için nelerimi vermezdim. Taş gibi sert olduğuna kalıbımı basarım!" dedi Bloom gözleri uzaklara dalmış bir ifadeyle. Gözleri önce bana sonra Jane'e döndü. Muzip bir ifadeyle ikimize de baktı.

"İyice çirkinleştiniz ama!" dedim inanamayan gözlerle ikisine bakarak. Yüz ifadeleri umursamaz bir ifade takındı.

"Lezbiyen falan mısın? Yani öyleysen çekinmeden söyleyebilirsin. Yadırgamayız seni." dedi Jane ciddi bir ifadeyle bana bakarak.

"Evet, bize gerçeği söyle." dedi Bloom, tıpkı Jane gibi ciddi bir suratla bana bakıyordu.

"Lezbiyen falan değilim. Yalnızca benden yaşça büyük bir adamın penisini içimde hayal etmenin iğrenç bir şey olduğunu düşünüyorum."

"Birkaç yaş büyük birinin penisini mi hayal ediyorsun?" dedi Bloom ve ardından gözlerinde bir parlamayla sırıtarak bana baktı. "Yoksa platonik olduğun biri mi var? "

"Aptal mısın? " dedim ciddi bir sesle.

"Hadi ama Paris! " dedi Jane, omzuma vurarak. "Lezbiyen gibi davranmayı bırak ve sürekli erkeklerden bahseden normal bir kıza dönüş. Çocukluk aşkın bile yok. "

"Çocuktum çünkü ne anlarım o zaman aşktan! " dedim bozulan sinirlerimin etkisiyle yüksek bir sesle.

"Sana birini ayarlamalıyız belki de? " dedi Bloom düşünürek. Ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. O aptal erkeklerle dolu kafasında çok fazla yakışıklı olmayan birini yanıma yakıştırmaya çalışıyordu. "Mark'a ne dersin? " diye sordu, biraz ilerideki sırada oturan esmer çocuğu göstererek.

"Neden ben? " dedim ikisine iflah olmaz bakışlarımı atmadan hemen önce. Ardından kafamı sıraya gömdüm.

"Sıkıcı şey. " dedi Bloom.

"İçi geçmiş, yaşlı. " diye ona hak verdi Jane.

"Yanında kaldıkça beni hayattan soğutuyor! " diye devam etti Bloom.

"Kendimize yeni birini bulmalıyız! " dedi Jane.

"Siktir olup gider misiniz? Hemen! " diye bağırdımda ikiside gülerek birbirlerine baktılar.

Fantastik Hikayeler Where stories live. Discover now