--Bölüm 1( GERÇEK HAYATLAR)---

147K 6.7K 2.1K
                                    


MUM OLMAK KOLAY DEĞİL KİTABININ DEVAMIDIR.

BUNDAN ÖNCE ONU OKUMALISINIZ!!

Gözlerimi açmakta zorlanırken her tarafıma iğneler batıyormuş gibi hissediyordum. Zorla nefes alırken ciğerlerime saplanan ağrılarla öksürmeye başladım. Etraftan uğultular gelirken gözlerimi açmaya zorladım. İzel ilk hatırladığım şey buydu. O anda olduğum yerde fırlamıştım ki ağzımda oluşan acı ve kusmuksu bir tatla öksürmeye başladım.

"Hey sakin ol.Aptal yat düzgünce." sert bir ses tonu bana ulaştı.O an dikkatim o yöne çekildi.

Göz göze geldiğim kişiyle bakışırken gözlerinin içindeki ışıltıyı gördüm. Gözleri ne kadarnda bana benziyordu. Sert yüz hatları ve ciddi yüz ifadesi tamamen benim zıttım bir genci andırıyordu.Uzun boylu kumral ve yakışıklı görünmesine rağmen perişan durumda olan dik duruşlu bir gençti. Onu incelemeyi bir anda bırakıp etrafıma doğru bakındım. Küçük bir odanın içinde eski bir yatağın üstünde yatarken yanımda hastanede bulunan aletler vardı. Hastane odası gibi duruyordu ama her şeyin eskimiş görüntüsü buraya terk edilmiş bir harabe görüntüsü veriyordu. Odanın içi rutubet kokuyordu. Nefes almamı zorlaştıran ağır baskın bir koku.

"Nerdeyim ben?" zar zor konuşurken ağzımdaki bu kusmuksu tat beni öldürecekti. Ağzımı hemen bir şeylerle çalkalamak istiyordum.

"Cehennemin dibinde. Neredesin sence!" karşımdaki genç ağzını bana karşı bozmuş sinirli bir şekilde sesini yükseltirken gözlerimi devirerek ona baktım.

"Allah'a şükür namazlarımı falan kılıyorum. Görevlerimi de yerime getirmeye çalışıyorum sanırım orada olmam biraz zor. Sen öyleysen bilemem." bu kızgın tavrına karşı ortamı yumuşatmak için bunları söylemiştim ki yine o buz gibi surat ifadesiyle karşılaştım.

" Demekki eksik bir şeylerin var ki burdasın!" bu saçma laf dalaşına bu gençle girdiğime inanamıyordum. Daha onu tanımıyordum bile. Bu tavırları da neydi böyle? Zaten yeterince acı çekiyordum. Birden yine aklıma o isim geldi. İzel.

"O iyi mi! İzel!" tam yerimden fırlayacakken genç adam yanıma gelip hızla kolumu kavradı. Koluma öyle sert bastırıyordu ki dişlerimin arasından ona tıslayarak bağırdım.

"Bırak şu kolumu!"

Tekrar yataktan kalkmaya çalışırken beni hızla yatağa geri ittirdiğinde başım yastığa çarpar çarpmaz bütün vücuduma yayılan o acıyı hissettim. İğneli çalılıklarının içine dalmışımda oradan çıkmaya çalışırken her yerime batan iğneler gibi acımasızca beni mahvediyordu bu ağrılar.

"Bu halde nereye gittiğini sanıyorsun. Az kalsın ölüyordun! Kız iyi kendine bak! Ben olmasam gebermiştin! Kızın ruhu bile duymadı arkasında neler olup bittiğini! Aptal mısın bir kız için canından olacaktın. O peşindeki adamlarda neydi öyle. Ne boka bulaştın!"

Bu adamın ağzı hep böyle bozuk muydu? Ellerimi ağrıyan yerlerimde gezdirirken İzel'in iyi olduğunu duyduğumda derin bir rahatlamayla başımı yastığa iyice gömdüm.

"Ağzın hep bu kadar bozuk mudur? Annen nasıl konuşacağını öğretmedi mi sana?" gözlerimi kapatım derin bir nefes alırken sesin gelmediğini fark ettim.

"Tuğberk ben çıkıyorum. Böyle aptal birini kurtaracağına bırakacaktın ölecekti işte."Deminden beri doktor olan başka biri içeride bizi dinlediğini unutmuştum.Gözlerimi hafifçe aralarken Tuğberk diye seslendiği çocuğa doğru baktım. Gözlerindeki deminki kızgınlık gitmiş onun yerine kırgınlık almıştı.

IŞIK SAÇMAK İÇİN YANMAK GEREK (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin