Altuğ hala Faruk'la uğraşırken denize doğru Faruk'u döndürmüş onun kulağına bir şeyler fısıldamıştı. İkisi birden " Altuğ baba oluyor!" diye bağırdıklarında Barış ve Gökalp'te onların yanına koştu. Hepsi omuz omuza vermiş birden maçtaymış gibi " Lala la ! Altuğ baba oluyor! Altuğ baba oluyor!" diye bağırmaya başladılar. Utancımdan başımı ne tarafa çevireceğimi şaşırmıştım. Sonra Altuğ'un kahkahalarla gülen yüzüne baktım. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Tuğberk bunu görseydi gerçekten mutlu olurdu diye düşündüm. Bugün sanki kalbim huzura kavuşmuş gibi rahatlamıştım.
Herkes sanırım tek bir konuda haklıydı. Altuğ ancak benimle bu kadar mutlu olabilirdi. Bu beni değerli hissettirmişti. Dünyadaki en değerli şey benmişim gibi. Altuğ'un kahkaha dolu yüzünde kaybolurken onun mutluluğunu izlemek içime inananılmaz bir enerji doldurmuştu.
" Deli bunlar."
Semra da aynı şekilde sırıtıyordu. Tuğba ve Ecrin yanımıza geldiğinde Tuğba " İzel bebeğini bir günde tüm dünyaya yayabilen tek baba adayıyla karşı karşıyasın. İleride ne olur merak ediyorum. " dedi.
" O nasıl mutluysa bende öyle mutluyum sanırım. Onu mutlu etmek hoşuma gitti çünkü bana yansıtıyor. İstemsizce sende mutlu oluyorsun."
Altuğ koşarak yanıma gelip " Özür dilerim. Özür dilerim .Özür dilerim. Ben bir kocaman aptalım. Seni kızdırdığım için. Ne istersen yaparım. Yeterki yanımda ol." Soluk soluğa kalmıştı.
" Ne istersem mi yapacaksın?"
Bu teklif çok hoşuma gitmişti. Bu kadar kolay affedemezdim. Ağır bir tokat darbesi yemiştim.
" Şimdi dizlerinin üzerine çöküp beklemeni istiyorum. Millet biraz geri çekilin. "
Yasmin heyecanlanmış yanıma gelmişti.
" İzel abla ne yapacaksın? Sen de mi tokat atacaksın?"
Başımı iki yana sallayıp şaşkın olarak bana bakan Atuğ'un dizlerinin üzerine yavaşça çöktüğünü gördüm. Herkes merakla Altuğ'un arkasına geçmiş beni izliyordu.
" Ramazan kayıt al lütfen. İleride çocuğumuza gösteririz. "
Herkes merakla beni izliyordu. Ne yapacağımı merak ediyorlardı. Etrafıma bakındım. Yoldan gelip geçenler de bize bakıyordu. Birini durdurup " Çok özür dilerim hanımefendi. Sizden küçük bir ricam olacaktı. Bu adam bana tokat attı ve şimdi özür dilemek istiyor. Bugünlerde sinirlendiğiniz bir şeyin hıncını çıkarırcasına ona bir tokat atar mısınız?"
Kadın ilk başta tereddüt etmişti ama onu ikna etmeyi başarmıştım.
" Acımayın . Şu yüzümdeki izi görüyorsunuz değil mi? Onun marifeti."
Herkes arkada kıkır kıkır gülerken Altuğ yapma bunu der gibi bakıyordu.
" Ne istersem yapacaksın. Oradan kalkma."
Kadın okkalı bir tokat geçirdiğinde çok teşekkür ettim. Arkadaki izleyiciler gülmekten kendilerini alamıyordu. Yaklaşık on kişiyi bu şekilde durdurup Altuğ'a tokat attırmıştım. Kimileri yavaş kimileri hızlı atmıştı. Altuğ'un yüzü iyi kızarmıştı.
" Evet arkadakiler sıra sizde. Ona düzgün kızamamıştınız. İşte size fırsat. İlk kim başlamak ister?"
Altuğ'un sabrına hayran kalmıştım. Çıtını bile çıkarmıyor yaptığım şeyi öylece kabullenmişti.
" Ne olursun ben ya! Ben ben!"
Faruk heyecanla yanıma gelip Altuğ'un karşısına geçmişti.Parmaklarını birbirine geçirmiş ellerini gevşetiyordu. Ayaklarının üzerinde bir boksör gibi zıplamaya başlamıştı.