➰19➰

4.5K 180 20
                                    

Öncelikle multi sırasıyla, Doğukan, Selenay, Eflin ve Mete. Ve sonra;

Sizi baya beklettiğimin farkındayım. Fakat bu sıralar yazma iştahım kaçtı. Nedenini bilmiyorum, sadece üzgün olduğumu biliyorum. Ama sonunda yeni bölüm geldi. Şok edecek şeyler gelişti. Gönül isterdi ki daha uzun yazayım ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.

İyi okumalar, adios :)

Bazen öyle çok kırılmış olursunuz ki, artık buna alışırsınız ve bir şey hissetmemeye başlarsınız. Bir şeyden kastım, artık kırılmazsınız işte.
Haksız mıyım?
Kırılmazsınız ve artık sizi kıran insanlardan korkmazsınız. Bu hayatın dibe vurmuşluk evresiydi işte. Sağdan veya soldan umut aramayı bırakmak ve dibe vurmak.

Bende dibe vurmuştum. Arel'in yaptıkları beni öyle çok kırmıştı ki, artık onun beni kırmasından korkmuyordum.
Diyeceksiniz ki alt tarafı 1 aydır tanıdığın çocuk seninle oynamışsa ne olmuş?
Ama öyle basit değildi işte. Siz hiç bir kişiyi bir günde hayatınızın merkezine koymamış mıydınız?
Ben koymuştum. Arel'e çabuk ısınmış çabuk inanmıştım. En önemlisi güvenmiştim. Çünkü aramızda özel bir çekim vardı. Yani ben öyle sanmıştım. O benim güvenimi sarsana kadar.
İşte kırıldığım noktada tam olarak buydu. Güveninizin sarsılmasının ne demek olduğunu bilir miydiniz? Güveninizin yok edilmesini?
İnsanda hayal kırıklığı yaratıyordu. Umutlarını tek tek elimden alıp paramparça ederek fırtınayla savuruyordu, dünyanın bilmem hangi köşelerine.
İçini kavuruyordu cehennem ateşiyle. Nasıl olur diye beyininizi patlatıyordu.
Ama en önemliside bundan bir ders çıkartıyordunuz. Bir daha kimseye kolay kolay güvenme! Hayattaki en önemli ders.

Şimdi de Arel'in yine hakkımda ne düşüneceğini umursamadan, onun istemeyeceği bir şeyi yapıyordum. Ne diyeceği umrumda değildi.

"Güney ile Aray'ların doğum gününe gitmek sence ne kadar mantıklı ?" Diyerek odaya daldı Derin.

Aynen, tam olarak bunu yapıyordum. Güney'le, Aray ve Eray'ın doğum gününe gidiyordum. İkizlerin sıkıntı yapmayacağından emin değildim, fakat Arel'in rahatsız olacağından da adım kadar emindim.

Dediğim gibi, ne diyeceği umrumda değildi.

"Sence?" Dedim alayla. Tabiki de mantıklı bir haraket değildi. Yahu Arel ve Güney birbirlerini gördükleri yerde boğacaklardı. Ve ben onları aynı ortama sokuyordum.
Amaaaa tekrar söylüyorum, umrumda değil.

"Bu mantıksız ve çok fevri bir haraket."

Kafamla onu onaylayıp
"İkizler için sorun olmadığı sürece başka kimse bir şey diyemez" dedim.
"Ayrıca partiyi ben hazırladım yahu? Tabikide istediğim kişiyi davet edebilirim"

Ellerimi havaya kaldırıp, sert çıkışıma gözlerini devirdi.

"Sakin ol" dedi alayla.
"Güney'in bunu nasıl kabul ettiğini anlamlandıramıyorum. Kafayı yemiş olmalı."

Ona dönüp sinsice gülümsedim. O anda köfteyi çaktı.

"Elbetteki o kafayı yemedi. Aksine sen onun kafasını yedin" dedi homurdanarak. "Kavga çıkarsa sorumlusu sensin" diye uyarmayıda unutmadı.

Kafamla onaylayıp boy aynasında kendime son kez göz attım.

"Güzel oldun güzel." Dedi beni savuşturarak.
"Hadi git, yoksa hazırladığın partiye geç kalacaksın." Diye de sitem etti.

"Ay tamam. Seni daha fazla çekemeyeceğim zaten." Diyerek kıkırdadım ve bana yastık atmak üzere olan Derin'den kaçıp hızla odadan çıktım.
Yastıktan kıl payı yırtmıştım.

Sen Kal Bu GeceWhere stories live. Discover now