*1

131 37 10
                                    

Vote ve yorumlar önemli!!!

Medya: İz Demir

****

Tam tamına bir yıl oldu. O günden sonra bir yıl geçti.

Aylar, haftalar ve günler geçip giderken yavaş yavaş kötü geçmişimle aslında beynimin silmek istediği geçmişimle yüzleşiyorum. Kerem... Doktorum ama onu burada doktor kelimesiyle sıfatlandıramam tek arkadaşım, herşeyi mi bilen tek insan. Aylar haftalar geçti tedavim bitti ve kendime yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum. Hatırladığım bir geçmişim var. Dile getirmekten korktuğum. Aile diye bir kavram benim için yok. Tam tamına altı ay hastanede kaldım ve kimse beni arayıp sormadı. Neden gelmediklerini çok iyi biliyorum. Benim bu hale gelmem de onların payı da büyük. Önceki İz gibi resim çizmeye devam ediyorum. Her ne kadar Kerem onunla kalmam için ısrar etse de kabul etmedim. Çatı katında büyük sayılmayacak bir evde kalıyorum. Kendi hayatımı kurmaya başladım. Kendi hayatımı yeniden kurmaya başlamam önceki İz'i unutturmuyor bana. Büyük ihtimalle beni öldü sanıyorlar. İhtimal dedim pardon gazete haberleri gösteriyor ki "Ünlü iş adamı Haldun Demir'in tek kızı olan İz Demir geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kurtarılamadı." süsü verilen ölümüm ne acıklı değil mi? Babam ve bana bu ölümü yakıştıranlar hepsinden hesap soracağım. Öncelikle neden böyle bir ölümü bana yakıştırdıklarını öğreneceğim.

Aslında ben kim miyim? Ben İz Demir ünlü iş adamı Haldun Demir'in tek kızı. Annem ben üç yaşındayken öldürüldü. Nedeni hala bilinmemekte ve üstü öldü haberleri ile kapatılmakta. Sıra kızına geldi o da annesiyle aynı kaderi paylaşıyor fakat kızı ölmedi ve herşeyin farkında. Aslında İstanbul da yaşıyorum, ölmeden önce yaşıyordum. Şuan İzmir de bir üniversitede resim bölümü son sınıf öğrencisiyim. Kimse İz Demir'i gerçek İz' i kimse tanımıyor. Kerem dışında. Benim kim olduğumu bulmam da ve bana bu hayatı kurmam da yardımcı olan Kerem. Ona gelirsek herşeyi Kerem'e borçluyum gerçeği öğrenmemi de şuan ki okulumu da. Kerem benim için şehri bile değiştirdi. Gerçekten kim olduğumu öğrenince kimse tarafından tanınmamam için İzmir de bir hastaneye geçiş yaptı. Beni de buraya yerleştirdi. Sahi ona çok şey borçluyum.

"İz buna ne dersin? İz sana diyorum canım" daldığım düşüncelerden beni kurtaran Dilem'den başkası değildi. Dilem gittiğim üniversiteden çok yakın arkadaşım. Beraber aynı evde kalıyoruz. Olmayan kardeşim. O da benim kim olduğumu biliyor. Sadece ona ve Kerem'e güveniyorum zaten. Şuan bir resim sergisindeyiz her zaman ki arkadaş grubumuzla. Dilem, onun sevgilisi Mert, Berk ve Görkem hepsi çok iyi insanlar ve en yakın olduğum arkadaşlarım.

"Renkler biraz soluk, diğer tablo daha iyi sanki tatlım ya" Mert benden önce fikrini ortaya koymuştu.

"Aslında bakarsan Dilem Mertle aynı fikirdeyim. Bu tablo alınacak değer de değil."

"Hıım peki o zaman siz ikinize güveniyorum." diyerek bizi onayladığında tablo arayışlarını sürdürmeye devam etti.

"Çocuklar ben çok yorgunum eve geçsem beni idare etseniz." bu sergiye gelip tablo almak zorunluydu ve bölüm şefimiz tarafından göz hapsine alınmıştık. En kaçık öğrenciler olarak.

Berk yanıma yaklaşıp " İyi misin asi kızım" salak çocuk bana hep böyle diyordu. İlk tanışmamız pek hoş geçmemişti. Bir bardak sıcak kahveyi üstüne boşaltmıştım sinirden. Kerem de nedeni bilmediğimden Berk'ten pek hoşlanmıyordu. Aslında ilk gün bende hoşlanmamıştm. Çok ukala ve özgüvenli bir insandı. Ama sonradan onun bu hallerine alıştım ve çoğu zaman hoşuma da gidiyor. Bir tek Kerem alışamadı.

"İyiyim de eve gitmek istiyorum. Beni idare et nolur. Hale hocaya birşey uydur sen becerirsin iki cilve yap."

"Beni nasılda tanıyor. Tamam git dinlen o iş bende" göz kırpıp çocuklarla vedalaştıktım.

Hastaneye doğru yürümeye başladım. Evet eve değil hastaneye gidiyorum. Çünkü tam tamına bir haftadır Kerem'i görmüyorum ve telefonlarıma da çıkmıyor. Ona birşey olamasından korkuyorum. Gerçegimi biliyor ve bu beni çok korkutuyor. Hastaneye gittiğim de iki hafta gelmediğini ve izin aldığını öğrenince korkularımda haklı olduğumu anladım. Kerem'i kaybedemezdim. Onsuz devam edemezdim. İçimi o kadar büyük bir boşluk kapladı ki. Meğer ona ne kadar alışmışım. Kerem'in evine onu kaybetmemek için dua ederek yürümeye başladım. Hava hafif sisli ve sokaklar boştu. Sanki bugünün kötü bir gün olduğunu vurgulamak istercesine.

Bu hayata intikamımı almadan Kerem'in yardımı olmadan devam edemezdim. Kerem'i kaybedemem. Tek isteğim evde onu sağlam bir şekilde bulmak.

Keremsiz olmaz. İçimden bu cümleyi tekrarlıyarak boş sokakta yankılanan adımlarımla evine doğru yürümeye devam ettim...

KENDİNİ BULWhere stories live. Discover now