8. Bölüm

1.1K 22 0
                                    

Multimedia- Gürkan

"Anne?" Melisa duyduklarının şokunu yaşıyordu. 'Senin lanet olası kızın' mı demişti annesi? Boşanıyorlar mıydı yani? Ama neden? Süper bir aile olmadıklarını biliyordu ama yinede aileydiler. Açelya kıza ateş püskürten bir bakış attı ve kapıyı çarpıp çıktı. Melisada mutfağa girdi. "Babacığım. İyi misin?" Babası her ne kadar başını sallasa da iyi olmadığı anlaşılıyordu. Melisa babasını bir sandalyeye oturttu ve bir bardak su verdi. Bir bardak soğuk suda kendisi içmeli gibi hissediyordu. "Melisa, sen neden buradasın?"

"Notlarımı unutmuşum bugün sınavım varda. Onları almak için gelmiştim bağrışma.. konuşmaları duyunca bir bakayım dedim." Melisanın kafası yere eğildi. Gözlerinin dolduğunu babasına göstermek istemiyordu. Güçlü olduğunu ona göstermek istiyordu. Daha önce anne ve babasını bu kadar büyük şiddette kavga ederken görmemişti. -Gerçi anne ve babasını genelde görmüyordu.- Ve bu duygu çok kötü hissettiriyordu. "Annem neyden bahsediyor? Boşanma davası dediğini duydum. Siz boşanıyor musunuz?" Melisa bu soruyu ürkekçe sordu. Evet cevabını duymak istemiyordu. "Evet kızım." Ama umduğu gibi olmamıştı. "Sana daha önce söylemeliydik ama fırsat olmadı. Biz annenle geçinemiyoruz hayatım. Gördüğün gibi.. Sürekli birbirimizi yıpratıyoruz. Boşanmanın en doğru karar olduğuna karar verdik." Melisa kendinin hiç hesaba karıştırılmamasına sinirlenmişti. "Keşke bana da bir sorsaydınız. Benimde görüşümü alsaydınız. Ya da en azından olaylar bu kadar büyümeden bana söyleseydiniz." Melisa gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Babasına bağırırken yaşlarda yanaklarından süzülüyordu. Şimdi ayağa kalkmış, babasının karşısına dikilmişti ve hıncını ondan çıkartıyordu. Ama suçlunun babası olmadığını biliyordu bu yüzden biraz sakinleşti. "Özür dilerim baba." Babasının ellerini ellerinin arasına aldı. Babası da ağlıyordu. Melisa görmek isteyeceği son olayı yaşıyordu şuanda. "Seni suçlamıyorum bitanem. Hiç kimse suçlu değil. Olması gereken buymuş yapılacak bir şey yok. Hadi daha fazla oyalanma okuluna git." Babası kızın alnına öpücük kondurup okula gönderdi. Melisa taksiye doğru yürürken sanki birisi onu yukardan bastırıyormuş gibi hissediyordu. Elindeki not kağıtlarını bile zor tutuyordu. Kendini taksiye atar atmaz camı açtı ve taksiciye hızlı bir şekilde okula gitmesini söyledi. Her şeye rağmen hala yetişmesi gereken bir sınav vardı. Yüzüne çarpan soğuk hava onu biraz olsun kendine getirdi. Dünyada, annesi babası ayrılan tek çocuk o değildi ki. Sınıfındaki Aleyna'nın da annesi babası ayrıydı ve kız gayet güzel yaşıyordu. İstediğinde Yeşilköy'de annesiyle istediğinde Bebek'te babasıyla kalıyordu. Annesinin metresinin oğluyla çıkıyordu ama onu okula hep annesinin eski kocasının yeğeni bırakırdı ve arabadan inmeden önce ne yaptıklarını herkes gayet net biliyordu. Belki de pek iyi bir örnek olmamıştı bu durumda Melisa için. Okula vardığında dersin bitmesine 10 dk. kalmıştı. Bankta oturup notlarına tekrar göz attı ama kafasını hala toparlayamamıştı. Deniz manzarasına dalıp gitmişken zil sesiyle irkildi. Okula girdi. Hala Gürkan olayının etkisi sürüyor gibiydi. Alt sınıflardan bir kız ters ters bakıp ses çıkarmadan 'kaşar' deyince Melisa çıldırdı. Kızın üstüne doğru yürürken elindeki kitapları yere fırlatmıştı. Kız tırsıp geri kaçtı ama Melisa hala kızın saçlarına ulaşabilecek uzaklıktaydı. Kızı güzel bir dövüp ağzının payını vermek,okuldakilere ayaklarını denk almalarını söylemek ve sinirini atmak için kızın saçlarına atıldı. Derken bir çift kahverengi gözle karşılaşınca şaşırdı. 'Sabah bu kadar hırçın gözükmüyordun ya.' dedi Semih gülerek. 'İnsanın sinirini bozuyorlar. Ee hangi sınıftasın?'

'12-E sen?'

'12-E'

'Bir tanıdık olduğuna sevindim.' dedi çocuk gülümseyerek. Hala aradığı kızın bu kız mı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Elinde tek bir fotoğraf vardı ona benziyordu ama yine de emin olamıyordu. Gerçi adı da tutuyordu ama.. 'Tek tanıdık değil 2 tanıdığın var.' dedi yanlarına yaklaşan Gürkan. Melisa'nın yanına geçip elini beline sardı. Melisa'yı bu çocuğa kaptırmayacaktı. Hele de Melisa'yı kazanmaya bu kadar yakınken. Melisa şaşkındı. Neden böyle yaptığını anladığında ise kahkaha atma hissini zorla bastırdı. Çocuk onu kıskanıyordu hem de hiç tanımadığı bir çocuktan. Çocuk da Gürkan'ın bu bakışlarından hiç hoşlanmıyordu. Bir kere kız güzel olsa da onunla çıkamazdı zaten. Gürkan'ın 'kaybol' bakışlarındaki mesaja uymaya karar veren Semih 'Ee ben gidiyim o zaman. Sonra görüşürüz.' dedi ve aceleyle uzaklaştı. 'Çek be ellerini üzerimden. Ne oluyor ne bu samimiyet?' dedi kız tek kaşını kaldırıp Gürkan'a bakarak. 'O çocukla konuşmayacaksın bir daha.'

'Ne o kıskandın mı?' dedi kız alay ederek.

'Seni mi kıskanacağım?! Hiç güleceğim yoktu.'

'Ay kaçta buluşacağımızı sormadım.' dedi kız Gürkan'ın tepkisini ölçmek için.

'Kusura bakma güzelim buluşamayacaksınız.'

'Nedenmiş o? Sen kimsin ki bana karışıyorsun. Babam mısın? Abim misin? Sevgilim misin?'

'Baban ve abin olamam ama diğer seçeneğe bir bakarız.' dedi Gürkan. Kızın surat ifadesi görülmeye değerdi. 'Vay espri anlayışın değişmiş. Aferin.' 'Espri değildi ki.' dedi Gürkan en masum haliyle.

'Her neyse.' dedi kız arkasını dönüp uzaklaşırken Gürkan'ın 'Kaç bakalım daha ne kadar kaçacaksın.' dediğini duydu.

Genç KalplerМесто, где живут истории. Откройте их для себя