14. Bölüm

1K 20 4
                                    

Multimedia - Selin

Gürkan'da hazırlanmıştı. Koyu mavi kotu üstüne kot bir gömlek giymişti. Sarı saçlarını da alnında dağıtmıştı. Kapıdan çıkacakken telefonu çaldı. Melisadır diye gülerek telefonu eline aldı ama arayan babasıydı.

"Alo?"

"Gürkan,annen. Hastaneye gidiyoruz. Acıbadem'e. Gelmen lazım." Daha fazla konuşamadılar çünkü Gürkan'ın şarjı bitti. Ama dolduracak vakti yoktu. O an aklında olan tek şey annesiydi. Aceleyle Audi'sine atladı ve hastaneye gitti. Kapıda babasının iş ortağı ve arkadaşı Murat amca onu karşıladı.

"Bu taraftalar." diyip onu yoğun bakıma getirdi. Babası oğluna sarıldı ve ağlamaya başladı. Gürkan daha ne olduğunu anlamamıştı bile. Kaskatı kesilmişti. Sonunda "Ne oldu?" diyebildi. "Annene araba çarptı. Ameliyata aldılar ama durumu kötü.

"Nasıl oldu?" dedi Gürkan. Gözyaşlarını içinde tutmaya çalışıyordu.

"Biz,biz biraz tartıştık. O sinirle kendini yola attı. Bir arabada.." Babası daha fazla konuşamadı. Gürkan şimdi sinirlenmeye başlamıştı. Yani olanlar bir açıdan babasının suçuydu. Ama yinede şuan onun üstüne gitmedi. Tek önemli olan annesiydi.

Melisa yarım saattir oturuyordu ve daha şimdiden bir şişe şarabı bitirmişti. Annesi ve babası arada sırada içki içmesine izin verirdi. Sanki vermeseler haberleri olacaktı da.. Gürkan'a güvenip ona inandığı için kendine kızıyordu. Al işte, yine aldatılmıştı. Bir yemek davetine bile gelmemişti. Oysaki okulda çok ciddi görünüyordu. Ama iyi oyuncuydu anlaşılan. Belki de tiyatro kulübüne gitmesi gereken Melisa değil Gürkan'dı.

"Bir bardak daha ister misiniz Hanımefendi?" dedi yakışıklı garson.

"Şişeyi istiyorum." dedi Melisa zorlukla. Daha şimdiden başı dönüyordu ama unutması gerekiyordu her şeyi ve bununda tek yolu içmekti.

"Biraz fazla olmaz mı?" dedi yakışıklı.

"Sana getir dedim." dedi Melisa işaret parmağını çocuğa doğru sallayarak. Getirilen şişeyi bitirdiğinde zil zurna sarhoştu. Adını zor hatırlayacak haldeydi.

"Size taksi çağırdık." dedi garson ve Melisa'yı ayağa kaldırdı. Çocuğun kokusu kızın burnuna gelince Melisa kafasını döndürüp çocuğa baktı. Seksi bir parfüm kokusu, çocuğun garson olmasından dolayı yemek kokusuyla karışmıştı. Ama bu onu daha da çekici yapıyordu. Sarı saçlı yeşil gözlüydü. Melisa gözlerini kırpıştırdı. Gürkan'a ne kadarda çok benziyordu?

"Gürkan?" dedi.

"Ben Batu efendim. Sanırım karıştırdınız." dedi garson ve Melisa'yı taksiye oturttu. Melisa kolunu çocuğun boynundan alırken yanağına bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum Gürkan." dedi gülerek.

"Peki." dedi Batu gülerek ve taksinin kapısını kapattı. Taksici nereye gideceğini sorunca Melisa'nın biraz düşünmesi gerekti ama sonra hatırladı.

"Yeşilköy'e."

Yolu yarılamışlardı ki Melisa arabayı durdurttu. Parasını ödeyip arabadan indi. Temiz hava alırsa kendime gelirim diye düşünüyordu. Sahil boyunca yürüdü. Evine gitmesi için sadece karşıya geçmesi gerekiyordu ama ayaklarında derman kalmamıştı. Bir ayağını yola attı. Sonra diğerini. Yolu yarılamıştı ki kafasını çevirdi ve sarı ışıklarla göz göze geldi. Ona doğru gelen sarı ışıklar. Ve sonra bir korna sesi.. Hareket edemiyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Başı zonkluyordu ve şu sersem seste iyice fena yapmıştı onu. Sonra keskin bir fren sesi duydu. Geri gitmeye çabaladı ama artık geçti. Araba ona çarpmıştı. Etraf bir anda karardı. O sarı ışıklar yok olmuştu sanki. Sırtında dayanılmaz bir acı vardı. Gözlerini açamıyor hiç bir yerini hareket ettiremiyordu. Ölüyor muydu yoksa?

Genç KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin