Türklerin İzlerini Arayan Adam

556 12 0
                                    

Öteden beri tarihle ilgilenen Atatürk,1929 ve 1930 yıllarında günlerce Türk tarihi üzerinde çalıştı.Geceleri,uykusuzluktan bitkin halde,renkli gözlerinin üstüne düsen yorgun göz kapaklarını ıslak bir mendille silerek sabahlara kadar uyumadı;çalışma odasına kapanıp,ciltlerce kitabı sayfa kenarlarına isaretler koyup,notlar alarak okudu.Bazen üst üste iki üç gece hiç uyumadan okuduğu oluyordu.Okudugu kitap H.G Wellsin "Dünya Tarihinin Ana Hatlarıydı".

Bu kitap ona birçok seyi açıklamıştı.Bitirince hemen Türkçeye çevrilmesini emretti.Kitap yayınlandıktan bir yıl sonra da hemen hemen aynı temellere dayanan "Türk Tarihinin Ana Hatları"cıktı.Wells,Gazinin en beğendiği adam olmuştu.Sofrada ondan uzun pasajlar okuyordu.Wells büyük bir tarihçiydi.Gazinin gözlerinin önune yeni bir tarih görüşü seren adamdı.Türkiyede o günlerde bu tür yapıtları bilen ve okuyan ve böylece Osmanlı tarihinin tozlu sayfalarının artık kapanmak üzere olduğunu anlayan başka bir eylem adamı yoktu.Gerçi,İttihat ve Terakki dönemi tarihçiliği ulusalcıydı fakat İttihatçıların ulusalcılığı,yıkılması muhtemel Osmanlının yerine bir ulus devlet kurmak yerine,köhnemiş imparatorluğun sınırlarını Orta Asya'ya doğu genisletmek amacıyla geliştirilmiş,bu nedenle de 'Turancılık' olarak adlandırılmış,halci bir projeydi.İttihatçıların Turancılık hayali çok geçmeden yıkılacaktı.Daha Birinci Dünya Savaşı bitmeden Rusya'da patlak veren Bolşevik Devrimi,İttihatçıların Turancı tarih görüşünü yerle bir etmişti.Atatürk ise İttihatçılardan cok daha farklı bir tarih görüşü peşindeydi.

Atatürk,ulusal Türk devletinin bir tarih dayanağı olmasını düşünüyordu.Bunun cözümünü,ne İslamcı,ne Osmanlıcı,ne de Turancı yaklaşımlarla,ne de Türk düsmanlığını en yükseğe cıkaran Batı taklitçiliğinde bulunuyordu.Yeni bir tarih görüşünü Türkün kendisinin bulup geliştirmesi zorunluluğu ile karşı karsıyaydı.

Atatürkün,daha Kurtuluş Savaşının kan ve barut kokusu kurumadan meclis kürsüsünden Türklerin şanlı uzak atalarından sözetmesi,Türk tarihi konusunda derin araştırmalar yapacağının ilk önemli isaretlerinden biriydi.Atatürkün,Türklerin kökeninin Nuh Peygamberin oğlu Yafes'e dayandığını ileri sürerek,öteden beri kulaktan kulağa fısıldanan bir tezi yüksek bir sesle dile getirmesi düsündürücüdür.Bu tezi meclis kürsüsünden dile getirme ise Türk tarihiyle ilgili çalısmaların "devlet politikası" olacak kadar ciddiye alınacağının işaretidir.

Bu ilk işaretlerden ve ön hazırlıklardan sonra Atatürk,Türk tarihinin sadece Osmanlı Tarihinden oluşmadığını,Türklerin binlerce yıl önce de büyük devletler kurup,dünya uygarlığına büyük katkılarda bulunduğunu ileri sürerek,1930 yılında sonradan çok tartışılacak olan Türk Tarih Tezini ortaya attı.Atatürk,"Dünyada Türk'e yurtluk etmemiş bir anakara yoktur".diyerek Türk yurdunun sınırlarını ciziyor,bugünkü Türklerin eski yurtlarında hak iddia etmek gibi bir düsüncelerinin olmadığını da,Bugünkü Türk ulusu varlığı için bugünkü yurdundan memnundur."şeklinde ifade ediyordu.

Türk ulusu Asya'nın batısında ve Avrupanın doğusunda olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayrılmış dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar.Onun adına'Türk eli'derler.Türk yurdu çok daha büyüktü.Yakın ve uzak çağlar düsünülürse Türk'e yurtluk etmemiş bir anakara yoktur.Bütün yeryüzünde Asya,Avrupa,Afrika,Türk atalarına yurt olmuştur.

Atatürk Ve Kayıp Kıta MuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin