Atatürk Ve Kayıp Kıta Mu

Kayıp Parça=Mu

Atatürk,dünyada geçerli olan klasik "Batı merkezli tarih tezine"1930'larda alternatif bir tarih teziyle (Türk Tarih Tezi)karşı çıkmıştı.Bu teze göre ;
1-Dünyanın en eski ulusu Türk ulusudur.
2-Türk ulusunun bilinen ilk yurdu Orta Asya'dır.
3-Ari ıraktan olan Türkler Orta Asya'da ilk ileri uygarlığı yaratmıştır.
4-Orta Asya'dan dogal nedenlerle göç etmek zorunda kalan Türkler gittikleri yerlere ileri uygarlıklarını da götürmüşlerdir.
5-Anadolu'ya gelen Türkler Hititleri,Frigleri,Lidyalıları,Mezopotamya'ya göç eden Türkler Sümerleri,Asurluları,Babillileri;Akdeniz'e göç eden Türkler Mısırlıları ve Avrupaya göc eden Türkler de Etrüskleri kurmuşlardır.Ege'ye göç eden Türkler ise Yunanlılardan çok daha önce bu bölgede ileri bir uygarlık yaratmışlardır.
Atatürk bu haliyle Türk Tarih Tezinin henüz tamamlanmadığını düşünüyordu.Türk Tarih Tezi'nin en önemli parçası kayıptı.Bu kayıp parçanın bulunabilmesi için temel bir soruya yanıt bulunması gerekiyordu."Türklerin bilinen ilk yurdu Orta Asya'dır.Peki ama Türkler Orta Asya'ya nereden,nasıl ve ne zaman gelmişlerdir?".Aranan yanıtı yine Atatürk bulacaktı.Yanıt sadece iki harften oluşuyordu: MU!!!
"Türkler Orta Asya'ya Kayıp Kıta Mu'dan göç etmişlerdi".Türk Tarih Teni'nin kayıp parçası bulunmuştu.

"Yaşabileceğimiz en güzel şey gizemli olanı yaşamaktır çünkü bu tür,gerçek bilimin ve sanatın kaynağıdır.Bu duyguya yabancı olan birisi,artık merakla ve heyecanla hayranlık duyamayan birisi ölü gibidir,onun gözleri kapalıdır cünkü."
Albert Einstein,1930

Binlerce yıl önce bir efsane anlatılırdı içinde düşe bulanmış gerçek kırıntiların olduğu.Mutlulukların sevgiyle sulandığı,güzel kokulu rengarenk çiçeklerin aşka bulandığı,servetin kıvrımlı nehirlerden aktığı,bilginin sıradanlaştığı ve insanın varlık nedeninin farkına vardığı bir uzak ülkeden bahsedilirdi.Atlantik'le kardeş,Troya'yla sırdaş bu ülkenin adı Mu'ydu.Tevrat'ta anlatılan ve yedi gün yedi gece süren yaradılış destanında adı geçen Aden Bahçeleri Nil boylarında ya da Fırat Vadisi'nde değil,Mu adlı bu uzak ülkedeydi.Meksika'da bulunan tabletler ve Hindistan'da ele geçirilen Naakal tabletleri,günümüzden 50.000 yıl önce Pasifik Okyanusunda yer alan ve 64.000 kişinin yaşadığı ileri sürülen ileri bir uygarlığın ilk ipuçlarını veriyordu.

Bu ipuçlarından hareket eden İngiliz Albay James M.Churcward,(1851-1936)kayıp ülke Mu'nun varlığını kanıtlayarak adeta bir düşü gerçeğe dönüştürecekti.Churcward sadece kayıp ülke Mu'nun varlığını kanıtlamakla yetinmeyecek,bu gerceklikten hareketle Mu merkezli yeni bir dünya tarihi yazacaktı.
Colonial James Churcward,Londra'nın Devon kasabasında doğmuş,yüksek öğrenimini Oxford'da tamamlamış maceraperest bir İngiliz'di.Araştırmacı,sorgulayıcı ve çok meraklı bir yapıya sahipti.Cok genç yaşlarından itibaren farklı disiplinlerle uğraşmaya başlamıştı.Churcward,askerlik,eğitimcilik,ressamlık,mühendis-
lik,balık uzmanlığı,maden bilimciliği,kaşiflik ve tarihçilik gibi niteliklere sahipti.Fakat onun en çok sevdigi ve en fazla öne çıkan niteliği kaşiflikti.
Gariptir,Churcward'ın Mu'nun izlerini bulmasında,kurduğu sıkı dostlukların büyük etkisi olmuştu.Hindistan'da tanıdığı baş rahip ve onunla kurduğu dostluk sayesinde Hindistan'daki Naakal tabletlerine ulaşmıstı.Simdi ise Augustus de Plagenon ve William Niven ile kuracağı sıkı dostluk sayesinde belki de Mu'nun sırrını çözecek olan Meksika'daki tabletlere ulaşacaktı.Amerikalı jeolog W.Niven,1921-1923 yılları arasında Mexico City'in 45 km kadan kuzeyindeki bir bölgede yaptığı kazılarda,deniz seviyesinden 2000m yükseklikte,gömülü şehir kalıntılarına ulaşmıştı.Niven,bu şehir kalıntılarında Mu'nun varlığına ışık tutacak 2500'ün üzerinde tablete ve değişik formlarda bulgulara rastlamıştı.Örneğin aşağı kattaki şehir kalıntısında,bir Mısır Başı,bir Eski Yunan Vazosu,bir oyuncak ve bir kücük bir Çinli adam heykeli bulunmuştu.Bulgular,12.000 yıl öncesine aitti.Naakaller ile Niven'in bulduğu bu Meksika tabletlerinin aynı kaynaktan,Mu'dan çıktığını belirlemişti.