#4 "Kiss Me Underneath The Mistletoe"

2K 218 40
                                    

Efsaneye göre , kış tanrıçası,kışın en güzel zamanı olan noel arifesinde yer yüzüne inmiş.Tüm o yeni yıl heyecanını mutlulukla izlerken birden çok kötü birşey olmuş.Yeraltının karanlık tanrısı,yeryüzüne çıkmış ve tüm insanlar korkarak kaçışmaya başlamışlar.Tanrıça ise ondan kaçmak yerine yeraltı tanrısının çaresizliğini hissetmiş ve devasa bir ağacın yanında duran tanrının yanına gitmiş.Ve orada,onun gözlerinde yalnızlığı görmüş.Tanrıça bu duruma çok üzülmüş,Ayak parmaklarında yükselerek,tanrının dudaklarına minik bir öpücük bırakmış.Bu sihirli öpücüğün etkisi öyle kuvvetliymiş ki,yeraltı tanrısı tüm yalnızlığından kurtulmuş ve içinde iyiliği hissetmiş.

O günden sonra,kış mevsiminin gözde ağacı olan o devasa ökseotu,aşk dolu öpücüklerin tüm yalnızlıkları yenebileceği bir sığınak olmuş.

- 

"Sencede tepemizde devasa bir ökseotunun bulunması biraz tesadüf ötesi değil mi?" diye sordu mavi gözleri hala yemyeşil yapraklarının hışırtılarını duyabildiğim ağaca bakarken.

Ökseotunun tatlı kokusunu bir kez daha içime çekip gözlerimi onunkilere dikmek gibi bir hata yaptım.Mavi ötesi bir gökyüzü tam önümde durmuş,içimi ısıtan bakışlarını bana doğrultmuştu.

Yutkundum.

"Evet." dedim boğulur gibi. "Çok tuhaf."

Hafifçe dudaklarını yaladı.Pekala.Çok klişe mi dersiniz?Belki.Hayır.Emin değildim.

Emin olduğum tek şey onu öpmek istediğimdi ve tüm o yunanlı Zeus şeyleri şahidim olsun ki bunu çok istiyordum.

Bakışları öldürücü bir yavaşlıkla,dudaklarıma doğru indi."Beni öpecek misin?" 

Tanrı aşkına,Niall.Yeryüzünün hangi lanet olası  tarihinde veya mekanında bir erkeğin bir kıza bunu sorduğu görülmüştür sence?Hiçbir zamanın,hiçbir yer eyaletinde.

Salak.

Kaşlarımın istemsizce çatıldığını hissettim."Bu işi senin üstlenmen gerekmez mi?" diye sordum.

"Ben sarhoşum." dedi gözlerini hala dudaklarımdan ayırmadan. "Ya öpüşmeyi unutmuşsam?"

Öyle mi dersin?Lanet gözlerin çok iyi hatırlar gibi bakıyorlar,ha sarı kafa?

"Hatırlamana yardımcı olabilirim."

Ne?Hayır yani ciddiyim.NE?Bunu gerçekten dedim mi?

Dudakları küçük bir sırıtış için kıpırdandıktan sonra yavaşça benimkilere uzandı.Dudaklarının hafif pütürlü dokusu benimkilere değerken gözlerim yavaşça kapandı ve başım istemsizce ona doğru uzandı.Düzgün parmakları yavaşça ensemdeki yerini alınca ona daha fazla yakınlaştım ve parfümünün tatlı kokusu burnuma doldu.

Vücudundan yayılan ısı, benimkiyle buluşurken dudaklarımı araladım.Dili hafifçe üst dudağıma sürtündü ve...Hiçte öpüşmeyi unutmuşa benzemiyordu,doğrusu.Dudaklarında içtiği -büyük ihtimalle vişneli- içkinin ve sosisli domates sosunun tadını alabiliyordum.Gülümsememek için kendimi zorladım ve kendimi anın büyüsüne bıraktım.

Daha öncede bu konularda deneyim yaşamıştım.Kilise vaazlarında,kuru mendille gezen bir bakire değildim.Fakat bu andan sonra cinsellikle ilgili deneyimlerime kısa bir gözden geçirme uygulaması yapmam gerektiğine karar verdim.

Çünkü Bay Horan'ın dudakları ilk beş saniyede skor tablosunu yerlebir ederek,beynimdeki hücreciklerimi bile uyuşturmuştu.Bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum.

Christmas BlueWhere stories live. Discover now