#6 "Give Me A Chance"

1.9K 204 44
                                    

"Hadi ama,Val!" dedi sürücü koltuğuna yerleşirken. "Sana bayılacaklar."

Gerginlikle,derin bir nefes aldım. "Bu ailevi bir yemek,Niall.Rahatsızlık vermek istemi-"

"Annem seni özellikle çağırdı." dedi ağzındaki baklayı sonunda çıkararak.

Gözlerim şaşkınlıla büyürken,onun emniyet kemerini takışını izledim. "Annene benden mi bahsettin?"

Arabayı çalıştırarak ellerini direksiyonda birleştirdi. "Ben değildim." dedi hızlıca. "Harry bahsetti ve annemde biraz meraklandı.Aslında böyle değilir fakat biraz heyecanlı ve-"

"Niall?" diye seslenerek sözünü kestim.Gözlerini tedirgince yoldan ayırarak kısa bir süre bana baktığında gülmemek için kendimi kasmak zorunda kalmıştım."Annen aramızda ne olduğunu sanıyor?"

"Bak,Harry gördüklerini anlatırken abarttı ve annem kesinlikle mutlu görünüyordu." diye savundu kendini. "Aksini söyleyerek onu üzmek istemedim."

Dudaklarımdan kaçmak üzere olan kahkahaları engelleyebilmek için elimi ağzıma götürdüm.Her ne kadar ailesine resmen tanıtılacak olmak fikri sinirlerimi gersede bu haliyle çok tatlı göründüğünü kabul etmek zorundaydım.Sarı tutamlar,daha açık tondaki tenine uyumlu olarak alnına dökülmüş,mavi gözleri yola odaklanmıştı.Alt dudağını yavaşça dişleri arasına alıp bana baktı.

"Bana kızgın mısın?"

Bu surata kızmak sence de biraz zor değil mi Bay Üç-Yapraklı-Yonca?

"Hayır." diye yanıtladım yanaklarımı ısırarak.Gülümsememi bastırmakta ne kadar iyiydim bilmiyorum.

Sarı kaşlarından biri yavaşça yukarı kalktı. "Bunu tuhaf karşılamayacak mısın yani?"

Sanki delirmiş gibi ona baktım. "Tabii ki bunu tuhaf karşılayacağım,aptal." dedim."Genellikle sosisli kostümümle üzerine düştüğüm insanların noel yemeklerine gitmem."

"Yenilikler iyidir." dedi gülümserken.Dudaklarım hafifçe kıvrılırken gözlerimi karla dolu yola diktim.Etraf kesinlikle ıssız görünüyordu.Tek tük yola dizilmiş,küçük villalar haricinde -ki onlarda kesinlikle ıssızdı- bembeyaz karla örtülmüş çam ağaçlarından başka göze çarpan birşey yoktu.

"Sence de gitmek için çok tuhaf bir yol seçmedin mi?" diye sordum meraklı bakışlarımla.

Yavaşça dudaklarını büzdü. "Bu yolu hep kullanılırım." durdu. "Şehir yolundan gidip peşimize, koşturan bir fan sürüsü takmak istemedim."

Ah.Bu biraz tuhaf kaçmıştı.Ona normal bir insan gibi davranabilmek için kendimi o kadar sabitliyordum ki bazen ben bile onun ciddi anlamda tanınmış biri olduğunu unutuyordum.Zor bir hayatı vardı fakat ben elimden gelen en iyi şekilde kolaylaştırmaya çalışacaktım.

"Önemli değil." dedim yumuşak bir sesle. "Güzel bir manzaramız var."

Hala yola bakarken gülümsedi. "Bunu duyduğuma sevindim çünkü yolumuz uzun ve gözlerin beyazdan kör olabilir."

Küçük bir kahkaha attım.Gözlerim tekrar beyazlarla dolu yola kayarken, şu an o yanımda olmasa ne yapıyor olacağımı düşünmeden edemedim.Muhtemelen Pretty Little Liars'ın yeni sezonuna dalıp,yeni yılın geri sayımını bile kaçırmış olurdum.Yan gözle ona baktım ve birşeyi farkettim: Mutluydum.

-

Pekala.Şu an hiçte mutlu değildim.Hatta elimde olsa onu boğabilirdim bile.Sinirle ellerimi başıma götürüp şakaklarımı ovdum."Kahretsin,Niall." dedim  sinirle soluyarak. "Burada donarak öleceğiz."

Christmas BlueDonde viven las historias. Descúbrelo ahora