9

968 138 160
                                    

Belki de hiç beklemediğiniz insanların sırtınızdan vurmasının sebebi, onlara güvenip arkanızı dönmenizdir. Ben de öyle yapmıştım. Tam tanımadığım bir insana bile güvenmiş, arkadaşım demiştim. Ki o insan beni dahice bir planla, işin içine başka insanları da katarak öldüren kişiydi. Yani en büyük tanığımız öyle söylüyordu. Yalan mı söylüyordu emin değildim ama içimden bir ses bunu Taehyung'un yaptığına inanmadığım için emin olmadığımı söylüyordu. O...Taehyungdu. Şu partilerle eğlenen, popüler çocuk. Ne alıp veremediği olabilirdi ki benimle? Böyle düşününce katil olması imkansızmış gibi geliyordu ama Jin-ri neden yalan söyleseydi ki? Elimde iki soru vardı birbiriyle çelişen.

Taehyung beni neden öldürmüş olabilirdi?

Eğer öldürmediyse, Jin-ri neden yalan söylemiş olabilirdi?

Jin-ri ikisinin düşüncelere boğulduğunu gördüğünde gülümseyerek "Sanırım burada işim bitti." diyerek odadan çıktı. İşi gerçekten de bitmiş olabilir miydi? Gerçekten de her şey bitmiş, aradığımız kişiyi bulmuş olabilir miydik? 

Jin-ri odadan çıktıktan sonra dedektif eline aldığı dosyayı masaya koydu. Onun masaya koyduğu dosyaya uzanan Lina bir an sinirle dosyayı yere attı sertçe. Yüzüne sert bir ifade vardı. Dedektif Lina'nın bu hareketine aynı benim gibi şaşırarak tepki verdi. "Sorun ne?" diye sordu Lina'ya. "İstediğimiz sonunda olmadı mı?" 

"Bu şekilde olmaması gerekiyordu. Böyle değil. Bu kadar basit olmamalıydı. Taehyung...onu buraya çağırın. Görüşmem gerek." 

Dedektif başını sallayarak onay verdikten sonra Taehyung'u aramak için dışarı çıktı. O dışarı çıktığında bütün dikkatimi Lina'ya verdim. O mükemmel düşüncelere sahip olan kız bu işe ne tepki verecekti merak ediyordum. Lina başını ellerinin arasına aldıktan sonra mırıldanmaya başladı. Bir anda delirmiş gibi davranıyordu. 

"Düşün, düşün, düşün...Yalan söylediğini kanıtlamak için bir şey düşün!" diye kendine bağırıyordu Lina. Öyle ki o da benim gibi yalan söylediğini düşünüyordu. Ve ya düşünmüyordu. Evet, kimseyi anlayamıyordum.

Bir kaç dakika sonra dedektif tekrar içeri girdi, "Geliyor." demekle yetindi ve sandalyeye oturdu. Taehyung gelene kadar kimse konuşmamıştı. En sonunda sessizliği bozan şey sorgu odasının kapısının hafifçe aralanması oldu. Taehyung gergin ve endişeli bir biçimde içeri girerken "B-beni niye çağırdınız buraya?" dedi. Aslında o kadar şüpheli konuşuyordu ki, katil olduğuna inanmak çok da zor değildi. Ama sesini ve gergin halini görmezden gelip gözlerine baktığımda onun katil olma olasılığı sıfıra iniyordu. Bildiğimiz Taehyung gibi bakmıyordu belki ama bir katilin gözleri yoktu onda. Yine de bir hayalet olarak kimseye güvenmemeliydim. Bunu en iyi öldükten sonra anlamıştım. 

"Gel, otur." diyerek yerinden kalktı dedektif. Taehyung oturmadan "Size hiç bir şey yapmadığımı söylemiştim! " diye bağırdı. Korkmuş görünüyordu. Lina sesini çıkarmadan oturmaya devam etti. Dedektif ise Taehyung'u sırtından hafifçe ittirerek sandalyeye oturtturdu. Derin bir nefes alarak Lina'nın gözlerini kırpmadan baktığı Taehyung'a döndü.

"Şimdi...Bizi uğraştırmayacağını umuyorum. Öncekilerin aksine dürüstçe cevap er bana, cinayet sırasında neredeydin?" 

Taehyung gözlerini kaçırdı. "Bunu size söylemiştim..."  Dedektif sinirlenerek elini masaya vurdu, Taehyung'un ürktüğünü görebilmiştim. "Doğruyu söylemeni istiyorum şimdi. "

"Bakın...Size dediğim gibi o sırada içeride insanlarla konuşuyordum. Parti sahibi benim. İnsanlara partinin nasıl olduğunu sormak benim görevim. " Taehyung biraz da olsa toparlanmış gibi görünüyordu. En azından daha sakindi. 

 Ghost||BTS✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin