16

830 118 139
                                    

Akıl hastanesi mi? Bunun getirebileceği sonuçlar çok açıktı; başından beri bir deliyi dinlemişlerdi. Taehyung'u suçlayan bir deliydi, benim ortaokulda arkadaşlık yaptığım kişi bir deliydi, J-Hope'un ve Yoongi'nin tanıdığı kişi bir deliydi. Dedikleri ne kadar güvenilirdi? Ne kadar inanılabilirdi? 

"Onun dediklerini bir delil olarak alamazsın." 

Jin doğru söylüyordu, dediklerini bir delil olarak kullanamazlardı. 

"Kafamda oluşturduğum şeylerin yok olması demek oluyor bu. Vanessa'yı tanımıyor demek...Ama ya tanıyorsa? Akıl hastanesine ait olmasına rağmen neden aklımı karıştıracak kadar zekice konuşuyordu? Bu yönünü gördükten sonra nasıl ona deli diyebilirim ki? Bazı delilleri silemem, bununla nasıl başa çıkacağım?"

Jin aklı karışmış Lina'nın dizine elini koydu ve hafifçe sıktı. "Nasıl başa çıkacaksın biliyor musun? Şunu hatırlayarak," Lina merakla abisine baktığında Jin hafifçe gülümsedi. "O zeki biri olabilir ama sen daha zekisin. "

Doğruydu, zekiydi ve dikkatliydi. Karakoldan içeri ilk adımını, çok dikkatli olup kapıya dikkat ettiği için atmıştı. Şimdi umutsuzluğa düşemezdi, düşmemeliydi. O katilimi bulacaktı ve annesini gururlandıracaktı. Ona bir hayalet olarak bile inanıyordum.

"Teşekkür ederim..." Bir an düşüncelerimin üzerine bunu söyleyince bana teşekkür etmiş gibi hissettim. Ama o abisine teşekkür ediyordu. Bu dünyada olmadığımı bazen unutuyordum.

"Ne demek, güzellik. Bir kaç güne kadar okul yüzünden tekrar gitmem gerekecek ama biliyorsun," gözlerini telefonuna çevirip tarihe baktı. "Okulların kapanmasına az bir zaman kaldı. Atlayıp yanıma gelebilirsin. Yine görüşeceğiz." 

Lina kafasını sallayarak onu onayladı. "Bu iş bitmeden gelemeyeceğim ama umalım da o zamana kadar bitsin."

Jin kalkıp odasına gitmeden önce son bir kez gülümsedi. "Umarım."

-

Ertesi gün yine Lina'nın peşinden ayrılmamıştım. Karakola gelip Jungkook ile konuşmuştu. Ona dosyayı gösterdiğinde ilk başta şaşırmıştı ama daha sonradan "Bu kız kimleri tanıyor demiştin?" diye sormuştu. 

Lina da ona 'Taehyung, Yoongi ve onun söylediğine göre Vanessa. J-Hope da onu buralarda görmüştü.' diye cevap vermişti. Anlaşılan saydıkları kişileri tekrar sorguya alıp bu soruyu soracaklardı. Şuan için kilit nokta Jin-ri gibi görünüyordu. 

En sonunda Jungkook merak ettiğim şeyi söylemişti. "Jin-ri'yi ait olduğu yere göndermemiz gerektiğini biliyorsun. Onun mantıklı konuşması bir deli olduğunu ve serbestçe dolaşamayacağı gerçeğini değiştirmez. Birilerine zarar verebilir. " Lina düşünceli bir şekilde onu onayladığında Jungkook telefonunu çıkarıp "NE kadar erken o kadar iyi." dedi ve bir numara tuşladı. Ardından da hoparlöre aldı. 

"Merhaba, ben Seul karakolundan dedektif polis Jeon Jungkook. "

Karşı tarafın cevap vermesi biraz uzun sürdü. 

"İsminizi tekrar söyler misiniz?"

"Jeon Jungkook." Sessizlik oldu.

"Seul karakolu mu demiştiniz?" Jungkook'un kaşları çatıldı.

"Evet bir sorun mu var?"

"Ah hayır, yalnızca bir kaç hafta önce Seul karakolundan bir dedektif ile görüşmüştük. Siz misiniz acaba diye sordum ama onun ismi farklıydı sanırsam. Buyurun, ben Seul Akıl Hastanesi görevlisi Hwan Yeojin. Nasıl yardımcı olabilirim? "

Lina bu sözler üzerine kaşlarını çattı, tam Jungkook konuşmaya gireceği sırada ağzını açmasına izin vermeden o konuştu. "Konuştuğunuz dedektifin ismini sorabilir miyim?"

 Ghost||BTS✔Where stories live. Discover now