rub you the right way|smut|

12.5K 194 161
                                    

Luke

"SADECE TOPU BANA ATMAN GEREKİYORDU VE BELKİ DE KAYBETMEZDİK!" Michael'a soyunma odasının karşısından bağırdım.

Tartışmamız nedeniyle, soyunma odasında son kişiler olarak kalmıştık. "BELKİ DE O KADAR SİKTİĞİMİN APTALI OLMASAYDIN YAPARDIM" diye bağırdı.

"Oh evet büyük gerekçe Clifford" dedim ve oda sessizleşti, ve sadece bunun son olacağını umut ediyorum.

Ama içten dışa beni yiyip bitiren bir şey vardı. 

Bilmek için öldüğüm bir şey.

"Neden benden nefret ediyorsun?" sordum, sesim rahatsız edecek kadar tizdi.

Şimdi sadece iç çamaşırlarıyla olan Michael'a baktım, sırtı bana dönüktü, sırtı gerçekten güzeldi, ve de çok güzel bacakları vardı, gerçekten onu kontrol ediyordum? Evet lanet olası öyle yapıyordum. O Michael Clifford sikikler aşkına beni yargılama.

Oyalanmadan sadece omuzlarını silkti ve giyinmeye devam etti.

Arkasını dönünceye kadar ona bakmaya devam ettim, üstünde sadece bol uzun kollu bir gömlek ve gri iç çamaşırı vardı, ve siktir.

Neredeyse kontrolümü kaybedeceğimi hissediyordum.

"Sanırım beni sürmek için yanlış bir yol." o hafifçe gülüp tersledi.

Ve olan oldu, tüm kontrolümü kaybettim.

Ona doğru yürüdüm, dolaplara karşı onu yapıştırdım.

Bana gözlerinde hafif bir korku ile baktı.

"Yanlış şekilde sürüyorum he?" Alçakgönüllülükle sordum ve soğukkanlılığını yeniden kazanmaya çalıştığını gördüm ama en sonunda başarısızlıkla yutkundu ve başını salladı.

"Peki o zaman, neden seni doğru bir şekilde sürmem için izin vermiyorsun bebeğim?" sağ elimi titreyen göğsüne hafifçe eğik olarak koyarken söyledim.

"Hmm? Ne diyorsun? Her şeye yeniden başlamak ister misin?" sordum.

Ellerim baksırının üstüne firar ederken hızlıca başını salladı.

Gömleğini biraz yukarı kaldırdım, bel tarafına sürtününce tüyleri ürperdi.

Biraz daha aşağı gittim, ve çoktan sertleştiğini gördüm.

Kaşımı espriyle kaldırdım ve yüzümde bir sırıtma belirdi.

"Bunu ben mi yaptım?" Masum bir şekilde sordum.

"Her zaman yapıyorsun." güçlükle homurdandı, ve olan oldu, bittim.

Ensesinde ki elimi sırtına koydum, onu bana çektim ve kabaca dudaklarıma bastırdım.

Sol elim belinde sürtünme halkalarına devam ederken elleri belime gitti ve sırtında ki sağ elimle ensesinde ki saçları karıştırmaya başladım ve dillerimiz birbirleriyle birleşti.

Onu daha da yakına çekerek kalçalarımla ezdim, ikimizden de inleme geldi.

Gömleğini yukarı kaldırdım, neredeyse vücudundan koparıp aldım.

Tezgahın altına aşağı kaydırdım onu ve üzerine çıktım, dudaklarımız birbirini asla terk etmedi.

Bir avantajım oldu, ilk olarak benim sadece baksırım vardı.

Dudaklarına tiz bir inilti bırakırken kalçalarımla sertliğinin üzerinde daire çiziyordum.

"Lü-lütfen Luke, eğer dur-durmazsan baksırıma geleceğim." dedi.

Hızlı bir şekilde ikimizinde baksırını çıkarıp attım ve bir kez daha üzerinde kalçalarımla daire çizdim.

"Siktir hiç kayganlaştırıcım yok," dedim "ama seni sürmek istiyorum."

Beni itti ve ayağa kalktı.

"Dizlerinin üstüne çök ve tezgahın üzerine eğil." söyledi ve yaptım, içimde sıcak ve ıslak dilini fark ettiğimde ne yaptığını anladım.

"Aman Tanrım," gözlerim kayarken inledim.

Kalçalarımı ona ıkınana kadar dili içimde her yeri yaladı.

Çıkardı ve eline tükürüp, yukarı aşağı buladı ve biraz nefes nefese tezgahın koltuğunu aldı.

"Bunu yapmak gerekiyor" dedi.

Hızlıca yukarı çıktım ve onun tepesinde yerimi aldım.

Aşağı kaymadan önce girişime onu hizaladım, ileriye doğru çökerken ikimizde yüksek sesle inledik.

"Hareket edecek misin?" Sızlandı ve hızlı bir şekilde başımı salladım.

Kendimi getirdim ve sonra geri aşağı ona kaydım ve yavaş yavaş devam ettim.

"Aman Tanrım Luke lütfen daha hızlı," inledi.

Yukarı ve aşağı inanılmaz bir hızda hareket ederken dediğini yaptım, onun kalçaları benimkilerle buluştu, elleri kalçalarımı çok sert tutuyordu bu muhtemelen bir yara bırakacaktı.

Kalçalarımı aşağı yukarı daire çizdim, gözleri kapandı ve ağzı açıldı, kafası geriye düştü, şimdiye kadar gördüğüm en seksi şeydi.

"L-Luke ya-yakınım." dedi

"Bende" inledim ve yeniden öne eğildim ve boynunu emdim, hiç gitmeyecek derin bir iz bırakmayı umdum.

"Luke Luke Luke SİKTİR" bağırdı ve aniden içime aktı. Elleri beni sert ve hızlı okşarken üstünde ki hareketlerime devam ettim.

"Tanrım Aman Tanrım AMAN TANRIM MİCHAEL" Tamamen bırakırken çığlık attım, onun her yerine ve bazı dolaplara gelmiştim.

Ayağa kalkmaya çalışırken onu da kaldırdım ama onun üstüne yeniden düştüm.

"Kahretsin" dedim.

"Evet" dedi geri.

"Artık o kadar kötü değilsin Hemmings" ikimizde temizlenip giyinince söyledi.

"Benim içinde aynı şekilde." dedim ve ikimizde hafifçe güldük.

Giyinince çantalarımızı aldık ve el ele çıktık.

Dolapların köşesinden yürürken, takım arkadaşlarımızdan ikisini, ardına kadar açık gözlerle orada ayakta duran Calum ve Ashton'u gördük. (bu çocukların cashtondan çektiği nedir be)

"Burada ne yapıyorsunuz?" Michael sordu.

"Dolabımda bir şey unuttum" dedi Calum. 

"Ne zamandır-"

"Yeterince uzun" yürüyüp köşeden dönerken Ashton dedi.

"OH TANRI AŞKINA NEDEN DOLABIMI HEDEFLEDİNİZ?!", Calum bağırdı, Calum'un arkamızdan geleceğini bilerek Michael ve ben kahkaha patlattık ve kaçtık.

...

Bölüm yazarı; mukeskitty /muke imagines adlı wattpad kitabından.      

muke imagines |fluff&smut|Where stories live. Discover now