Bölüm 6-

527 62 36
                                    

Bu bölüm, tüm okuyucularıma.

Eğer hâlâ okuyan okuyucularım kaldıysa eğer,iyi okumalar!

Pembeyi kusursuzlaştıran adam... Beni kurtarmıştı. Gelmeyecek olduğunu düşünmek dahi korkumu şaha kaldırırken ona sarılmak istedim. Her hücresine sarılmak ve ondan hiç ayrılmamak...

Ben Cafer'i hak etmiyordum. Zaten Cafer de beni sevmiyordu ancak ben her gün ona sihirli ve güçlü bir ip tarafından bağlanıyordum. Ondan ayrılamayacak hale gelecektim ve bunu biliyordum.

Aslına bakarsanız uçmamıştı. Ancak uçtuğunu sanacağım kadar kusursuz koşmuştu benim adamım.

O 5 adamı birden döverken onu seyrettim. Güzeldi işte. Her şeyiyle harikaydı. Kaslıydı ve baklavaları vardı. Dengesizin tekiydi ama kırınca onarmasını iyi bilirdi.

Adamları dövmeyi bitirince bana yaklaştı. Siyah bir tişört, siyah bir pantolon ve siyah ayakkabılar giymişti. Üzerinde tek farklı renk şey pembe oyuncak kanatlarıydı.

"O kanatlar da ne, Cafer?" diye sordum acizce.

"Sana ne?" İşte şimdi kırılmıştım. Ağlamaya başladım. "Ağlama!" Diye tısladı ve bu daha çok ağlamama neden oldu. "Ağlama ulan!" Bu defa sustum çünkü onu sinirlendirmek istemiyordum.

"Bak Safinaz," diye fısıldadı. Adımı biliyordu! "Bu kanatlar senin için değil. Benim küçük kız kardeşimin doğum günü bugün. Onun partisinden seni kurtarmaya gelmedim tabi, saçmalama. Sadece geldim ve seni kurtardım işte."

"Tamam,Cafer," diyerek kabullendim sadece.

Arkasını dönerek uzaklaşmaya başladığında kendimi tutamayarak ona seslendim:

"Cafer, kardeşinin partisine bende gelsem?" Bir şey söylemedi ve ben bunu bir kabulleniş olarak algıladım. Arkasından yürümeye başladım.

Sessizce yürürken aniden bana doğru döndü ve, "Sen benimsin!" diye tısladı. Sanki dünyalar ayaklarımın altına serilmişti. Koşarak ona sarıldım. Kollarını belime dolamadı ancak itmedi de.

Artık emindim, ona aşık oluyordum.

Yavaşça ayrıldım ve yanında yürümeye devam ettim.

"Bana sakın aşık olma," dedi bu sefer. Geç kalmıştı...

****

Kocaman bir şatonun önünde durduk. Cafer dış kapıyı anahtar yardımıyla araladı ve beni beklemeden içeri girdi. Ne öküz ama!

Ben de arkasından şatodan farklı olmayan bu yere ilerledim ve kapı ardımdan kapandı.

Daire kapısının önüne ulaştığımızda Cafer zili çalmayı ya da anahtar kullanmayı denemeden kapıyı kırarak eve girdi. Yakışıklı ve kaslı öküzüm benim...

Evde sahici bir parti vardı. Herkes ayıp ayıp şeyler yapıyordu. Hemen gözümü kaçırdım.

Cafer bir sırtışla bana bakıyordu. Sanki, "bizde yapalım mı Ha?" Der gibiydi. Neyse, ben masum kızım.

Aniden gördüğüm şeyle adeta şoka girdim. En yakın arkadaşım Cabbariye ve Cafer'in en yakın arkadaşı Cabbar da ayıp şeyler yapıyordu. Olamaz! Cabbariye nasıl böyle bir şey yapardı? Yoksa sürtük mü olmuştu?

Cafer elini bana uzattı. Önce ne olduğunu kavrayamadım ancak sonra salonu renklendiren o harika melodi kulaklarıma ulaştı.

Ve biz, Cafer ile tüm gece boyunca horon teptik...

Öncelikle sorumsuzluğum ve bu aralar bölüm yüklemeyişim için üzgünüm.

Zorla yazmak her şeyi berbat etmekle eş değerdir ve ben bu hikayeyi gülebilmek ve güldürebilmek için yazıyorum. Bu yüzden yazmak için gerçekten hazır olduğum anı bekledim.

Evet, hikayeye tekrar tam anlamıyla başlıyorum.

Her şey için tekrar özür dilerim.

Vote veren eller dert görmezmiş.

Asi Badboy Masum KızUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum