Bölüm 7-

434 51 16
                                    

"Güzel değilsin, dikkat çekici hiçbir özelliğin yok. Kişiliğin desen eksik. Ne sanıyorsun kızım sen kendini? Bana katlanabileceğini, sana katlanabileceğimi mi sanıyorsun? Ne tür bir salaksın sen?"

Kişiliğime örttüğüm perdeyi aralamaya çalışıyordu. Buna izin verirsem, ölürdüm. Sussam olmuyor, susmasam olmaz. Ne yapacağımı bilmeden bakışlarımı halıdan kaldırmamaya devam ettim. Sadece korkuyordum.

"Dokunsam kırarım seni! Kırmadan dokunamam ben. Bitiririm seni, her virgülünde ben olurum. Noktandan uzak tutmaya çalışırsın beni. Hâlâ bir şeyleri bitirme şansın olsun istersin. Noktanı yok ederim. Ünlem denen bir şey bırakmam hayatında. Tüm ünlemlerin benim olur!"

4. sınıfa giderken bir öğretmenim vardı. Öğrendiğimiz her noktalama işaretini hayatımıza kurgulardı. Cafer tam olarak onun gibi konuşuyordu. Belki de Cafer öğretmen olmalıydı. Sonra da bana aşık olurdu... Neyse, hayatımda klişeden eser yoktu ve böyle devam etmeliydim.

"Bu benim hayatım. Kurallarım ve yaşantım beni ilgilendirir Cafer. Seni değil! " Cafer'e bağırmak ne tür bir delilikti? İyice kafayı yiyordum.

Şimdi kesin bana bedel ödetecekti.

Bedellerini seveceğim adam...

Biz nasıl bu noktaya gelmiştik şimdi?

Üç saat önce...

Elimde Cafer'e yaptığım kek ile eve yürüyordum. Cafer bu keke bayılacaktı.

Kakaolu keki kim sevmezdi?

Cafer'in evinin önünde vardığımda yüzümden silemediğim bir sırıtış vardı.

Dün Cafer'in kırdığı kapıdan içeri süzüldüm. Hırçın erkeğim benim! Ev kapısından içeri girdiğim an bir ses duydum. Bu ses, pek iyi şeyleri çağrıştırmıyordu.

"Cafer, yavaş ol biraz!" Kızın sesi kulaklarıma olabildiğince tiz gelmişti. Ve yorgun...

"Gelmeseydin o zaman. Korkak mısın kızım sen?"

"Böyle olacağını tahmin etmemiştim. Cafer,yeter dur!"

Gözyaşlarına engel olamayan aciz kişiliğim pencereden çıkarttı kafasını. Hâlâ biraz gururu kalmış yanım fütursuzca gitmemi emrediyordu.

Ben de o yanıma uydum.

Koşarken -kesinlikle yanlışlıkla- bir vazoyu düşürdüm. Sessizce gitmek istememiştim. Sesimi duyurmak, eğer varsa acımasız olmayan kişiliğine hitap etmek istemiştim.

Aklım tek bir düşünceye sığınmış, gözlerini yumarak aynı bedenim gibi ağlamaya başlamıştı.

Ölüm, gözüme hiç bu kadar güzel görünmemişti.

***

Kaç saat geçti bilmiyordum tek bildiğim canımın delicesine yandığıydı.

Hafta sonu olmasına rağmen okula gelmiş, Cafer ile tanıştığım sıraya kafamı yaslayarak düşünmeye koyuldum.

"Bu kıza aşık değilim ama o benim! Ona bakanı keserim çünkü o benim! Onun yanında birini görürsem sizi öldürüm çünkü o benim! Ben istediğim gibi takılabilirim ama o takılamaz çünkü o benim!!" bu sırada bana döndü. "Sen benimsin!" diye kükredi.

Cafer benim başlangıcım, ayrıca sonumdu. Sanki onu ilgili gördüğüm an tekrar doğmuş, gözlerinde ve kaşlarında can bulmuştum.

Sadece bir an, bir an kendimi öldürmek istedim. Cafer'in yokluğumu tatmasını ve üzülmesini istedim.

Bu düşünce çok kısa sürmüştü çünkü Cafer beni ne kadar üzerse üzsün, ben onu üzemem.

İşte masum kızlar.

Son hatırladığım şey, kafama aldığım darbe, son duyduğum şey ise kulağıma ulaşan kelimeleriydi.

"Bittin kızım sen, ecelin olacağım!"

Evet, bitmiştim.

O zaman oy verenler hayatının Cafer'ini bulsun.

Yorum yapanlar Safinaz kadar masum olsun.

Sevildiniz...

Asi Badboy Masum KızWhere stories live. Discover now