27. Bölüm

26.8K 2K 37
                                    

27. Bölüm

"Ne demek yaylaya gitmişler.Böyle aniden kimseye haber vermeden nasıl giderler"

Deliler gibi dolanıyordu odanın içinde.Sanki yaylaya gitmek Mina'nın fikriymiş gibi kıza diş biliyordu farkında olmadan.

"Ne bileyim abi yaa sabah kalktık yoklar.Artık kaçta çıktılarsa yola.Tamer götürmüş şimdide dönüyormuş.İstememişler araba falan."

Her geçen saniye daha da sinirleniyordu Uluç.Bir yandan odada dolanıyor diğer yandan dedesini arıyordu ama telefon açılmıyordu bir türlü.

Mina defalarca çalan telefonu eline alıyor ama "Uluç " yazısını görünce yerine geri koyuyordu.

"Musa dede telefon" dedi ikinci kez.

"Sen aç kızım evden arıyorlardır merak etmesinler.Benim işim uzun"

Mina elini alnına götürerek "Offf" dedi ama açmaktan başka şansı olmadığını biliyordu.

Derin bir nefes alıp telefonu kulağına götürdü ve "Buyurun Uluç bey" dedi buzdan da soğuk bir sesle.

Uluç telefonu Mina'nın açması ile birden şaşırsa da bu şaşkınlığı pek uzun sürmedi.Hissettiği bütün sinire rağmen algıladığı tek şey Mina'nın buz gibi sesi oldu.

"Dedem nerede ?" diye kükredi resmen O'nu tanıyan herkesin ürkeceği bir tonda.

Ama Mina'nın sakin , hatta neredeyse duygusuz bir sesle "Şu an müsait değil benden rica etti.Gelince sizi aratırım" dediğini duyunca sinirle kravatını gevşetti.

"Ne demek müsait değil" dedi sıkılı dişlerinin arasından."Bana derhal dedemi çağır"

Mina kulaklarının neredeyse sağır olacağını düşünüyordu telefonu biraz uzaklaştırırken.Uluç telefonun diğer ucunda öyle bir bağırıyordu ki , sesi evin dışından bile duyulabilirdi.

"Telefona cevap verecek durumda olsa zaten ben açmazdım.Dediğim gibi müsait olmasını beklemek zorundasınız.Eğer benden istediğiniz başka bir şey yoksa....." dedi ama cümlesini bitirmesine fırsat kalmadan Uluç'un "Bana ukalalık yapma Mina" dedi tane tane."Dedem müsait olunca telefon beklediğimi söyle" dedi alaycı bir şekilde ve başka bir şey demeden telefonu Mina'nın yüzüne kapadı.

Elinde telefonla kala kalan Mina "Gıcık şey" diye bağırdı telefona doğru sanki Uluç kendisini duyacakmış gibi.

"Ne olmuş abi" dedi Bahadır abisi telefonu kapadığında.

Uluç "Geç kalıyorum Bahadır.Sonra konuşuruz" diyerek odasına çıktı.

Üzerini değiştirirken hala sakinleşmiş değildi.Sinirli ve aceleci bir şekilde gömleğinin düğmelerini açarken birkaç tanesinin kopması üzerine gömleğini iki yandan çekerek bütün düğmeleri kopardı.Bütün sinirini gömlekten çıkarmak istercesine odanın bir tarafına fırlattı.

Soğuk duşun altına girdiğinde biraz olsun sakinleşmişti ama bunun geçici olduğunu bilecek kadar iyi tanıyordu kendisini.

Musa dede odaya geldiğinde Mina'yı kollarını kendine dolamış bir halde camdan dışarıyı seyrederken buldu.

"Kim aradı kızım" dedi O'nun dalgınlığını gidermek istercesine.

Mina "Uluç bey aradı" dedi ifadesiz bir sesle "Sanırım buraya geldiğimiz için biraz kızgın" dedi yaşlı adamı uyarırcasına.

"Halt etmiş O" dedi Musa dede."Bu yaşımda O'na hesap mı vereceğim birde"

"Ne var Uluç beni aramışsın"

Uluç , dedesi aradığında ofis yolunu yarılamıştı."Efendim dede" dedi.O'nu biraz olsun tanıyan birisi patlamaya hazır bir halde olduğunu çok rahat anlardı.Musa dede de farkındaydı bu durumun ama alttan almaya niyeti yoktu.

""Ne var Uluç beni aramışsın" " dedi taviz vermeyen bir tonda.

Uluç sakinleşmek için kendini zorlayarak "Ne işiniz var baba yaylada.Havalar o kadar ısınmadı daha"

Musa dede gülümsemesini özenle saklayarak "Merak etme sen bizi.Bizim keyfimiz yerinde. Siz işinize bakın" dedi

Uluç sakinliğini kaybetmek üzere olduğunu hissediyordu ama yine de olabildiğince sakin "Dede" dedi "Ne yapmaya çalışıyorsun sen.O kızın orada ne işi var Allah aşkına.Sana bakmaya mı geldi tatil yapmaya mı belli değil"

"Saçmalama Uluç.Mina ben burada olduğum için burada.Unuttun mu o benim hemşirem.Bu konuşma olmamış sayıyorum" dedi ve telefonu kapadı.

Odanın bir köşesinde Musa dedenin konuşmasını dinlememeye çalışan Mina kendi isminin geçmesi ile birlikte kulak kesildi.Yaşlı adamın verdiği cevaptan Uluç beyin ne dediğini anlamak zor olmadı Mina için.

"Ne zaman bitecek bu işkence" dediğinde her şeyin daha yeni başladığının farkında değildi.

Musa dede ile çok güzel iki gün geçirdiler.İkisi de birbirinin özeline girmeden kendi hayatlarından bahsettiler.Musa dede geleceğe dair ne gibi umutları olduğunu sorduğunda, verilecek bir cevap bulaman Mina bir kez daha gerçeklerle yüzleşti.Yaşlı adam istemeden de olsa O'nu üzmenin pişmanlığını duydu kalbinde ve o andan itibaren daha zararsız konular hakkında konuştular.

Bulundukları yer insana o kadar huzur veriyordu ki Mina burada sonsuza kadar yaşayabileceğini düşünüyordu.Ama her güzel an gibi iki günlük kaçamaklarının da sonuna geldiler.Mina burada geçirdiği iki gün içinde bulduğu huzurun acısının evde kat be kat çıkacağının farkındaydı.Uluç ile yaptıkları konuşmada adamın sesinden kendisini rahat bırakmayacağını anlamıştı ama O'nun da artık sinmeyeceğini anlamasının zamanı gelmişti.

Uluç "Hazır değimlisin daha" diye seslendi ikinci kez.

Şebnem kafasını yatak odasının kapısından uzatıp "Az kaldı ne kadar da acelecisin" dedi

Uluç'un dudakları kıvrıldı bunun üzerine ve "Öyleyimdir" dedi garip bir tebessümle.

Sabah dedesi ile konuştuğundan beri bastıramadığı bir heyecan vardı üzerinde.Onların bugün döneceğini biliyordu kendince hoş bir karşılama hazırlamaya kararlıydı.Şebnem daha önce bir kez çaya gelmişti evine ve bu gece ki yemeğin öneminin O da farkındaydı.

On dakika sonra "Hazırım" diye çıktığında Uluç O'nun şaşılacak kadar hoş olduğunu düşünüyordu.

Araba evin kapısından içeri girdiği an "Çok şükür" dedi Mina rahatlayarak.Giderken bir şey hissetmese de dönüş yolu çok sarsmıştı Mina'yı ve birkaç kez durmak zorunda kalmışlardı.

"İyimisin" dedi Musa dede Mina'nın halinin farkında.

"İyiyim merak etmeyin.Sadece yol sarstı" dedi ve yaşlı adamın arkasından arabadan indi.

Arabadan inip kafasını kaldırdığı an Uluç'un sarışın ve oldukça bakımlı bir kadına sarılmış bir şekilde kendilerine doğru geldiğini gördü.Kafasını başka bir yere çevirdiğinde yanında ki Musa dedenin de bu durumdan rahatsız olduğunu anladı.Bir an ne yapacağına karar veremedi ama daha sonra hiçbir şey olmamış gibi beklemenin en iyisi olduğunu düşünerek olduğu yerde kaldı.

Uluç ve yanında ki kadın yanlarına geldiklerinde "İyi akşamlar dede.Hoş geldin" dedi Mina'yı tamamen görmezden gelerek.

Mina o dakikadan sonra orada olmasının saçma olduğunun farkında arabanın arka tarafına doğru yürüdü ve yerde duran çantasını alarak içeriye girdi.

Uluç , O'nun arkasından giderken Mina'nın tam da olmasını istediği gibi olduğunun farkındaydı.Dudakları memnuniyetle kıvrılırken içinde küçük bir yer kanamaya başlamıştı bile.

<Y

Yeni Bir HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin