26.Bölüm / Gitme...

7.2K 338 21
                                    

-Esin Gözde-

İlk öpücük erkekler için hiçbir şey ifade etmese de, biz kızlar için önemli ve değerliydi. Her zaman farklı hayal etmiştim bunu. Sevdiğim adamın kollarında, ona karşılık verdiğimi ve bundan mutluluk duyduğumu... Şu an ki durumum bundan son derece farklıydı. Nefret ettiğim, nefret etsem de kalbimi kırmasına izin verdiğim, görünce hem sinirlenip hem de heyecanlanarak birçok duyguyu yaşamama sebep olan, ilk öpücüğümü çalan adam vardı karşımda. Hiçbir şey yapamıyordum. Onu itmek, buna bir son vermek ve ona nefretimi kusmak istiyordum. Ama tek yaptığım öylece dikilip öpüşünü hissetmekti. Önce yavaş, sonra hızlı ve sert. Tenini, dokunuşunu iliklerime kadar hissedebiliyordum. Hipnotize olmuş gibi... Taş kesilmiş gibi... Bağlanmış gibi...

Birinin benim ve onun adını söylediğini duymamla girdiģim şoktan çıktım. Bu gücü sonunda kendimde bularak onu ittim. Böyle olacağını tahmin etmesemde, dudakları dudaklarımdan ayrıldığında kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Sanki onu hissetmek bana güven veriyormuş gibi.

"Esin! Arda!" Sesler yaklaştı ve sonunda Miray görüş açıma girdi. Hemen arkasında ise Aras vardı. "İyi misiniz?" diyen Miray hızla bana sarıldı. Değildim işte, hiç iyi değildim. Kalbim Arda'ya yakın olmak, kokusunu duymak için yalvarıyordu. "Esin bir şey söyle!" Konuşamıyordum. Onun öpmesiyle dudaklaklarım mühürlenmişti sanki. Miray endişeyle Aras'a baktı. Oldukça endişelenmişti. "Aras, hastaneye mi götürsek?"

"Olur, pek iyi görünmüyor." diyerek imayla Arda'ya baktı. Tanıyordu işte. Miray beni ne kadar iyi tanıyorsa, Aras da Arda'yı o kadar iyi tanıyordu.

"G-gerek yok." diyebildim en sonunda. "Hastaneye gitmeyelim. Sadece çok yoruldum."

"Emin misin?" diyen Miray'a zoraki bir gülümseme gönderdim.

"Eminim."

"Tamam o zaman. Gel hadi, çadırlara gidelim." diyerek bana yardım etti. Yaşadığım kâbus sonunda bitmiş miydi, yoksa hissettiğim o duygu asıl kabusun başlangıcı mıydı, hiç bilmiyordum.

* * *

-Miray Üstün-

"Sence ne oldu?" diye sordum sakince. Herkes çadırına geçmiş uyuyordu. Esin'le birlikte kalacaktım, çünkü her ne kadar iyiyim dese de değildi. Şimdi ise uyku tutmadığı için Aras'la birlikte ateşin başında oturuyorduk. "Esin çok kötü görünüyor."

"Biliyorum, Arda'yla aralarında bir konuşma geçmiş olabilir. Aslında onunla da konuşmam lâzım." dediğinde onaylar biçimde kafamı salladım. Kafam zonkluyordu. Genel olarak üşengeç ve tembel bir insan olduğum için bu kadarı çok gelmişti. Elimi ağrıyan başıma götürdüm.

"Başın mı ağrıyor?" diye sordu.

"Evet, bugün fazla yoruldum."

"Dur ben alırım ağrısını." dedi ve oturduğu yerden kalkıp arkama geçti. Ardından nazik hareketlerle başımı ovmaya başladı. Yaptığı şey gülümsememe sebep oldu.

"Daha iyi mi?"

"Oo Aras, neler biliyormuşsun sen." dediğimde yalancı bir sinirle kaşlarını çattı. Bir yandan gülümsediği için onu ciddiye almıyordum.

"Birde bana odun, öküz diye saydırırsın. Şimdi kim bozdu güzelim ortamı?"

"Ben bozarım." dedim küçük bir çocuk edasıyla.

"Öyle mi küçük hanım?" dedi yanıma otururken.

"Öyle." dediğimde eğilip burnumu öptü. Ay bu adamın hareketleri beni birgün öldürecekti.

ÜVEY (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now