Bölüm 1: Ayin

13.6K 333 34
                                    

''Hadi ama bu haksızlık!'' Diyerek yakınmaya başladım. Elimdeki ton ton kağıtlar yetmiyormuş gibi bir de şu insanlar yetiyordu başıma. Kağıtları daha sıkı kavradım.

Bu arada ben Ella. İngiltere'deki Fairy yayınevinde çalışıyorum. Ah, pardon çalıyordum. Bazı iş sorunları yüzünden Türkiye'deki Peri şubesine gönderildim. Yaklaşık olarak 9 aydır Türkiye'deyim. Tabi ki bu yayınevi değişikliği öylesine değil. Bunun bir nedeni var. Daha doğrusu sorunu var.

Bizim yayınevimiz çökmüş durumda. Hem Fairy hem de Peri şubesi için de geçerli. Sorunların artması çalışanların çoğunun işten çıkarılmasına neden oldu. En azından buranın 4 yıllık çalışanı olduğumdan beni işten çıkarmadılar. Ama çıkarmaları da an meselesi.

Yayınevi kapanacak gibi. Hiçbir çözüm yolu görünmüyor. Herkes daha bilindik, seçkin yayınevlerine gidiyorlar. Düştükçe düştük haliyle. Bizim -çalışanların- tek başımıza bir kitap yazmamız, onu yayınlamamız gerekiyor. Eğer bize kitap bastırmak isteyen yoksa kendi kitabımızı basarız felsefesine göre yaşıyoruz.

Şimdilik tek hedefimiz var. Yayınevimiz tekrar zirveye yükselmeli. Yoksa hepimiz işsiz kalacağız. İşin kötüsü bize uzun süre vermeyeceklermiş. Ben sadece basınla uğraşırdım. Yazmak hiç bana göre değil. Kütüphaneler, kitaplar... Of ne yapacağım ben. Ben daha çok rahatıma düşkün, eğlence sever bir insanım. Bu kitap yazmanın eğlenceli yanını göremiyorum. Yazarlık ne saçma. Her neyse kütüphane beni bekler. Artık bir yerden başlasam hiç fena olmayacak.

Bizim hedefimiz bizim hedefimiz diyorum da daha çok emrivaki vir hedef bu. 'Ya yazarsın ya kovulursun' ilkesinin yaptığı baskıyla bunları söylüyorum. 

Tüm zorluklara rağmen İşte kütüphanedeyim. Ne ile ilgili kitap yazsam bilmem. Her kategoriden bir örnek kitap alsam hoşuma giden gibi yazarım.Öncelikle şu kağıtları bir durdurmayı başarsam. Kağıtları kolumun altına sıkıştırmayı başardım.

Etrafa bakmaya başladım. Şu romanlar iyi görünüyor. Aradan bir kitap çekip çıkardım. Adı ''Eğlenceli Yazmak '' Bunu almaya karar verdim. Sonuçta belki de yazarlığın eğlenceli yanını gösterir bana. İsmi ne kadar komik de olsa iş görür belki.

Kitabı alarak yola çıktım. Güzel yemek kokuları geliyordu.  O sırada da acıktığımı fark ettim. Yoldan biraz hazır yemek alıp eve geldim.

Gerçekten de acıkmışım. Hayvan gibi yemek yedim. Eğer bir şeyler yazmazsam yemek alacak parayı da zor bulurum ya neyse. Şu işe biran önce başlamalıydım.

Oturdum ve kitabı açtım. Anında bir kahkaha patlattım.Kitabı açınca tek düşüncem keşke açmasaydım demek oldu. Çocuk kitabı gibiydi. Saçma yazarlık ayinleri vardı. Ayin tamam da yazarlık ayini nedir.

Bu gerçekten çok saçmaydı. Ama eğlenceli olabilirdi de. Denemekten zarar gelmezdi. Ayinin 3 kişilik olduğunu gördüm. O halde benimle birlikte Türkiye'ye yönlendirilen 2 arkadaşımı arama vaktim gelmişti. Birisi Deniz'di. O da benim gibi Türk. Benim gibi Türk dedim de adım Türk adı değil. Bu biraz saçma oldu. Benim annem İngiliz. Bu yüzden adım Ella. Neyse diğer arkadaşım da Zoey. O Türkçeyi yeni öğrendi. Bu bizi zorlayabilir ama onun telepatik özettikleri var. O öyle söylüyor en azından. Ruhlarla iletişim kuruyormuş. Bizim ayin pek ruhlarla ilgili değil ama işimizi görür.

..

Deniz ve Zoey sonunda geldiler. Kitapta yazdığı gibi bir çember kurduk. Zoey kitaptaki sözleri okumaya başladı. Bu ayin işe yararsa -ki yaramaz- üçümüz harika bir yere gelirdik. Ünlü yazarlar olurduk. Zengin olurduk. Harika olurdu. Ama saçma bir sürü hayaller bunlar. Deniz'in çığlığı basmasıyla hayallerimden sıyrıldım. Ne vardı bu kadar? Niye anırır gibi bağırdı ki? Sözümü geri alıyorum. O da ne?!

Ölümcül GeçmişDonde viven las historias. Descúbrelo ahora