Bölüm 12: Son

2K 190 37
                                    

"Teşekkür ederim."

Ağlamaya başladım. Bu sefer ki farklıydı. Bitmişti. Ne çok uğraştık, ağladık ama bitti. Hala inanamıyorum.

Çevreye bir baktım. Her şey bana ayrı bir güzel geliyordu. Yaşamanın önemini yeni anlıyordum sanki.

Kendimi öleceğiz konusuna öyle inandırmışım ki yaşamak bana farklı geliyordu. Deniz ve Zoey'e baktım. Benim gibilerdi. Mutlu.

"Bu sefer bitti" diyerek güldüm.  "Sonunda"

  Eve geldik. Kimse kalmamıştı. Etraf da dağınıktı. İçimizde bir mutlulukla koltuğa oturduk. Ve uykuya daldık.

..

Sabah eski günler gibi erkenden gözlerimi açtım. Sanırım Deniz ve Zoey'in bende kalma günleri son buluyor.

"Günaydın " diyerek gülümsedim.

Onlarda gülümsedi. Kahvaltımizi yapıp hazırlandık.

İş yerine gittik. Yayınevimiz gitmeyeli çok değişmişti. Bir şey unutmuştuk.

Bize verilen bir görev vardı! Hikaye yazmak. Zaten bize bunları yaşatan o değil miydi?

"Kızlar şuna bir bakın" diyerek etrafı gösterdim.  Çoğu kişi hikayesini yazmış, basımı bile olmuştu.

Hiç bir hikaye çok beğenilmemişti. Elbette sevilen vardı ama hiç biri harika sayılmazdı.

Eğer bizim yazdığımız çok tutarsa belki yazar bile olurduk. O an karar verdim. Hikayeyi yazacaktım. Hem de bir korku romanı.

"Aklıma bir hikaye kurgusu geldi kızlar. " Ikiside bana döndü. 

"Neymiş o?" dedi Deniz.  Neşeyle bağırdım.  "Yaşadıklarımızı! Şu zaman boyunca ruh ile olanları, yaptıklarımızı.. Sanki kurguymuş gibi"

Harika olacaktı. Ikiside "Bu süper bir fikir" diye bağırdı.

Bildiğim kadarıyla şu sıralar listelerin başında olan korku romanı yoktu. Tam sırasıydı yazmak için.

Çıkışta Denizlerde toplandık. Ben korku romanlarını araştırmaya başladım. Gerçekten de çok korku hikayesi yoktu. Beraber yazmaya başladık.

Tüm yaşadıklarımızı. Her bölümü farklı birimizin ağzından yazdık. Herkesin duygusu ayrı ayrıydı. Aralara günlük sayfalarımızı koyduk.

Çok korku içerikli de olsa fazla duygu ağırlıklıydı. Çok uğraştık. Ellerimiz yazmaktan ağrımıştı. Bir haftaya kadar hazır olmalıydı. Bu son şansımızdı.

O hafta aralıksız çalıştık.  Yaklaşık olarak 3 saatlik bir uyku ile duruyorduk her gün.

Sadece bir hafta ve yazılmayi bekleyen bir roman.  Çok da yorulsak uykusuz da kalsak roman hazırdı.

Bilgisayardaki dosyayı flash'a  attık ve yayınevine geldik. Hikayemizi teslim ettik.

Sadece romanın basılmasını ve kitapevlerinde yerini almasını bekleyecektik. Sadece bu! Rahattık.

3 AY SONRA

Kar taneleri yavaş yavaş düşüyordu artık. Kış gelmişti. Çarşıda yalnız başıma yürüyordum.

Deniz yaşananlar sonrası kendisini rahatlatmak için 2 ay kadar önce ailesinin yanına gitmişti.

Zoey ise... bilmiyordum... Birbirimizden kopmuştuk. Ama hala ortak bir anımız vardı.

Kitapçının dışında camdan bakıyordum. Karşımda ise kitabımız vardı. İlk sırada. Biz Zoey ve Deniz ile en iyi arkadaşlardık.

Ne kadar uzakta da olsak bir gün tekrar görüşecektik. İçimde tarif edilemez bir huzur vardı.

Romanımızın 'Çok satan' olacağını bilebilir miydik? Belki de çok yakında görüşeceğiz. Cebimde bir şeyin titremesi ile kendime geldim.

Telefonum titriyordu. Ekrana baktım. Bir cevapsız arama var. Kimden mi?

"Zoey.." diye fısıldadım.

Biliyordum. Gülümsedim ve geri aradım. Bazen o ruha teşekkür ediyorum. Bize bu mutluluğu yaşattığı için. Arkamı döndüm ve evime doğru yürümeye başladım. Zoey telefonu açtı.

"Buluşmaya ne dersin Ella? Konuşacak çok şeyimiz var"

Yüzümde oluşan kocaman bir gülümseme ile konuştum.

"Harika olur."

Sonunda yine mutluyduk.

SON

Ölümcül GeçmişWhere stories live. Discover now