12. Bölüm: Aşkına Sıçayım.

236 20 4
                                    

Gözlerimi kırpıştırdım, karşımda böyle bir görüntü olmasına anlam veremiyordum. Ben onlara baktıkça, onlarda bana bakıp sadece gülümsemekle meşguldüler ve elle elle kilitlenmişlerdi. Sanki hiç kopmayacakmışlar gibiydiler. Her şey unutmuşlar gibi.
Bu manzara karşısında burnum sızlamaya başlamıştı çoktan. "Baba" dedim sandalyeden fırlarcasına. Cevap vermedi babam, annemin elini bırakarak yana doğru kollarını açtı kocaman. Beni sarmalamak için bekliyordu. Şuan da yapmak istediğim tek şey de buydu. Aramızda fazla mesafe yoktu ama yinede koşarcasına gittim yanına. "Babam" dedim kollarının arasında kaybolmak için atıldım boynuna ama o an heryer karanlığa büründü. Etrafta tek bir ışık dahi kalmadı, babam yine gitmiş beni bu karanlıkta savunmasızca bırakmıştı. Korkmaya başlamıştım. "Baba" diye seslendim. "Gel kurtar beni bu karanlıktan baba. Gitme tekrar ne olur! Terketme bizi".. Hiçbir ses seda tek bir yanıt bile yoktu. Gitmişti babam, terketmişti yine bizi. "Babaaaa!"..

Aniden yataktan doğruldum. Rüyanın etkisiyle hala ellerim titriyordu. Kendime gelebilmek için yatakta birkaç dakika öylece kaldım. Çenem kaskatı kesilmişti, vücudumun her yerinde bir ağrı vardı. Artık bu rüyalar rüya olmaktan çıkmıştı, kendi öz babam hergün kabusum oluyordu. Unutmaya çalışmam bir işe yaramıyordu. Başımı her yastığa koyduğumda babamı kaybediyordum. Acımı hergün ilk gün ki gibi yaşıyordum.

Gözümden bir damla yaş döküldü yatağıma ve bir tane daha ve birdaha. Artık durdurmanın bir anlamı yoktu gözyaşlarımı, içimi çeke çeke ağlamaya başladım. Tüm kinimi, nefretimi, korkumu dökmek için doyasıya ağladım. Kaç dakika ağladığımı bilmiyorum. Bilemedin 10 bilemedin 20 belkide 1 saat boyunca. Ağladım işte babamı gözyaşlarımla dövercesine hırçınlıkla ağladım.

Aynanın karşısına geçince halime acıdım. Nerdeydi o havalı Beyza etrafıdakileri umursamayan asi kız nerdeydi. Babasıyla birlikte yok olup gitmişti ruhu. Bedenen yaşıyordu sadece ruhen yoktu artık. Yokum ben anladınız mı? Artık yaşayan bir ölüyüm sadece.

Yüzümden ağladığım anlaşılmasın diye, bir ton makyaj yapıp yalancı bir gülücükle indim aşağıya. Etrafa bakındım annemi göremeyince seslendim:

"Anne nerdesin?"

.....

"Annee?" cevap gelmeyince odasının kapısını tıklattım. Yine cevap yoktu. Uyuyordur düşüncesiyle sessizce kapının kolunu aşağıya indirdim. Kapıyı hafifçe başımın sığacağı kadar aralayıp kafamı kapının aralığından uzattım. Yatağını toplamış düzeltmişti. Demekki bir yere gitmiş olmalıydı. Büyük ihtimal işlerle uğraşıp duruyordu. Odanın kapısını kapatıp dış kapıya doğru yöneldim. Çantamı da askılıktan alıp ayakabılarımı ayağıma geçirdim.

Apartmandan çıkmıştım. Yuvarlandığım merdivene sıra gelince ise temkinli davranmaya çalıştım. Aynı şeyi tekrar yaşamak istemiyordum. Yavaşca merdiven basamaklarını inip sağsağlim düz betona ulaştım. Biraz yürümeye ihtiyacım vardı o yüzden taksi çağırma gereği duymadım. İlk olarak Garson Hakan'ın yanına uğrayıp ondan bir özürdilemem gerektiğini düşündüm. Sonrasında bizimkilerle buluşurdum ama öncelikle Sibel ile yalnız konuşmam gerekliydi. Hala söyleceği şey aklıma kurcalıyordu hele ki bu sabah ki rüyadan sonra..

Yürürken Hakanı ve Sibel'i arayıp buluşmamız gerektiğini söyledim. Hakan'a daha geç bir saat verdim Sibel'e ise daha erken çıkmasını söyledim. Sibel'de hazırlanıp çıkmış Hakan'dan önce kafeye gelmeye çalışıyordu.
Kafe siteye yakındı, gelmem fazla zamanımı almamıştı. Bir yanımda boyun ağrısı bir yanımda da dikiş acısıyla iyi bile gelmiştim. Uzaktan kafeye doğru bakıp düşündüm. İçeriye girip girmeme konusunda kararsız kalmıştım ama bir korkak gibi davranmamam gerektiğini düşündüm. Çünkü size şunu söylemeliyim ki; Hayatta iyi insanlar olduğu kadar kötü insanlarla da dolu ve heran senin açığını bulup seni kalbinin orta yerinden bıçaklamaya göz dikmiş insanlarla. Eğer güçsüz durup o kafeye bugün girmeyip insanların gözünün içinin derinliklerine bakamazsam bu hayatım boyunca böyle sürecek. İnsanlar beni her gördüğünde oturup o günü hatırlayacak. Bu kötü hatıranın silinmesi için güçlü adımlarımla kafeye doğru yürüdüm. Ne kadar utanıp çekinsem de asla bunu belli etmeyecek bir havayla girdim içeri. Etrafa bakındığım da kimse dönüp bana bakmamıştı ama kafenin bar yerinde duran iki genç kız garson bana bakıp bir şeyler fısıldaşmaya başladılar. Yanlarına gidip iki laf etmek isterdim ama bu benim zararıma olacağı için susup cam kenarı bir masaya oturdum. Hemen ardından bir garson gelip menüyü masama bırakıp gidecekti ki "bir saniye bakar mısınız?" dedim.

SON GÜVENİN SONU (TaMaMLAnDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin