~Aim~

79 10 16
                                    

Ertesi gün,Melani kendini düşünceli bir şekilde penceresinden dışarıyı izlerken buldu. Lapa lapa yağan kar biraz da olsa moralini düzeltiyor,içine adeta huzur depoluyordu.

Beyaz iri tanelerin yavaşça ve sessizce yere inmeleri...

Belkide en sevdiği yanı buydu. Kimseyi rahatsız etmeden sessizce yağardı ve sabah kalktığınızda bu gizemli şey size harika bir güzellik sunardı.
Dünyanın sahip olduğu en güzel şeydi kar. Çünkü en katı ve sert insanın bile içine huzur depolayabilir,eşini kaybetmiş yaşlı,yalnız bir bayanı bile eğlendirebilirdi.

Ve birde... Karın Melani'ye yaptığı şey vardı. Adeta kar yağdığında kendini buluyordu. Yumuşak ve beyaz örtü sanki onun gerçek tarafını ortaya çıkaran şeydi.

Şuana kadar hep etrafındakilere zarar vermişti. Her ne kadar bu istemeden de olsa engelleyemiyordu. Ailesini sürekli hayal kırıklılığına uğratıyordu. Edebiyat hariç tüm dersleri berbattı. Edebiyattan da yazdığı makale ve yazılar sayesinde kurtuluyordu.

Kimi insan boyalarla,kimileri sayılarla,kimileri ise boyalarla oynamayı severdi. Ama Melani en çok kelimelerle dans etmeyi seviyordu. Çünkü geçen senenin de etkisi olarak kelimelerin insanlara neler yaptığını görebildi ve aslında sahip olduğu en değerli silah olduğunu fark etti.

"Abla?" diye ona seslenerek küçük kardeşi Naomi odaya girdi.

"Boyama kitaplarımı almaya geldim. İçeride olduğunu bilmiyordum." dedi ve minik adımlarıyla ve gözlerinin önünden çekmeye çalıştığı saçlarıyla odaya girdi.
Bu hali her ne kadar sevimli olsa da Melani onu şımartmamaya çalışıyordu çünkü bir kez yüz verirse o evde yokken tüm eşyalarını telef ederdi. Otoriteyi koruması gerekiyordu.

"Sorun değil. Burada yapabilirsin."

"Gerçekten mi?"

"Evet."

Normalde olsa onu odadan kovar, kendisini rahat bırakması için avazı çıktığı kadar annesine seslenirdi. Ama bu sefer daha nazikti. Çünkü içinde tuhaf bir ferahlık vardı.

"Yaşasın!" dedi ve ellerini çırparak çalışma masasının yüksek sandalyesine tırmandı. Odadaki herşey boyuna göre fazla büyüktü ama eşyalarla boğuşurken fazla komik görünüyordu. Bu surat Melani'yi de gülümsetmişti. Çünkü çoğu zaman sinir bozucu olsa bile dünyadaki en sevimli kardeşe sahipti. Ayrıca birbirlerine gerçekten benziyorlardı. Naomi sanki Melani'nin küçük versiyonu gibiydi ama parlak kızıl saçları ve Melani'ninkinden daha iri yeşil gözleriyle ablasından daha güzel bir kız olacağı belliydi.

"Kar perisini bulduğumda ona teşekkür edeceğim çünkü sadece kar varken herşeye izin veriyorsun."

Melani hala ayaktaydı camdan dışarıyı izliyordu. Sıkıcı haftasonunu güzelleştiren tek şey bu kristallerin birleşmesiydi. Her şekilde bu beyaz krallık onu mutlu ediyordu. Dışarıda yürürken ayakları altından çıkan sesten,rüzgarın uğultusuna kadar herşeyiyle kusursuz birşeydi.

Herkesin bu şeylerin kendi kendine,bilimsel zırvalarla oluştuğunu düşünmesi saçmaydı. Ve birbirlerini de bu saçma zırvalığa inandırmak konusunda oldukça çok çaba sarf ediyorlardı. Bu da Melani'nin hiç anlam veremediği birşeydi.

Bir yandan düşünürken bir yandan da Naomi'ye baktı. Büyüdüğünde ailesinin ona da perilerin gerçek olmadığını söyleyeceklerini biliyordu. Bu insanın birine yapabileceği en büyük kötülüktü. Kendi inanışını değiştirmeye çalışarak onu gerçekten uzaklaştırmak...

Mr.Blue Eyes [Niall Horan]Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz