ÜMMÜGÜLSÜMÜN ibretlik hayatı

476 37 12
                                    

( selemunaleykum arkadaşlar bu hikaye tamamen yaşanmış gerçek bir olaydır uzun bir hikayedir sonuna kadar dinlemenizi tavsiye ederim sonu muhteşem bitiyor
medyada değerli abim HÜSEYİN ORUÇ'UN anlatımıyla 1:30 saatlik isterseniz ordan dinleyebilirsiniz )

ÜMÜGÜLSÜMÜN İBRETLİK
HAYATI

Ümmü Gülsüm...! Kızım kalk hadi sabah oldu. Nerdeyse öğlen olacak. Bak.. Kalkmıyor.. Ümmü Gülsüm!"
Kırk yaşlarında oyalı Yazmalı tatlı bir hanım, kızını uyandırmak için odasına girmişti.. Elinde tesbihi ile perdeleri açtı..
"Yine mi geceye kadar telefonunla meşguldün? Koynunda telefonla uyuyor bak. Telefonla evli sanki.."
"Yaa annecim lütfen birazcık daha uyuyim nolurrr?" diye gözleri kısık halde tatlı tatlı annesine baktı Ümmü Gülsüm.
"Beş dakikaya masada ol." diye kızının başını okşayıp içeri gitti genç anne. Ümmü Gülsüm offlayarak hemen yastığının altından telefonunu çıkardı..
Bir sürü bildirim gelmişti yine.. Heyecanla gülümsedi.. Deminki uykusuz halinden hiç eser kalmamıştı şimdi.. Sekiz saat içinde 52 takipçisi daha olmuştu..
Bu çok büyük bir sevinçti.. Hemen resimlerinin altına gelen yeni yorumlara ve mesaj kutusundaki mesajlarına cevap verdi..
"Ümmü Gülsüm!" diye yine çağırmıştı annesi.. Sevinçle telefonunu yatağında bırakarak yerinden zıpladı, elini yüzünü yıkayıp kahvaltı masasına oturdu..
"Anneannenin getirdigi eşarbı dolabına koydun mu? Feraceyi dolabına astın mı kızım..? Çok yakıştı degil mi? Özel günlerde giyersin"
"Asmadım annecim. Boşuna kalabalık yapmasın dolabımda. Zaten taşıyor dolap. Ben öyle giyinmemki. Bilmiyor musun sanki.. Boşuna almış.. Geri versin.. Resmen içinde kayboldum.. Yüzüyordum"
"Kızım ne var elbisede? Rahatça giyersin işte"
"Off anne seninle mi tartışıcam.. Bak kızlarla dışarı çıkıcaz bugün. Hemen hazırlanmalıyım" diye ağzına bir iki lokma birşey atarak ayaklandı Ümmü Gülsüm hemen.
Hafta sonuydu bugün.. Almanya'da hafta sonları mutlaka dışarda geçerdi.. Arkadaşlarıyla dışarı çıkmak için sözleşmişti.. Odasına gidip hemen giyindi.. Dar bir kot pantolon...
Üzerine kırmızı kısa bir gömlek.. Onun da üzerine kısa, siyah bir deri ceket.. Ardından hemen aynanın karşısına geçti.. Topuzunu yaparak başına alel acele bir şal doladı..
Gözlerine kalem ve rimel çekti, dudaklarına da hafif renk verdikten sonra hemen telefonunu çıkardı ve bir fotograf çekinip profiline yükledi.. Yükler yüklemez yorumlar gelmişti bile..
Gülümseyerek parfümünü de sıktı ve evden çıktı.. Şimdi okumaya vakti yoktu.. [...]
Yarım saat sonra arkadaşlarıyla sözleştiği yerde buluştu..
"Ümiiii!" diye atılmıştı kızlar boynuna.. Herkes tarafindan sevilen bir kızdı.. Sevinçle kahkaha atarak bir nargile cafeye girdiler..
Güzel bir köşe bulup oturdular.. Sohbetleri gayet neşeli ve sesli geçiyordu.. Cafedeki herkes onlara bakıyor, onlar bu duruma daha da gülüyorlardı..
Biraz sonra Ümmü Gülsüm tekrar telefonunu çıkardı. Arkadaşlarıyla resim çekinmeye başladı.. Telefonuna bakıp durmadan gülüyordu..
Yan masadaki genç delikanlılar da ara ara kızlara bakarak fisıldaşıyorlardı.. Çok zaman geçmeden içlerinden en yakışıklı olan ayağa kalkarak Ümmü Gülsüm'lerin yanına geldi..
"Merhaba" diyerek kafasını kaşıdı.. Arkasına dönerek arkadaşlarına güldü.. Genç erkeklerin hepsi Ümmü Gülsümlerin masasını izliyordu.. "Merhaba? Buyrun?" diye sordu Ümmü Gülsüm..
"Sen su instagramdaki Ümi degil misin?" diye sordu genç. "Evet o'yum?" diye içeceginden yudumladı Ümmü Gülsüm.. "Biliyordum ya. Çocuklar inanmadı. O'sun işte..
Gerçekten de güzelmişsin." diye gülümsedi genç. "Olabilir. Tesekkür ederim" diye sert bir ifadeye büründü Ümmü Gülsüm. "Kaç yaşındasın?" "Onsekiz. Gitcekmisin şimdi?"
"Ben de yirmialtı. Yaşlarımızda uygunmuş." "Ya bi gidermisin? Tipe bak. Ne işim olcak seninle."
"Tamam Ümi ya. Ne kızıyorsun? Akşam yazarım" diye göz kırptı delikanlı. "Yazma. Direk blok çekerim. Hadi eyvallah" diye postaladı çocuğu Ümmü Gülsüm..
Kizlar hep bir ağızdan kahkaha attılar.. "Gülmeyin ya ne gülüyorsunuz" diye arkadaşlarının kahkahasina Ümmü Gülsüm de katıldı.. Delikanli gülümseyerek masalarina geri döndü..
Oturdukları müddetce bakışlarını Ümmü Gülsüm'den esirgemedi..
"Üff kalkalim. Midem kalkcak" diye arkadaşlarını kaldırdı Ümmü Gülsüm.. Dışarı çıktıklarında ise hala kahkaha ile gülüyorlardi..
"Deli midir nedir? Napcaksam onu bütün sapıklar beni buluyor" diye güldü
Ümmü Gülsüm. Arkadaşları da ona katıldı. "Nasıl postaladin ama.." Kahkahalar yol boyu sürdü..
Akşam olmuştu. Caminin önünden geciyorlardi.. Sessizlesseler de ara ara kahkahalar yine gökyüzüne kadar duyuluyordu..
Karanlıkta hiç birşey görünmüyordu.. Etraf iyice sessizlesmisti.. Kızlar arkadayken Ümmü Gülsüm elinde telefonla önden yürüyordu.. Köşeyi dönmek istedi...
Birden şiddetle karanlıkta birşeye çarptı.. Avazı çıktığı kadar bağırdı.. Öyle bir çığlık atıyordu ki.. Bütün kızlar çığlık atmaya başladı..
Kocaman, heybetli bir adam sinirle onlara bakıyordu.. Ümmü Gülsüm onun bal rengi gözlerinde dona kalmıştı.. Nasıl da korkmustu.. Genç adam başındaki beyaz takkesini düzeltti..
Ve hiç birşey söylemeden karşı kaldırıma geçti.. "Tövbe estagfirullah" diye yoluna devam etti.. Ümmü Gülsüm hemen evinin yolunu tuttu. Ne kadar da korkmustu.. Kendini oyalamaliydi..
Canavar Sandığı o adamın sert bakışlarını unutmaliydi.. Eve varır varmaz kendini yatağına attı.. Şarjı bitmişti tabi. Telefonunu şarj aletine taktı hemen. Sırt üstü uzandı.. Bildirimlerini okuyordu..
Bildirimler (+200) Mesaj (11) Üstelik nargile cafede gördügü çocuk gerçekten yazmıştı.. Heyecanla yatağından fırladı..
"Iyi aksamlar "
Ümmü Gülsüm gülümseyerek delikanliyi engelledi.. Biraz sonra baska bir profilden tekrar mesaj geldi "Inat etme sadece tanışmak istiyorum"
"Ben istemiyorum." diye mesaj atti Ümmü Gülsüm. Birilerini postalayinca çok egleniyordu.. Gülerek kız arkadaşlarının oldugu Whatsapp grubuna girdi..
Kızlar birbirlerine yeni esarp ve sal resimleri yollayip kermeste hangisini takacaklarini konusuyorlardi.. Ümmü Gülsüm yeni bir konunun açılmasına sebep oldu..
"Kızlar bilin bakıyım kim yazdı..?"
"Cafedeki cocuk mu?"
"Evet"
" Offf cok yakışıklıydı ya.. Sakalı filan.. Nerden acaba.."
"Hani nerde profili. Offf --- Ümii bana da yolla"
diye tek tek birbirlerinden geçiyordu kızlar.. Ümmü Gülsüm çocuğun mesajina cevap vermeden profilini kızlara da yolladı.
"Bizim buralardan ! İnanmıyorum.. Offf baksana, camiye falan da gidiyor, bir sürü resimleri var, Umre'ye de gitmis, namazli abdesetli herhalde."
" Kaçırma bence." "Hasta oldum.. -" "Ben de istiyorum yaaa :((" diye birbirlerini kiskaniyorlar, cafedeki cocugu öve öve bitiremiyorlardi..
"Kızlar abartmayin.. Çok günah.. Bu da göz zinasina girer.. Yapmayalım." diye içlerinden birinin de olsa aklına bu çirkin sohbete dur demek gelmisti..
Ve tekrr bir mesaj geldi.. Mesaj (1)
Ümmü Gülsüm gördügüne inanamiyordu.. "Birdaha düşün istersen..?" Delikanli gömlegini çıkardığı kaslı yapısını gösteren bir resim yollamisti.
Ne kadar çirkin bir mesajdi bu..
Ümmü Gülsüm sinirlenerek hemen screen yapıp paylaştı bu resmi. Ardindan çocuğu tekrar engelleyip mesaj bölümünü kilitledi..
Paylaşımı baya beğeni tutmuştu.. "Iste dünyada ne kadar ahlaksız herif var görün. Bizim gibi iffetini koruyan namuslu kızlara öyle yüz vermek yakışmaz..
Biz Hz.Fatima'nin torunlariyiz. Hz.Meryemin torunlariyiz.. Öyle namusumuza göz dikene tokat gibi cevabimizi veririz. Bu da o şerefsize ders olsun!" (799 Begeni)
Ali Metin:
"Helal sanaa Ümmü Gülsüm. Tam bir Osmanlı Kızısın!! MasAllah.. Iffetine sahip çıkıyorsun"
Hzal Kaya:
"Gzellikkkk Sen bakma onlara fıstık gibisin tabi napsinlar! Ümi'm benim"
Hasan Durmaz:
"Bize böyle kadınlar lâzım işte! Helal sana yavrum.. Masallah iyi yapmışsın. Az bile ona! Güzelligini koru.. Böyle devam "
Mohammed Jamil Taha en Nur:
"MasaAllah sister ! This is the way of Fatima! (Google Translation ;))"
Ümiii Glsm:
"Hahahahaha yine deee asilmalari mi gerekiyor ? @Hazal Kaya . Tesekkürler. @Ali Metin @Hasan Durmaz . Thanks @Mohammed Jamil Taha en Nur"
Ve daha bir sürü yorumlar..
______________________________________________________________________________________________
Ümmü Gülsüm bu durumdan oldukca keyif almıştı.....
Ah bir de keyif alan o görünmez duyulmaz seytanlarin sevinçleri duyulsaydi.. Üzüntüden ağlayan meleklerin hickiriklari duyulsaydi.. Ama maalesef hic biri duyulmuyordu.
.______________________________________________________________________________________________
Günler geciyor, her gün böyle şen Şakrak devam ediyordu.. Fotograflar, videolar gün geçtikçe artiyor.. Begeniler çoğalıyordu..
Ümmü Gülsüm sayfalara resmini yolluyor, takipcileri günden güne yüzer yüzer artıyordu..
Bütün gün elinde telefonla dolaşıyor, namazlarını aksatiyordu.. İçine ateş düştüğünde seccadesini seriyor, o vaktin namazını kılıyor..
Seccadesinin, tesbihinin resmini çekip dini paylaşımlar yapıyordu.... Ama diğer vakitlerden ne haber..? Paylaşımlık namazlardi onlar.....
________________________________________________________________________________________________
Haftalar gecmisti aradan ve nihayet beklenilen kermes günü gelmisti.. Ümmü Gülsüm sabah erkenden kalkıp en güzel kıyafetlerini giyindi..
Namaza yetişmeye çalışıyordu.. Ama yetişip yetismeyecegini bilmiyordu.. Biraz sonra camiye kadınlar mescidine girdiğinde vaaz seslerini duydu..
Genc kızlar "Aaa Ümi geldi. Hosgeldin Ümiii" diye bütün ilgilerini ona veriyor, kadınlar mescidinin yarısı hocanın verdigi vaazi dinlerken, yarısı da mescide giren güzel kızı seyrediyordu..
Konudan uzaklasmislardi iyice.. "Masallah ne kadar güzel bir kiz. Tam bir genc kız gibi giyinmiş. Manken gibi bak. Armine mankenleri gibi" diye konuşuyor birbirlerine Ümmü Gülsüm'ü gösteriyorlardi.
. Ümmü Gülsüm üzerindeki bakışları hissederek mescidde en ön sıraya arkadaşlarının yanına oturdu.. Kızlardan kimisi konsantre olmus halde tevazu ile vaazi dinliyor,
kimisi sohbet ediyor, kimisi arada direklerin arasından erkekler mescidide kimlerin olup olmadığını süzüyordu.. Ümmü Gülsüm yine telefonuyla mesguldu..
Nerde oldugunu ve kimlerle oldugunu etiketlemek istiyordu.. Hocanın sesi bütün mescidi, hatta yeri gögü inletiyordu..!
"Nerede edep?! Nerede ahlak?! Nerede haya?! Genç Kızlarımızın aklı nerde?! Nerede iffat timsali kızlarımız!!! Soruyorlardi Hz.Fatima'ya..
'Ya Fatima.. Ey Fatima.. Ey Resulun inci çiçeği... En hayırlı kadın kimdir?' Ne diyordu Hz.Fatima ...???"
Sessizlik çökmüştü mescidin üzerine.. Vaaz veren genc hoca öyle bagriyordu ki.. Öyle öfkeliydiki.. Kuşlar minareden, cami avlusundan uzak.. Yaklasmaya bile korkuyorlardi sesinin yankisindan..
"'En hayırlı kadın kimdir..?' Ne diyordu Fatima.........
'BASKA ERKEKLERIN HAYALLERINDE GEZMEYEN KADIN..'
Vaaz sürdükce sürüyor.. Genç hoca medyayı ve gençlerimize yapılan oyunları şiddetle kınıyordu.. Müslüman kızlarının ne kadar değerli olduğunu anlatıyor,
onların tıpkı el değmemiş pırlantalar gibi muhafaza edilmeleri gerektiğini açıklıyordu.. Ama dinliyor muydu Ümmü Gülsüm.. O telefonuyla mesguldu.. Ars'i Ala nin dahi duydugu..
Gökteki kuslarin dahi duydugu o gür sesi.. O duymuyordu.. Cünkü kalbi mühürlenmisti.. [...]
_______________________________________________________________________________________________
Vaaz bitiminde görevlerine çekilmek üzere Çadırlara çekilmişti kızlar.. Ümmü Gülsüm çadırın da resmini çekti kendinin de..
Ve hemen paylaştı.. Binlerce kız ve erkek yorum yapıyor, aynı sırada kermes alanında da bir sürü kız ona kıskançlıkla bakıyor,
bir sürü erkek onunla bir an olsun bakışmak için çaba sarfediyordu.. Erkeklerin çoğunun kadınlar bölümündeki bir çadıra gittiğini farkeden genç imam sebebini anlamak icin o çadıra gitti.
Güzeller güzeli bir genc kız kollarını sıvamış, hafif açık olan gerdanindan düşen şalını sürekli arkaya doğru iterek eğile kalka servis yapıyordu..
Ümmü Gülsüm "Buyrun" diyerek başını kaldırıp yine kocaman, heybetli, sert bakışlı o genç adamla karşılaştı.. Aylar önce çarpıştığı adamdı bu..
Yanakları kızardı.. Gözlerinin içine baka baka tekrar sordu "Ben yardımcı olayım?" Genç adam Ümmü Gülsüm'e sinirlenerek onun yanındaki teyzeden yardım istedi..
Ve servis tabağını alıp oradan uzaklaştı.. "Kimdi bu..? Ona ilgi göstermeyen yakışıklı adam? Herkes begenirdi Ümmü Gülsüm'ü.. Gözlerinin içine bir kez baksın diye sürekli sıraya girenler vardı..
Bu ilgisiz alakasız delikanlı da kimdi.. Ümmü Gülsüm çok etkilenmişti.."
Artık her gün çadırda yardım ediyordu sırf onu bir kez daha görebilmek icin.. Türlü türlü el güzel elbiselerini giyiniyordu..
En güzel sekilde gözlerini öne çıkaran ama hala doğal gösteren makyajlar yapıyordu.. Sırf bir kez daha o genc adamı görsün diye..
Kimseye de bahsetmemisti ondan hoslandigindan. O meshurdu.. O Ümiiydi.. Kolay kolay kaptirmamaliydi kendini.. Kimse bilmemeliydi.. Kendisine ilgi göstermeyen birisine aşık olduğunu..
Sonunda bitmişti kermes.. Ümmü Gülsüm onu yalnızca uzaktan seyredebilmisti.. Herkes onu seviyor, yaşlı amcalar, gençler, çocuklar,
herkes ona geliyordu.. Acaba o da mı meshurdu? Yakışıklıydı.. Olabilirdi tabi.. Artık ne zaman bir mesaj, bir bildirim gelse heyecanla "Acaba o mu?" diye açıp bakıyordu..
Ama ne bir ses ne bir seda...
_______________________________________________________________________________________________
Günler geçti aradan.. Ümmü Gülsüm arkadaşlarıyla camide bir sohbet icin bulusmustu.. "Kızlar büroda bir kutu var, içindeki dergiler işimize yarayabilir. Bir bakıp gelebilir misiniz?" diye sormustu sohbet yöneticilerinden biri. Ümmü Gülsüm hemen atladı. "Biz hemen bakarız" diye arkadaşıyla atıldı ve büroya gitti. Bir umut vardı içinde, bir his vardı..
Biliyordu sanki, birşey olacaktı.. Acaba görecek miydi onu? Belki gelirdi? Sonucta Allah'ın eviydi burası.. Elbet gelebilirdi.. "Yardımcı oluyum?"
Duydugu bir ses ile irkildi Ümmü Gülsüm.. Elinde bir kitapla genç bir delikanlı bürodan çıkmıştı.. "Biz bir kutu alicakmisiz. Icinde dergi olan" diye ellerini arkasina itip birleştirdi Ümmü Gülsüm..
Utangaç küçük bir kız çocuğu gibi bir sağa bir sola sallanıyordu.. Genç delikanlı onu cok tatlı bulmuştu.. Yanındaki arkadaşını farketmedi bile.. "Tabi.. Buyrun. Ben Muhammed.
Veriyim hemen" diyerek Ümmü Gülsüm'ü büroya davet etti.. Birşey söylemek ister gibi gülümsüyordu.. Egilerek kutuyu açtı.. "Evet bu kutu olmalı diye Ümmü Gülsüm'e dönerek baktı"
Tekrar gülümsedi.. "Ya bir sey sorucam? Sen su instadaki Ümi degil misin? Kermeste de gördüm seni.." Ümmü Gülsüm camide bile tanınmış olmaktan gurur duymustu.. Gülümsedi "Evet oyum?
Nerden biliyorsun?" diye gülümseyerek Muhammed'e baktı.. "Dur ağır biraz. Yerden ben kaldırayım" diye ayaklandı Muhammed. Sonra Ümmü Gülsüm'ün gözlerine bakarak ona kutuyu uzattı..
"Görmüştüm.. Unutmamışım.."
Hususi elini degdirdi Ümmü Gülsüm'ün eline.. Ümmü Gülsüm rahatsız olarak geri çekildi..
Ve bürodan çıkmak üzere arkasını döndü.. Fakat o da ne? Karşısında yine kocaman bir duvar ile çarpıştı.. Siyah gömlekli sert bakışlı bir duvar..
Gözlerinden ateş püskürüyordu.. Bu sefer Ümmü Gülsüm'e degil Muhammed'e bakıyordu. Bu Ümmü Gülsüm'ün hoslandigi o esrarengiz adamdı. Ümmü Gülsüm hemen kenara çekildi..
Genç adam "Noluyor lan burda?!" diye içeri girdi ve Muhammed isimle çocuğa bir yumruk geçirdi. "Noluyor burda dedim?!! Siz de çabuk çıkın burdan!!!!" diye kızdı kızlara.
Ümmü Gülsüm korkudan alel acele oradan çıktı.. Genc adamın sesi bütün camide yankilaniyordu "Kıza mı asılıyordun?!!" diye bağırıyordu.. "Abi affet. Nefsimm" diye yalvariyordu Muhammed.
"Üstelik görevli de degilsin. Ne hakla yardım ediyorsun! Bunun hesabını benden sorarlar!" "Bir daha olmaz, tövbe.. Kızma abi" diye mahçup mahçup yere bakıyordu Muhammed
"Böyle şeyler istemiyorum birdaha!! Şimdi gözüme gözükme!" diye Muhammed'i yolladı genç hoca.. Ümmü Gülsüm yukardan herseyi dinliyordu.. Nasıl da hoşuna gitmişti..
"Nasıl kıskandı beni.. Biliyordum o da benden hoslandi.." diye sevincten ucuyordu.. Kiskanilmak dünyanin en güzel duygusuydu.. Havalanarak devam etti sesleri dinlemeye..
Sesler kesilmisti.. Biraz sonra genc kızlardan sorumlu olan orta yaşlı bir abla genç adamla konuşuyordu.. "Noluyor hoca efendi? Niye bagriyorsun? Taa dışardan duyuluyor sesin.
" Ümmü Gülsüm duyduklarina inanamisti.. Demekki hocaydi.. Imamdi.. Bundan bakmamisti Ümmü Gülsüme.. Nasıl anlamamisti bunu....
"Erkeklerden birini bir kıza asılırken yakaladım da cezasını verdim hoca hanım. Kusura bakmayın. Koruma altına almak zorundayım!"
"Kimi ve neden?" diye sordu hoca hanım.. Ümmü Gülsüm yerinde duramiyordu.. Ah.. Nasıl da bagirmisti.. Nasil kiskanmisti onu.. Nasıl vurmustu.. Ne kadar güclüydü..
Hepsi Ümmü Gülsüm içindi.. Demekki onu korumak zorunda hissediyordu kendini..
"Talebelerimi!!" diye bağırdı genç hoca.. "Talebelerimi korumak zorundayım. Ahir zaman fitnelerinden.. Nefislerinin arzusundan.
O kızların burda işi ne?! Bir daha erkeklerle bir arada olmalarını kattiyen istemiyorum.
Böyle bir şey olmamalı! Böyle bir hataya düsülmemeli! Kızlarınız mahremiyet sınırlarını aşarak gelip benim talebelerimle konusamazlar!!"
"Haklısın. Hoca Oglum bir sakin ol. Hemen celallenme ben ilgilenirim.."
"Derhal ilgilenin o zaman! Camiye kermese mermese görevlere kimleri aldığınıza dikkat edin! Her elini sallayan kızı alıcak mısınız?!
Kizlarinizdan biri sanal alemde baya meshurmus! Alın benim talebelerimden bile tanıyan çıktı! Bu kız nasıl burda görev yapar.
Onca vaaz veriyorum, benim adımı, camimizin adını, herseyi geçtim dinimizin adını nasıl kirletir..?!! Gereğini yapın lütfen..."
Ümmü Gülsüm yerle bir olmustu.. Kahrolmustu.. O genc hocanın onu koruduğunu sanıyordu.. Ondan hoslandigini.. Onu kiskandigini.. Nasıl çirkin şeyler söylemişti.... Gözlerinden bir bir yaşlar geldi..
"Haklısın hoca oglum.." diyerek kızların yanına gitti hoca hanım.. Ümmü Gülsüm çantasını alıp, hemen eve gitti.. Yıkılmıştı..
O alışık değildi bir erkekten hakaret dinlemeye.. Herkes begenirdi onu, severdi. Ne hakla bu sekilde konusurdu o kendini bilmez hoca?
Artık paylaşımları daha da artmıştı.
"Müslüman kızlarını kısıtlayan anlayışa karşıyım. Ne yani? Bir kız kapalı diye hiç erkeklerle konusamiycak mi? Resim cekinemiycek mi?
Kapalı kızların internet hayatı olamaz mi? Gece kız arkadaşlarıyla uslu uslu dışarı çıkamaz mı? Modaya uygun giyinemez mi?
İlla yaşlı kadınlar gibi mi giyinmeli? Makyaj yapamaz mi? Ne kadar saçma bir anlayış!" diye nefret dolu, kin dolu paylaşımlar yapmaya başlamıştı..
Sayfasindaki erkekler onu daha fazla resim yapmasi için teşvik etmek istiyorlardi.. Elbetteki hak veriyorlardi "Yürüü bee..
Birileri de gercekleri konussun. Helal sana Ümii!!" diye onun nefsini oksuyorlardi.. "Allah güzellik vermis. Niye sakliycaksin gülüm.
Meydani yobazlara bırakma. Kapalı kızlar hep yaşlı kadınlar gibi giyinerek insanları dinden sogutuyorlar. Sen çık meydana.. Alem manken görsün. Islama özensin."
Genc kızlar onun elbise kombinlerine bayılıyor daracık elbiseli resimlerin altına "Bayıldım.. Seni görünce gercekten güzel de kapanilabilecegini anladım..
Çok güzel giyiniyorsun.. Senin gibileri görünce benim de kapanasim geliyor" diye onu şımartıyorlardı..
Maalesef durum buydu... Ahir zamanında..
Bir gece Ümmü Gülsüm tekrar fotoğraflarını ve videolarini paylaştı.. Ardından sırf sürmeli gözlerinin göründügü peceli bir resim..
Resmin altinda da Hz.Fatima'nin iffetinden bahseden cok fiyakali bir söz vardi.. Onca erkek en güzel yorumu yapabilmek icin birbirleriyle yarisiyordu..
Şımararak güzellik uykusuna yatmak istedigini söyleyip vedalasti Ümmü Gülsüm takipcilerinden.. Ve yüzüne bir maske yapip uykuya daldi....
Uyuyordu.. Vakit teheccüd vakti..
Alnından terler akiyordu Ümmü Gülsüm'ün.. Karanlikti her yer.. Ümmü Gülsüm yerde yatiyordu.. Sürünüyordu.. Neden kalkamiyorduki..
Ya o aci? Yüzü, elleri, bütün vücudu agriyordu.. Elleri.. Yüzleri.. Saçları.. Her yeri yanık haldeydi... Çok çirkin olmuştu..
Güzelliginden eser kalmamıştı.. Dışarısı kalabalıktı.. Kadınlar, erkekler herkes ona bakıyordu.. Üzerinde yalnızca minicik bir elbise vardı..
O da paramparcaydi.. Herkes igrenerek tiksinerek alay ederek bakıyordu ona.. Hele ki erkekler.. Kaçacak yer arıyordu Ümmü Gülsüm..
Çok yakınında küçük bir kaya gördü.. Kaya nur gibi parliyordu.. Ümmü Gülsüm gözlerini alamiyordu kayadan.. Kayaya bir yazı kazilmisti.. „{Nur 24/31}"
Ne demekti bu..? Kayanin üzerinde kocaman bir elbise.. Ve büyük bir bas örtüsü duruyordu.. Fakat o da neydi..? Bunlar anneannesinin
Ümmü Gülsüm'e aldigi ferace ile bas örtüsüydü.. Üzerinde de bir Kuran'i Kerim vardi.. Uzanip onları giyinmek, o örtüyle örtünmek istiyordu Ümmü Gülsüm..
Ama ne mümkün..? Ulasamiyordu o örtüye.. Kendisine bu kadar yakın olmasına rağmen Allahu Tealanin ayetine, o örtüye uzanamiyordu..
Ne zaman elini uzatsa, acılar içinde kıvranıyordu.. Kayanin önüne bir engel geliyordu.. Diger yanda üst üste dizilmis vaziyette kendi kiyafetlerini gördü Ümmü Gülsüm..
Dar pantolonu geldi eline.. Ama hic bir ise yaramıyor, bir türlü üzerini örtmüyordu.. Yarım kol bluzlari, kısa ceketleri, hepsine uzanabiliyordu..
Ama hepsi cöp gibi duruyordu o alemde... Hic bir degeri yoktu.. Hic bir sekilde kullanılamıyordu.. Ümmü Gülsüm ağlamaya başladı..
Biraz sonra kendi aglama seslerini uzaktan duydu.. Hayır kendi ağlama sesleri degildi onlar.. Gerçekten birisi ağlıyordu.. Uzaklara baktı Ümmü Gülsüm.. Nur üstüne nur.. „
Kim var orda? Biri bana yardim etsin.." diye çağırdı.. Beyaz elbiseli, bembeyaz örtülü.. Nur yüzlü güzel bir hanım geldi yanına.. Insanlar yok olmuştu çoktan..
O nur yüzlü hanım agladikca.. Gözyaşları toprağa düşüyor.. Toprak nurlanip, çiçek açıyordu.. Daha da yanasti Ümmü Gülsüm'e.. Gözyaşları Ümmü Gülsüm'ün üzerine damlıyor..
Gözyaşlarının damladigi yerlerdeki yaralar iyilesiyordu.. „Kimsin sen.. Sen bana yardim edebilirsin.. Bak gidiyor yanıklarım.. Ne olur yardım et.." diye elini uzattı Ümmü Gülsüm...
Nur yüzlü kadın üzgün bir halde başını egmisti.. Yardım edemeyecigini belirten bir yüz ifadesiyle arkasına dönüp gidiyordu.. Ümmü Gülsüm tekrar ağlamaya başladı..
"Lütfen dur! Yardim et bana! Bana elini uzat lütfen.... Neden agliyorsun? Benim yüzümden mi...?"
Ve bir ayet yankilaniyordu kulaklarinda.. Nur Suresi 31.. Okuyan ne de güzel okuyordu.. Tanıdık bir sesti bu.. Ve nur yüzlü kadın arkasına dönerek başını eğdi..
"Sadece ben aglamiyorum.. Babam Muhammed Mustafa (s.a.v) da ağlıyor.. Ben Abdullah oglu Muhammed Mustafa'nin kızı, Ebu Talip oglu Ali'nin karısı Fatima'yim..."
Şaşkın halde bakıyordu Ümmü Gülsüm.. „Avucunu aç.." diye seslendi güzeller güzeli.. Ümmü Gülsüm yanık avucunu açtı.. Ve bir damla yaş düştü avucuna..
Birden etraf nurlandi.. "Aman Allah'im.. Nedir bu?" diye agladi Ümmü Gülsüm..
"O Babamin gözlerinden sakalina .. Gül kokulu sakalindan da avucuna düsen bir damla yas .." diye seslenildi ona..
Ve „Allahu Ekber" diyerek uyandı Ümmü Gülsüm.. Titriyordu.. Sanki vücudunun yanıklarını ve elindeki o bir damla yaşı hala hissediyordu.
. Yavasca ellerine baktı.. Yanıklar yoktu.. Sonra sağ eline baktı.. O gözyaşı orda olduğu gibi duruyordu..... Kokladi.... Eli gül kokuyordu..
Ümmü Gülsüm agliyarak hickiriklara boguldu.. „Ben hak etmedim bunu.. Bu kadar günah islerken neden ben Allahim? Anam babam yoluna feda olsun canım peygamberim diye ağladı saatlerce..
Sonra bir mendil alıp avucunu sildi .. ve mendili Kurani Kerim'in arasına koydu.. Nur Suresinin ayetleri arasında sakladı..
Hemen abdest alıp tövbe etti.. Saatlerce ağladı secdede.. Hickira hickira.. Gözleri sismisti aglamaktan..
Aklına Hz.Fatima'nin dedikleri geldi durmadan.. Aklına geldikce da da ağlıyordu.. Bütün gece secdeden kalkmamisti ..
Dizleri agriyordu artık.. Gözleri agriyordu.. Yine de kalkmadi yerinden.. Annesinin israriyla toparlandı ancak.. Ve kimseye rüyasindan bahsetmedi..
Ilk işi eline telefonunu alıp kimseye birşey demeden sosyal medyadaki bütün hesaplarını silmek oldu.. Ama resimlerini birtürlü silemedigi bir sürü sayfa vardı..
Yine hickiriklara boguldu.. Telefonunu duvara fırlatıp kırdı..
Aynalara küstü.. Aynaya baktıkça aklına sayfalardaki boy boy resimleri geliyordu.. Sonra da rüyasinda gördügü yaralı yüzü.. Dayanamiyordu Ümmü Gülsüm.. Hemen aglamaya başlıyordu..
„Lanet olsun bu güzellige , eğer ben peygamberimi göremeyeceksem ne işe yarar bu güzellik..! Nedir bu beğenilme arzusu Allahım yardım et bana" diye dua ediyordu..
Dolabinda ne kadar dar elbise, kot pantolon, kısa ceket, gömlek, dikkat cekici esya varsa hepsini yırtıp attı..
Dolabına bir türlü sigdiramadigi.. Üzerine bir türlü yakistiramadigi o ferace geldi sonra aklina.. Anneannesinin aldigi o ferace hala odasının kapısının arkasında asılı duruyordu..
Onu giyindi.. Hic bir sekilde fizigi belli olmuyordu.. Yaşını olduğundan daha olgun gösterse de nefis oynatacak hic bir özelligi yoktu o sade feracenin.. Tek kiyafeti o olmustu artık..
Sürekli Kurani Kerim ve Hanim sahabeleri anlatan, iffet konusunu içeren kitaplar okuyordu..... Hz.Amine, Hz.Hatice, Hz.Meryem ve tabiki Hz.Fatima..
Özellikle Hz.Fatima'yi anlatan kitaplari okurken hickira hickira ağlıyordu.. En cok onu seviyordu.. Ya evdeydi.. Ya evlerinin bahcesinde.. Dışarı hic çıkmıyor..
Camiye hele hic gitmiyordu.. Utaniyordu.. Hoslandigi genc imamla karsilasmaktan cok korkuyordu.. Ona öfkelendigine çok üzgündü.. Cok pismandi..
Oysa o sözleriyle ne kadar da haklıydı.. Ama artık çok geçti.. Geçmişti bir kere.. Onu unutmaliydi.. Ona kavusmak nasıl aklından geçmiştiki..? Hiç laik miydi ona..? Bu düşüncelerden kurtulmaliydi..
Bir gün eve bir telefon geldi.. Ümmü Gülsüm'ü görüp begenen bir teyze dünür olmak icin evlerine gelmek istiyordu.. Ümmü Gülsüm çok dua etmis, hep hayırlısını istemisti..
Demekki hayırlısı buydu.. Görüsmeyi kabul etti.. Cok yakışıklı ve dindar bir cocuktu.. Kendinden yalnızca iki yaş büyüktü.. Sakallı, cok mütevazi bir duruşu vardı..
Ümmü Gülsüm kalbi ona ısınmadığı halde onunla evlenmeyi kabul etti.. Artık toplum baskısından kurtulmak.. Sokaga cikabilmek istiyordu.. Bu onun icin bir firsatti..
Bir kurtulustu.. Ailesi de münasip görmüstü bu aileyi.. Ve hemen bir hafta sonra nisan yapılmıştı.. Ümmü Gülsüm nisanlisina cok saygiliydi.. Onun karşısında cok utaniyordu..
Ağzını bıçak acmiyordu.. Ona kalbinin isinacagi, onu sevecegi günleri bekliyordu.. „Evlenince severim.. Evlenince kesin aşık olurum ona.." diyordu.. Kendini cok şanslı hissediyordu..
Artık düstügünde onu kaldıracak, onun ellerinden tutacak birisi bulunmustu.. „Bir cafeye gidelim diyorum.. Nisanlandigimizdan beri hiç yalnız kalamadik.. Kizkardesim de gelicek merak etme..
Utanmana gerek yok... Yavas yavas açılmanı, rahat olmanı istiyorum yanımda.." diye davet etti onu nişanlısı bir gün.. Ümmü Gülsüm kabul ederek onunla cafeye gitti..
Başını yol boyunca hic yerden kaldirmamisti.. Bu nişanlısı Hasan'in cok hoşuna Gitmisti.. Kendini şanslı saymaliydi.. Bu zamanda böyle iffetli bir hanımı oluyordu.. "SubhanAllah.."
Öyle mutluyduki.. Bir an önce müstakbel eşiyle oturup sohbet etmek istiyordu.. İçeri girdiler..
Üçü bir bir masa bulup oturdular.. Biraz sonra Hasan üc tane kahve söyledi.. Gözlerini Ümmü Gülsüm'den ayirmiyordu..
Ne kadar da güzeldi nişanlısı.. Elleri ne kadar narindi.. Bir an once ellerine dokunmak.. Ona kalbinin ritminin nasıl değiştirdiğini anlatmak istiyordu Hasan..
Karşı Masaya dikildi bir anda gözleri.. Sanki masadaki erkekler sürekli Hasan'larin masasına bakıp birbirlerine birseyler fisildiyorlardi..
"Bunlar bize mi bakıyor?" diye sordu kızkardeşine.. Ümmü Gülsüm'ün o herifleri tanıdığına ihtimal bile vermiyordu çünkü..
"Bunlar Gülsüm'üme mi bakıyor? Lan, nisanlisinin yanında kıza mı bakıyorlar?!" diye sesini yükseltti Hasan. Cok sinirlenmisti.
Cok kiskanmisti nisanlisini. Biraz daha baksalar kalkıp dövücekti adamları.. Karşı masadaki gençler tekrar Ümmü Gülsüm'e bakarak aralarında gülüstüler..
Bu kadarı fazlaydı ama.. Hasan öfkeyle yerinden kalktı.. Bütün café ona bakmisti bir an... Herkes donmustu.. "Lütfen..." diye Hasan'in elinden tuttu birden Ümmü Gülsüm..
"Lütfen.. Yapma" diye ağlamaya başladı sessizce.. Hasan hemen yanına oturdu.. Dona kalmıştı.. Ümmü Gülsümün bir dokunusu onun sinirlerini yatistirmisti bile..
Elleri ellerinde gözlerine baktı.. Ümmü Gülsüm pismanlikla hemen ellerini geri cekti.. Tövbe etti içinden.. Istememisti ona dokunmayi.. Refleks olarak elleri yapismisti işte..
„Özür dilerim.. Elini tuttum.." diyerek başını eğdi.. Oradan kalkıp gitmek istediği çok belliydi.. Hasan'in içi eridi.. O da tövbe etti içinden..
Nisanlisina daha nikahlari olmadan eliyle degdigi için haya etti.. Ona kiyamadi.. Oysa o özür diledigi an.. helalinden onun alnindan öpmeyi ne kadar da cok isterdi..
„Kalkalim o zaman en iyisi.. Rahatsız oldum ben. Bir kaza çıkmadan gidelim.. Hemen hesabı ödeyip geliyorum" diye ayaklandı Hasan ve kasaya dogru ilerledi..
Hasan'in kardesi Ümmü Gülsüm'ü sakinlestirdi.. „Korkma abim birini kolay kolay dövmez.. Seviyor seni.. Kıskandı, ondan.." diyerek gülümsedi..
Oysa Ümmü Gülsüm daha büyük felaketlerin olmasından korkmustu.. Hasan gider gitmez de zaten bir felaket koptu.. Karşı masadan bir delikanli kalkıp Ümmü Gülsümlerin yanina geldi..
Tam o an Hasan da arkasinda durup sert bakışlarla delikanliyi dövebilmeyi bekliyordu..
„Vayyyy instagramin fenomeni Ümi... Naber ya.. Ortaliktan kayboldun çok degismissin.."
Ümmü Gülsüm cevap vermeden başını eğdi.. Yer yarilsaydi da içine girseydi keşke..
Hasan duyduklarina inanamiyordu.. Delikanlı arkasındaki Hasan'dan habersiz devam ediyordu konuşmaya..
Hanım kız rolü de çok yakışmış ama biliyor musun? Böyle bile hayallerime çok yakisiyorsun.."
Hasan daha fazla dinleyemedi ve nisanlisina saçma sapan konuşan o genç adamın yakasına yapışıp ona kafa attı..
"Noluyor lan?" diye yerden kalktı genç adam. Karşı masadaki diger erkekler de ayaklandı bir an. Hasan'a girismek icin beklediler..
„Nisanlimla.. Müstakbel karimla ne cürretle öyle çirkin konusuyorsun sen?!" diye kızdı Hasan. Hic birsey anlamamisti...
„Oooo bi de nisanlandin mi? Vayyy" diye Ümmü Gülsüm'e baktı delikanli.. „Bu mu nişanlın? Adama yazık be. Efendi cocuk.
Nerden buldun bunu? Nasil kandirdin?" diye Ümmü Gülsüm'e alayli alayli sordu.. Hasan tekrar onun yakasına yapisti.. Sert bakışlarla Ümmü Gülsüm'e baktı.. „Ümmü Gülsüm. Ne diyor bu?"
Ümmü Gülsüm sadece için için ağlıyordu.. Ayakta durmaya hali kalmamisti.. Titriyordu.. Gözlerini kapatarak başını eğdi yalnizca..
Birader. Sen bu kizin kim oldugunu gercekten mi bilmiyorsun? Tanimiyorum deme sakin. Bak bekle sana ne göstericem" diye yakasini birakmasini istedi delikanli.
Hasan genc adamin yakasini birakarak tekrar nisanlisina bakti.. Basini yerden bir an olsun kaldirmamisti.. Korkuyordu onu kaybetmekten.. Uygun olmayacak seyler duymaktan..
Genc adam cebinden telefonunu cikarip Hasan'a gösterdi.. „Ümi" adli bir albüme tikladi.. Hasan gördüklerine inanamiyordu.. Ümmü Gülsüm'ün boy boy fotograflari ve videolari doluydu..
Hasan dona kalmisti.. „Haa. Bu resimler, videolar da bir bende yok. Aha su arkadaslarimda da var. Daha burda olmayan bir cok erkekte var.. Al senin güzel hatirin icin siliyorum.
Madem evlenicem, karim olucak diyorsun.. Zamaninda ise yaradi ya artik Müstakbel karina da saygisizlik olmasin" diye güldü.
Hasan öfkeden delikanliyi yere yatirip onu iyice dövdü.. Arkadaslari araya girmeye bile calismadi onun öfkesinin korkusundan..
Cafe sahibi de hemen polisi aramak üzere telefona sarildi.. Ama Hasan biraz sonra kalkti zaten.. Ümmü Gülsüm perisan halde oturdugu yerde kaldi..
Hasan nisan yüzügünü parmagindan cikarip masaya firlatti.. Nisani atmisti.. Öfkeyle kizkardesini de alip gitti..
Ümmü Gülsüm hickiriklara bogulup daha da cok agladi.. Geride kalmisti tek basina.. Yalnizdi artik.. Onu kurtaricak, düstügünde ellerinden tutucak adam kaybolmustu artik..
Dayak yiyen cocuk yedigi yumrugun acisini cikartmak istiyordu.. Gülerek arkadaslarina bakti.. Sonra Ümmü Gülsüm'ün masasina oturdu.. Yanasti..
„Bak.. Nisanlin da birakti seni.. Gercekten evlenmeyi düsünmüyordun demi Ümi.. Bak sana ne diycem.." diyerek arkadaslarina bakti. Gülüstüler..
Ümmü Gülsüm kalkmak istiyordu ama delikanli ona engel oluyordu.. „Moralin de bozuk.. Bak bana takil seni nasil mutlu edicem..
Gel üstüne basina adam gibi birseyler alalim önce. Koca karilar gibi olmussun.. Gel bak, neler sunucam sana"
Ümmü Gülsüm bunlari duyacagina ölmeyi tercih ederdi.. Ayaga kalkti. Sesini dahi cikarmadi.. Sesini dahi duyurmak istemiyordu.. Kendinden ödün vermek istemiyordu..
Tam o an imdadina polis yetisti.. Ve delikanlilardan kurtardi Ümmü Gülsüm'ü.. Ümmü Gülsüm aglaya aglaya evine gitti..
Gitmez olaydi..iskenceler orda da bitmek bilmedi.. Hasan'in ailesi aramis ve nisani attiklarini söylemisti.. Hasan annesine birsey söylemese de kizkardesi herseyi anlatmisti..
Ümmü Gülsüm'ün ailesine kizlarinin namusu hakkinda demedikleri kalmamisti.. Oysa Hasan bilseydi, herseye ragmen yine de müsade etmezdi buna..
Ne kadar ayrilmis olsalar da hos birsey olmazdi bu.. Eski nisanlisina, bir zamanlar hanimi olarak hayal ettigi bir kiza asla laf söz getirtmezdi..
Ama Ümmü Gülsüm'ün ailesi herseyi ögrenmisti bile.. „Al iste yirmidört saat telefonunu elinden birakmiyordun, simdi bizde de insan icine cikacak yüz birakmadin.
Tek kendi adini degil, ailenin adini lekeledin Ümmü Gülsüm.!" diye annesi de ona küsmüstü.. Sadece anneannesi onu dizine yatiriyor kucaginda aglamasina müsade ediyordu..
„Tövbe et yavrum tövbe.." diye saclarini oksuyordu torununun.. „Anneannecim.. Daha ne kadar? Gözümde yas kalmadi, daha ne kadar tövbe edicem?
Neden bitmiyor benim hayat imtihanim. Neden bu kadar zor imtihanlarim..?" diye agliyordu Ümmü Gülsüm..
Anneannesi tekrar saclarini oksadi..Ümmü Gülsüm'üm.. Güzel kizim.. Sana bir masal anlatiyim mi..?"
Anne sefkatine özlem duyan Ümmü Gülsüm gözlerinde yaslarla dudaklarini büzüstürdü..
Kücücük bir cocuk gibi oldu bir an.. „Hmhm.." diye titrek gözlerle anneannesinin gözlerine bakti.. Onun yazmasini tutup kokladi...
„Bir zamanlar Sa'd adinda bir sahabe yasarmis.. Bugüne kadar bir cok hadis rivayet eden büyük bir sahabedir üstelik.. Bir gün Sa'd Peygamber Efendimize gelmis..
Ve sohbet esnasinda, aklindan gecirdigi o cevabini bir türlü bulamadigi soruyu sormus.. 'Ya Rasulallah' demis.. Insanlarin belasi, imtihanı en cetin, en zor olanı kimdir?
Peygamber Efendimiz yine kendine has uslubuyla tane tane konusmus..Peygamberler.. Ve sonra da derece derece mü'minlerdir...' demis.
Kişi, dini oranında belâ görür, imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise belâsı ağır olur. Dininde zayıflık söz konusu ise, dini kadar belâ görür, imtihana tâbi tutulur.'
Sonra ne olmus biliyor musun güzel kizim..? Peygamber Efendimiz (sav) Ümmü Gülsüm isimli ümmetinin sorusunun cevabini söylemis..
Demiski.. ‚O Belâ da insanın yakasına öylesine yapışır ki.. Günahsız gezene kadar peşini bırakmaz.'"
Ümmü Gülsüm bir an gülümsedi.. „Simdi anladin mi kuzum?"Anladim.." diyip anneannesine sarildi Ümmü Gülsüm....
Artik tek bir hedefi vardi.. Tövbe tövbe tövbe..Gecelerini hep ibadetle geciriyor.. Isyan etmemek icin icini bir Allah'a döküyordu..
Ama evinin duvarlari dar geliyordu artik.. Camiye gidip oranin manevi ortamindan faydalanmak istedi.. Hazirlanarak evden cikti.. Ve cami yolunu tuttu..
„Allahim nolur genc hocayi görmiyim.." diye yalvariyordu.. Bir de onu cekemezdi.. Bir de ondan laf, söz isitmeye dayanamazdi.. Hem.. Ya kalbi yine farkli farkli atmaya baslasaydi..?
Ya ondan yine umutlansaydi.. Korkuyordu.. Korka korka caminin oldugu sokaga vardi.. Az ötedeydi cami..
Birden „Psst" diye bir ses duydu.. Basini cevirip bakmadi.. Basi yerde yürüyordu.. Tekrar bir ses duydu.. „Vaaay. Eskiden her bildirime, her yoruma cevap veren kiz, simdi yüzümüze bakmiyor.."
Ümmü Gülsüm korkuyla daha da hizli yürümeye basladi.. Bir an once varmak istiyordu camiye, bir an once girmek istiyordu iceriye ne kalmistiki.. Disarida kimsecikler yoktu..
Korktu.. Adimlarini hizlandirdi.. Birden birisi kolundan tutup Ümmü Gülsüm'ü kendine cekti.. "Bana baksana bi sen.. Seninle konusuyorsam, bana cevap vericeksin. Ne bu afralar tafralar"
Ümmü Gülsüm icinden sadece dua ediyordu.. Genc serseri belinden tuttu.. "Yardim edinnn!" diye bagirdi Ümmü Gülsüm.. Keske camiden koca bir cemaat gelip ona yardim etseydi..
"Noldu? Kalpler, öpücük smileyleri.. Herseyi yapiyordun. Simdi ne degisti? Herkese sappur suppur, bize yarabbi sükür"
Bu kadar fazlaydi.. Ümmü Gülsüm tepinmeye basladi.. Bagirdi.. "Shh.. Lan Yusuf Hoca geliyor" diye seslendi arkadan baska bir serseri.
"Yeme beni. Saka yapmanin sirasi degil. Burasi cami sokagi Ümi. Dogru burda olmaz böyle konusmalar gel bak suraya gidelim" diye Ümmü Gülsüm'ü cekistiriyordu..
Birden yedigi bir yumrukla kendine yerde buldu.. Ümmü Gülsüm hemen kenara cekildi.. Bu oydu.. Ne kadar da dua etmisti karsilasmamak icin..
Simdi Rabbine bu duayi kabul etmedigi icin sükrediyordu.. Onu kurtarmisti.. Demek adi Yusuf'tu.. Ne güzel bir ismi vardi.. Yusuf Hoca serseriyi iyice dövüyordu.. Adeta kendinden gecmisti..
Ümmü Gülsüm korkudan ve mahcubiyetten yere cöktü... Yüzünü kapatip agladi.. Ya ona birsey olsaydi.. Korkuyordu.. Bakamiyordu..
Yusuf'un öfkesi ona Hz.Hamza'yi, Hz. Ömer'i hatirlatiyordu Ümmü Gülsüm'e.. Tipki kitaplardaki gibi.. Gözü dünmüstü Yusuf Hoca'nin..
Cemaatten bir kac adam gelip yalvardi onu tutmay calisti.. Sonunda zar zor cektiler onu...
Serseriler kosarak uzaklasmaya basladi.. "Bir daha görmiycem lan sizi burda!!! Duydunuz mu? Daha beter ederim!" diye arkalarindan bagirdi..
Adamlar hocayi sakinlestirdiler.. Kan ter icinde kalmisti.Genc kizlarimizin namusuna göz dikene affim yok abi!!" diye nefes nefese söyleniyordu..
Yerde aglayan kiza döndü sonra.. „Bacim iyi misin? Abi Ayse Hocaya haber versinler.. Ilgilensin" diye emir verdi adamlara.
Ümmü Gülsüm yavasca basini kaldirdi.. Yusuf hoca tanidi ona.. Tekrar öfkelendi.. Bakislari sertlesti.. Sürekli olay cikariyor,
Yusuf Hocanin karsisina cikiyordu.. Bu kadari da fazlaydi.. Fakat biraz olsun degistini görmüstü Yusuf.
Onun oldugunu anlayinca bagirmadan sert bir usluple seslendi. "Ayaga kalk."
Ümmü Gülsüm kalkmiyordu.. "Ayaga kalk dedim. Bak bir daha söylemiycem" diye emretti Yusuf..
Ümmü Gülsüm ayaga kalkti.. Adamlarin hepsi basini egmisti bakmiyorlardi.. Yusuf Hocanin bu konularda ne kadar titiz oldugunu biliyorlardi..
Yusuf da karsisinda mahcup mahcup dikilen genc kiza bakmadan seslendi.. "Müslüman bir kadin.. Asla cökmez böyle.. Güclü olur.. Güclü ol. Bir daha seni aglarken görmiycem.
Heleki böyle bir belayla hic tamam mi?"
Ümmü Gülsüm kisik bir sesle „Hmhm" diyebildi sadece..
Allah yardimcin olsun." Diye arkasini döndü Yusuf ve adamlarla oradan uzaklasti.. Ayse Hoca da ilgilenmek icin gelmisti zaten..
Beraber mescide gittiler.. Agladilar.. Onlari gören genc kizlar yanlarina geliyordu.. Hepsi üzgün üzgün sitelerde hala resminin dolandigini anlatiyordu..
Okullarda hala konusuldugunu.. Erkeklerin onun nereye kayboldugunu merak ettigini.. Cevresini, en yakin arkadaslarini hala ona ulasmak isteyen erkeklerin nasil rahatsiz ettigini anlatiyorlardi.
. Artik sanal alemin bir kizin hayatini nasil mahfettigine sahit olmustu Ümmü Gülsüm..
Ayse Hoca güzel bir sohbet vererek diger kizlari da bilinclendirmisti.. Ama Ümmü Gülsüm onu dinlemeyi coktan birakmisti..
Onun gözü mescidin bir kösesinde namaz kilan carsafli kadina takilmisti.. Kalbi daha hizli atmaya basladi.. Rabbine ask ile baglandi adeta..
"MasAllah.." dedi icinden ve müsade isteyerek evine vardi..
Günler sonra da kafasina koydugunu yapmisti iste.. Ümmü Gülsüm artik carsafliydi..... Gözleri dahi görünmüyordu..
Tam peceli olmustu.. Artik toplum baskisindan kurtulmustu.. Yine sürekli ibadet ediyor, sürekli tövbe ederek agliyordu..
Aylar gecti aradan.. Bir sene.. Iki sene.. Derken yine bir kermes gününde yolu camiye ulasti.. Bu zaman zarfi icinde genc imama, Yusuf'a hic karsilasmamisti..
Artik sakindi Ümmü Gülsüm'ün hayati.. Camiye adim atabilirdi.. Kim bilir.. Belki Yusuf Hoca atanmisti.. Hic haberi yoktu Ümmü'ü Gülsüm'ün.. O Rabbine teslim olmustu..
O elbette ya unutturacak, ya kavusturacakti.. Duasi bunaydi..
Yaninda annesi ile mütevazi bir halde kermes alanini dolasti Ümmü Gülsüm.. Bu sefer yardim etmedi.. O orda hizmet etmeye laik degildi.. Yusuf'un sözleri geliyordu sürekli aklina.
. Bir arkadaslarini görünce geciyordu hüznü.. Onlara selam veriyor, devam ediyordu dolasmaya.. „Ümmü Gülsüm? Gülüm cok yogun. Yardim edebilir misin?" diye rica etmisti cadirdaki bir arkadasi..
Ümmü Gülsüm istemiyordu aslinda ama bunu Allah rizasi icin yapicakti.. Ümmü Gülsüm annesini arkadaslarina teslim edip oturtarak hemen tezgahin arkasina gecti..
Ne zaman bir erkek gelip kizlara siparis verse Ümmü Gülsüm oradan uzaklasip, arkadaki islerle mesgul oluyordu.. Biraz sonra gördüklerine inanamadi..
Yusuf... Yine heybetli heybetli yürüyerek cadira geldi.. Tezgahin arkasindan hafif kilolu ufak boylu bir kadin Yusuf'a seslendi.. „Oglum... Sen yedin mi birseyler?"
Yusuf „Yedim azicik anne. Kolay gelsin, yorulduysan dinlen demeye geldim."
Yusuf o kadina anne demisti.. Demekki annesiydi.. Baska bir yere de tayin olmamisti.. Allah'im bu nasil bir kaderdi.. Nasil bir imtihandi.. Ümmü Gülsüm hala arka islerle mesguldu..
Dönüp bakmadi birdaha.. Sadece duyuyordu konusulanlari..
„Birak beni oglum.. Iyiyim ben.. Sen iyi yememissindir dur, sana bir tabak hazirlatiyim"
„Gerek yok anne" demeye kalmadan, herkes mesgul oldugu icin Ümmü Gülsüm'den yardim istendi.. Ama Ümmü Gülsüm bir erkek var diye tezgaha yanasmiyordu bile..
Uzak duruyordu.. Istemesin servis yapmayi.. Utancindan ne birsey söyleyebiliyordu, ne de yüz ifadesi okunabiliyordu yüzünden.. Kimseye dememisti ki neden ara ara arka islere kostugunu..
Iffetiyle riya edemezdi, övünemezdi asla.. Sadece sustu.. Yusuf hoca sasirmisti.. Herhalhe esine cok sadik olan carsafli bir abla diye
düsünmüstü ve kim oldugunu bilmedigi o carsafli kadindan dini adina gurur duymustu..
„Tamam anne kalsin.." diyerek oradan uzaklasti.... Ne kadar da sevinmisti.. Ahir zamaninda hala böyle iffetli kadinlar vardi demekki..
„Keske diger müslüman kizlari da böyle olsa.. Hatta carsaf nefislerini cok zorlar ya, dine uygun giyinip erkeklerden uzak dursalar kafi..." diye düsünüyordu..
Aksama kadar garip bir tefekkür icindeydi.. Bu düsüncelerine kermes bitip eve vardiklarinda annesi de katilmisti..
Aksam üstü anne ogul birlikte sohbet ediyorlardi.. „Oglummm.. Artik büyüdün.. Bak simdiye kadar evlilik mevzularini hic acmadim, kiziyorsun diye..
Kimi önersem öfkelendin.. Ama ben yasli bir kadinim.. Senin mürüvvetini görmeden mi gidicem bu dünyadan.. Kizma oglum.."
„Ah annecim.." diye icini cekti Yusuf.. Ici yaniyordu..
Annesinin elini tuttu.. Öptü.. „Niye kizayim canim anam.. Ama istedigim gibi bir kiz oldu da ben mi evlenmedim..
„Bak bugun cadirda bir kiz vardi.."
Ann bizim camiden fln kesinlikle istemiyorum.. Öyle basit bir kiz degil istedigim.. Benim hanimim nasil olmali biliyor musun..?"
Annesi dikkatlice dinliyordu..
Hayasindan daha benim gözlerimin icine bakarken bile utanmali benim hanimim.. Benim her sözüme itaat etmeli, bana teslim olmali.
. Yanimda baska bir erkegin ismini bile telaffuz etmemeli.. Kiskandirmak icin bile.. Yok dizi karakteriymis, oyuncuymus.. Anlamam..
Benden baska hic bir erkege bakmamali.. Yaklasmamali.. Konusmamali.. Ona ömrümü veririm anne.. Ben kendime sirf bir kadin arasam,
hemen bulurum.. Ben aileme ve bu ümmete güzel hizmet edicek bir gelin, evlatlarimi iyi yetistiricek bir anne, ve esini memnun etme cabalarindan dolayi cenneti hakedicek bir kadin ariyorum..
Hani cadirinizda carsafli bir bayan vardi.. MasaAllah.. Eminim beyine olan saygisindan oyle davranmistir.. Örtünerek gizlenmesinden ziyade bana hizmet etmemesi cok hosuma gitti..
Beyinden baskasina hizmet etmiyor besbelli.. Hic bakmadi.. Benim hanimim da öyle olmali iste..
Ben de onu diyorum ya oglum.." diyerek gülümsedi Yusuf'un annesi. Kiz bekarmis, sordum sorusturdum. Üstelik senden yalnizca iki üc yas kücükmüs. Yirmi yasinda.. Yasi da uyuyor..
Ben cok münasip gördüm.."Yusuf susmus, basini masa örtüsüne dikmisti..
Kimmis? Kimlerdenmis...?" diye sordu.. Hic aklinin ucundan gecmemisti böyle bir sey.. Ama annesi söyleyince aklina yatmisti..
"Ailesi cok dindar.. Dedesini bilirsin belki, Cumaya gelirmis hep. Ahmet Aganin torunu"
Yusuf iyice düsünmeye basladi.. Pek bir münasebeti olmamisti Ahmet Amcayla..
Annesi devam etti anlatmaya.. "Ismi neymis biliyor musun..?" diye oglunu heyecanlandirmak istiyordu..
Yusuf utanmisti.. Utancini gizlemek icin sert bir yüz ifadesine bürünerek gözlerini masa örtüsünden ayirmadi.. "Ümmü Gülsüm.. Eskiden camide görevliymis, yillardir gelmiyormus ama."
Yusuf'un annesi anlattikca anlatiyordu ama Yusuf Ümmü Gülsüm'ün adini duydugunda zaten konu kapanmisti onun icin.. Kesinlikle istemiyordu o kizi..
"Hayir olmaz.." diye sessizce ayaga kalkti.. "Neden oglum? Bak güzel degildir diye diyorsan kusur etmis olursun, cok güzel bir kizmis.. Gören övüyor, gören övüyor.. Neden istemiyorsun?"
„Istemiyorum anne.. Sorma lütfen.." diye odasina gitti Yusuf.. Ümmü Gülsüm'le olan bütün karilasmalarini getirdi aklina.. Bütün Tevafuklari.. Hep bir olay oluyordu..
Hep bir bela buluyordu Yusuf'u.. Üstelik o gelecekti esiyle kesinlikle bu sekilde tanismis olmak istemiyordu... Kitaplarda okudugu gibi bir ask istiyordu o..
Hz.Abdullahin, Hz.Muhammed (s.a.v)'in, Hz.Ali'nin evlendigi gibi evlenmek istiyordu.. Esini öyle mütevazi bir sekilde tanimak istiyordu.. Ümmü Gülsüm defterini kapatti... Yatsi namazini kildi..
Namazin sonunda uzuunca dua etti Hayirli bir es icin.. Ve usulca yatagina girip uykuya daldi..
Üzerinde beyaz uzun bir entari ve basinda bir sarik vardi.. Big gül bahcesinin icindeydi.. Her yer gül kokuyor, gül dallarina kuslar konup, ötüyordu..
Yusuf yürüye yürüye bir masaya oturdu .. Ve etrafini seyre daldi.. Hersey o kadar güzeldiki.. Yusuf gördüklerine inanamiyordu..
Biraz sonra güllerin arasinda beyaz carsafli, peceli bir kadin gördü .. Kadin yavas yavas yürüyerek Yusuf'un yanina oturdu ..
Ve sahit olarak iki kadin daha gelmisti.. Nur üstüne nur.. Hic birsekilde görünmüyorlardi Yusuf'a.. Yalnizca parildayan iki nur görüyordu Yusuf yaninda.. Sasirmisti.. Birden bir ses duydu.. „Yusuf..."
Nerden geliyordu bu ses..? „Kimsin..?" diye sordu Yusuf. Gül dallarina konmus iki beyaz güvercin kanat cirparak yanina geldi..
Güvercinler birden yok olup, yerlerini nur toplari aldi.. Bunlar müjdeci iki melekti.. „Ey Yusuf .." diye seslendiler.. „Peygamberimiz nikahini kiyiyor .. Kabul ediyor musun..?"
Yusuf hickirarak agliyordu.. „Nasil yani? Kiminle..? Ben bunu hak etmedim.." Tekrar seslenildi Yusuf'a.. „Ey Yusuf.. Peygamberimiz nikahini kiyiyor .. Kabul ediyor musun..?"
Yusuf ne diyecegini bilmiyordu.. Gözyaslarina hakim olamiyordu.. Yaninda beyaz carsafli, peceli kadina bakti bir daha.. Ve ücüncü kez seslenildi ona.. „Ey Yusuf.. Kabul ediyor musun..?"
Kabul ediyorum ey Efendim" diyordu Yusuf aglayarak .. Nu nasil bir müjdeydi, nasil bir armagandi..Sonra tekrar meleklere döndü.. „Peki bunlar kim?".. diyerek masada oturan iki sahidi sordu..
Muhammed Mustafa'nin (s.a.v) kizi Fatima ve esi Hz Hatice .. Nikah sahitleriniz..." diyordu melekler.
Yusuf olaylari anladikca daha da agliyordu.. Birden gözyaslarini silen bir el uzandi.. Beyaz eldiveniyle Yusuf'un gözyaslarini siliyordu esi.. Yusuf esine dönüp pecesini acti .. Karsisinda Ümmü Gülsüm..
Demekki Ümmü Gülsüm ona bir müjdeydi.. Ne kadar da güzel olmustu.. Kapandikca güzellesmisti Ümmü Gülsüm.. Yusuf esinin alnindan öptü.. Ve tekrar bir ses isitti.. „Ey yusuf
Cennet ile müjdelendin.. Mübarek olsun" deniyordu ..Yusuf cezbe halinde kalkti.. „Hu Allah ya Allah" diye bagiriyordu ..
Dili sadece "Allah Allah" diyordu ...Kalbi yerinden cikacakmis gibiydi .. Yaniyordu .. Ask ile yaniyordu ..
Yusuf'un annesi kostu hemen yanina.. Oglunu o halde görünce cok korkmustu.. Oglu kendinden gecmisti.. "Allah Allah" diyerek kendini yere atiyordu.. Ancak saatler sonra kendine geldi ..
Ve agliyarak annesine konustu .. "Oglum.. korkuttun beni" diye agliyordu annesi.. Yazmasiyla gözyaslarini siliyordu.. „Anne.. Yarin hemen yarin kizi istemeye gidelim .." „Kimi oglum..?"
diye sasirmisti kadin.. „Hemen yarin anne.. O benim Cennetim.." diyordu Yusuf .. Annesi sasirmisti.. Ve oglunun rüyasinda bir seyler gördügünü anlamisti.. Sevincle hemen hazirliklarina basladi..
Ve Ümmü Gülsüm'ün ailesine haber saldi..O gece nasil uyudugunu bilmiyordu Yusuf.. Gecenin bir bölümünü ibadetle gecirmis, bir bölümünde ise rüyasini ve Ümmü Gülsüm'ü düsünmüstü..
Hemen olsun istiyordu hersey.. Bir an önce evlenmek istiyordu Ümmü Gülsüm'le.. Bu acelesi iki aile icin de münasipti.. Iki taraf da isi fazla uzatmamaktan yanaydi..
Ümmü Gülsüm'ü Allahin emri, Peygamberin kavliyle Yusuf Hoca'ya istemislerdi..Isi nisanla uzatmak istemiyordu Yusuf.. Bir hafta sonra hemen dügünü yapmaya karar verdiler..
Dügüne yalnizca bir iki gün kalmak üzere esiyle ilk defa basbasa kalmak istiyordu Yusuf..Hemen onu bir odaya aldilar.. Neler söyleyecegini kuruyordu aklinda..
Fakat kapinin acilmasiyla herseyi unutmustu bir anda.. Ümmü Gülsüm beyaz basi egik halde pecesiyle iceri girdi.. Gözleri dahi görünmüyordu..
Yusuf konusmaya calisti ama dili tutuldu.. Bir cümle dahi söyleyemiyordu..Söze Ümmü Gülsüm basladi.. Kisik bir ses ile seslendi.. „Yusuf.."
Adini söylemesi bile Yusuf'un kalbinin ritmini degistirmisti.. Ancak sözlerinin devami onu yaraladi.. „Sen daha iyilerine layiksin..." Ümmü Gülsüm devam etmek isterken Yusuf onu susturdu..
"Hayir Ümmü Gülsüm .. Sakin.. Sakin öyle birsey söyleme.."
"Bak Yusuf.. Ben gecmiste cok hata yaptim.. Bir erkek arkadasim olmadi, el ele tutusmadim, göz göze bakismadim ama.. Internette sürekli kendi resimlerimi.."
"Hayir..!" diye susturdu onu Yusuf.. Kizmisti.. "Bunlari duymak istemiyorum!" diye kaslarini catti. "Gecmis gecmiste kaldi. Unut bunlari! Benim yanimda bir daha asla bu konulardan bahsedilmiycek."
Ümmü Gülsüm basini egdi.. Ellerini pecesinin altina götürüyor, yaslarini siliyordu..
"Sen benim esim olucaksin Ümmü Gülsüm.. Gecmisin, günahin hic birsey umrumda degil.. Rabbimin bile sildigini, unutturdugunu ben mi hatirlaticam.. Tövbe edeni ne diye hör göreyim..?
Bazi insanlar böyle günahlarla imtihan edilir.. Hz.Ömer'i hatirla .. Kendi öz kizini diri diri topraga gömmemis miydi..? Kendi kizini, diri diri öldürmemis miydi..? Fakat ne oldu..
Ömür boyu tövbe etti de cennet ile müjdelendi.."
Ümmü Gülsüm yalnizca sustu.. Yusuf devam etti..
"Özür dilerim senin hakkinda söyledigim sözler icin.. Asil ben bunca hakaret etmisken seni haketmedim.. Beni affedebilicek misin..? Hakkini helal eder misin?"
"Gecmisimi hatirlamadan gözlerimin icine baka bilir misin ..?" diye agliyordu Ümmü Gülsüm..
"Her gün. Her gece. Sen benim Gelecegimsin.. Ezelden beri ömrüme yazilanimsin.. Kalu Beladan beri, tuttugum ask orucumsun..
Gözlerine baktigimda yalnizca sevda görür gözlerim.. Ayetler okur yüregim.. Daha ne diye seni suclayim Ümmü Gülsüm..
Belliki sözlerim seni cok yikmis.. Asil sen beni bagislayabilicek misin.. Yüregin küsmeden gözlerime bakabilicek misin..?" Ümmü Gülsüm sustu.. "Rabbim yardimcimiz olacaktir.." dedi Yusuf..
Ve yavas yavas isi tatliya bagladilar.. Pek yakinda Kuran'i, ilahili pek mütevazi bir dügün yaptilar.. Bembeyaz bir elbise icindeydi Ümmü Gülsüm..
Pecesini yine unutmamisti.. Gözleri dahi görünmüyordu.. Herkese örnek olucak, müslümanlara nasil dügün yapildigini ögreticek bir dügün olmustu bu..
Dügünden sonra evlerine gittiler .. Yusuf Ümmü Gülsüm'e Hifa Hatun ile Suheyb'in hikayesini anlatti..
Ümmü Gülsüm basi egik halde dinledi bu güzel hikayeyi.. Ve Yusuf'un istegi üzerine o geceye hikayedeki gibi namaz kilarak gecirdiler.. Bir müddet sonra, Yusuf Ümmü Gülsüm'ü bekledi..
Ve pecesini acmak üzeri onun ellerinden tutup onu karsisinda aldi.. Yavasca pecesini acti.. Ümmü Gülsüm utanarak yere bakti.. Yusuf onun basini iki elinin arasina aldi ve kaldirdi..
Gözlerine bakti... Yusuf'un gözlererinden sakalina yaslar düsüyordu.. Ümmü Gülsüm yaslarini sildi ..
Yusuf aglayarak seslendi sabretti sevdasina.. "Cennetimsin sen .. Rabbimin emanetisin .." diye ellerini tutup öptü.. Sonra uzunca alnindan öptü sevdiginin..
Artik vuslat mührünü sevdiginin alnina vurmustu......
______________________________________________________________________________
Aylar gecti aradan.. Ümmü Gülsüm de bir halsizlik vardi.. Yusuf bu durumu sezsede aldiris etmiyor gibi görünüyordu.. Cok iyi davraniyordu Ümmü Gülsüm'e..
Onu hic üzmüyor, el üstünde tutuyor, ellerini hic birakmiyordu.. Dua ile besliyorlardi evliliklerini.. Gözlerine baktikca sükrediyorlardi..
Ancak Ümmü Gülsüm'ün halsizligi arkalarina bir mesafe koymaya baslamisti.. Mide bulantilari, bas dönmeleri.. Yusuf tatli düsüncelere daldi..
"Yoksa..?" diye düsünüyordu icinden.. "Yoksa hamile miydi Ümmü Gülsüm...?" Bunu esinin kendi agzindan duymak istiyordu.. Kendi kendine sorup, bu süprizi bozmak istemedi Yusuf..
Ona artik hic is yaptirmiyor, onu sevdigini daima hissettiriyordu.. Bekliyordu Ümmü Gülsüm'ün onunla bu konu hakkinda konusacagi ani..
Birgün yine birlikte namazlarini kildilar.. Ardindan ummugülsüm kalkarak kitap rafina yürüdü.. Eline birsey alip Yusuf'un yanina geldi..
Belliki birsey sakliyordu.. "Bir bebek patigi.. Bir bebek ayakkabasi, bir emzik.. Ne acaba..?" diye düsünüyordu.. Ümmü Gülsüm esinin elini alip öptü..
Sonra avcunun icini acarak icine bir mendil koydu.. Bu zamaninda o kutsal gözyasini emdirip, Kuran'i Kerimin arasinda sakladigi mendildi.. Yusuf'un elini kapatarak..
Elini kalbine koydu .. Mendil ile gögsünü bastiriyordu..
"Hissediyor musun Yusuf ..." diye sordu.. Ama Yusuf hic birsey duymuyordu.. Cezbe haline girmisti.. "Allah Allah" diye bagiriyordu ..
Ümmü Gülsüm basini omuzuna koyup agladi.. Ikiside Aska tutulmustu .. Yusuf'un gözyaslari yarinin yanaklarina akiyordu.. Ümmü Gülsüm sarildi Yusuf'a ..
„Seni benden hic kimse ayiramaz.. Bizi ayirirsa ölüm ayirir.." diye agliyordu..
Yusuf aglamaya basladi.. Neden duygulanmistiki Ümmü Gülsüm bu kadar..
Hele son söyledigi söz.. Simsek gibi cakmisti Yusuf'un beynine
„Belki sevdamiz ahirete ertelendi Yusufum.."
Yusuf daha cok aglamaya basladi .. O da hissetmisti .. Sevdiginin gidecegini hissetmisti .. Yüregine ates düstü... Simsiki sardi Ümmü Gülsüm'ü..
Ümmü Gülsüm'ün basi Yusuf'un omzuna düstü.. Kucagina bayilmisti..
Yusuf onu uyandirmaya calisti.. Uyanmiyordu.. Hemen ambulansi aradi Yusuf..
„Kalk cennetim .. Kalk nolursun" diye yalvariyordu.. Aklina gelen her duayi okuyordu..
Ümmü Gülsüm gözlerini acti ..
Yusuf'un dizlerinde yatiyordu..
„Al bu peceteyi .. Herzaman Kuran'i Kerim'in arasinda olsun.." dedi sessizce..
Yusuf'un gözyaslari sevdiginin yüzüne damliyordu ..
Ümmu Gülsüm gülümseyerek derin bir nefes aldi.. „Kokuyu duyuyor musun Yusufum .. Sanki gül bahcesindeyiz...
Yusuf sevdiginin basini kaldirarak sarildi.. Hickira hickira agliyordu..
„Birakma beni.." diyordu..
Ümmü Gülsüm usulca sehadet parmagini havaya kaldirdi ve Yusuf'un kulagina sessizce Kelime-i sehadeti okumaya basladi.. Yusuf seslice esine eslik etti..
O da sehadet parmagini kaldirarak sehadet getirdi.. Ve tekrar Ümmü Gülsüm'ün basini oksadi.. Üzmek istemiyordu onu.. „Bak bana.." dedi.
„Bizim nikahimiz Arsi alada kiyildi .. Cennetin kapilarini birlikte acicaz sevdigim .. Nefesim yettigi kadar seni dualarimda anicam .. Cennetim.."
Ve sessizce sehadet getirerek gözlerini kapatti Ümmü Gülsüm..
Yusuf da gül kokusunu duyuyordu artik.. Ümmü Gülsüm'ün gözyaslarini sildi .. „Sen de sehitsin ey sevdigim.. Sen de sehitsin.." Ve basini oksayarak sevdigini ahiret yurduna ugurladi Yusuf..
Gül suyuyla yikanmasini istiyordu .. Ümmü Gülsüm'ün cenazesini yikayan kadin daha hic böyle birseyle karsilasmamisti .. Ümmü Gülsüm resmen gülümsüyordu..
Bundan etkilenenek onu bir gelin gibi hazirliyorlardi .. Cünkü biliyorlardi .. Mübarekler tarafindan karsilanicagini .
Ve Ümmü Gülsüm topraga verildi ..
Yusuf basi dik güclü durmaya calisiyordu .. Ama yüregi yaniyordu .. Sevdigine doyamadan toprak onu almisti.....
O gece Yusuf bir rüya gördü .. Ümmü Gülsüm'ü ona gülümsüyordu cok mutluydu ..
Yusuf'una sesleniyordu ..
"Beni Fatima Annem karsiladi Yusuf .. Seni bekliyorum .. Seni bekliyorum .. Cennet kapisinda bekleyecegim seni sevdigim.." diyordu.

PEYGAMBERLER VE SAHABELER "#wattys2017"Where stories live. Discover now