"Tadını çıkar. Çünkü hiçbir anın tekrarı yok."
***
"Sence gerçekler mi?" diye sordu arkadan gelen tanıdık bir ses.
Jungkook irkilerek döndü ve ona baktı. "Ne?"
Heilin gülümsedi ve gözleriyle Jungkook'un elindeki kitabı işaret etti. "Hayaletler."
"Benim bu belgeleri dosyalamam gerek. Kolay gelsin çocuklar."
"Hoşçakalın Bay Roger." diyerek başını salladı Jungkook. Roger da ona baş sallayıp kütüphaneden çıktı.
"Ee, ne düşünüyorsun?" dedi Heilin tekrar kitabı işaret ederek.
Jungkook kitaba baktı ve hafifçe gülümserken elini ensesine götürüp kaşıdı. "Ah, şey...Pek sanmıyorum."
Heilin gülümsedi. "Ben de öyle. Ama eğer gerçek olsalardı, güzel olurdu."
Jungkook kaşlarını kaldırdı. "Neden?"
Heilin bakışlarını yere indirdi. "Böylece annemle konuşabilirdim."
"Oh... Anlaıyorum." dedi Jungkook başını sallayarak. "Üzgünüm."
"Üzülme." dedi Heilin gülümseyerek. "Güldüğünde daha sevimli görünüyorsun."
Jungkook yanmaya başlayan yanaklarını ısırdı ve tebessüm etti. "Ah, şey ben, teşekkürler... Ve uh... Sen burada ne arıyorsun? Okul çoktan bitti."
Heilin kıkırdadı. "Sınıftaki kızla yer tartışması ettiğimiz için ceza aldım."
Jungkook güldü. "Ben de derste uyuyakaldığım için."
"Aynı sınıfta olmamamız çok kötü," dedi Heilin gülümseyerek. "Sıra arkadaşım kesinlikle sen olurdun."
Jungkook kitapları raflara dizme işine tekrar dönerken, "Üzgünüm ama Cameron'u seninle aldatamam." dedi kıkırdayarak.
Heilin küçük çaplı bir kahkaha attı ve ona yardım etmeye başladı. "Pekâlâ o zaman ben de arka sıranda otururdum."
"Neden önde değil?" dedi Jungkook gülerek.
"Çünkü o zaman seni göremem." dedi Heilin bir kitabın kapağını incelerken.
Jungkook duraksadı ve ona baktı. Tanışalı neredeyse 2 ay oluyordu. Acaba Heilin ondan hoşlanıyor olabilir miydi? Çünkü sözleri bunu ima ediyor gibiydi.
"Sana bakmak için sürekli arkama dönersem Bay Newman kafama kitap fırlatır. En iyisi yan sırada otur sen." dedi Jungkook gülerek. Heilin de kahkahayla güldü ve "Sanırım haklısın." diyerek ona katıldı.
Jungkook Bay Newman'a ona ceza verdiği için teşekkür etmek istiyordu. Çünkü eğer cezayı vermemiş olsaydı Heilin ile böyle eğlenceli vakit geçiremezdi. İki buçuk saat boyunca gülerek kitaplar ve filmler hakkında konuşmuşlardı. Pek çok ortak yanlarının ortaya çıkması Jungkook'u sevindirmişti.
Heilin'i uzun ısrarlar sonucunda evine bıraktıktan sonra kendi evine doğru yola koyuldu. Minibüsün camından dışarıya bakarken istemsizce gülümsüyordu.
Yarın Cameron'a, "Evet dostum, sanırım gerçekten ondan hoşlanıyorum." diyebilirdi.
Eve varır varmaz duş alıp kendini mutfağa attı. Mısır gevreğini yerken gözü dolaba takıldı.
Ve aklına okulda görmüş olduğu 'rüya' geldi.
Rüya olamayacak kadar gerçekçi oluşu, içini ürpertiyordu.
Kaşığını yavaşça bıraktı. İştahı kaçmıştı.
Salona gitti ve televizyonu açtı.
Bazı şeyleri aklından silmek istiyordu ve o rüya da buna dahildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• The Carpet Π Jeon Jungkook •
Fanfiction[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Frank's House'a taşınır. İnsanların onu hayalet dedikodularıyla uyarmasına kulak asmaz, eve taşınmakta...