Bölüm 18

402 44 1
                                    

"Bay paparazi düşmanı. Beraber görüntülenmemiz seni neden bu kadar rahatsız ediyor acaba?"

Gözlerini devirdi. Küçük bir sırıtmayla yüzüme bakmaya başladı.
"Seni bu işe dahil etmek istemiyorum. Hayatımızın geri kalanında sade ve gözlerden uzak bir hayat yaşamamızı istiyorum."

Beni sahiplenmesi ve medyadan bizi gizli tutması hoşuma gitmiyor diyemezdim. Yüzümdeki mutluluk ve şımarık ifadeyi saklamak için cama doğru döndüm. Dışarıda sadece yeşil alanlar görülüyordu. Heryer yemyeşil ve sessiz.

"Neyse ki çok oyalanmadan yola koyulabildik. İlk günden eğlenceye gecikmek istemezdik sanırım."
"Şu an ne kadar acıktım bilemezsin. Daha çok var mı?"

İlerideki tabelayı gösterdi. Daha 200 kilometre yolumuz vardı. 3 saat içinde orda olmamız gerekiyordu. Yavaş da gitsek yetişirdik.

Radyoyu açıp karıştırmaya başladım. Pop müzik, pop müzik ve a! Pop müzik. Başka birşey dinlemiyor mu bu insanlar. Derken birden karşıma çıkan caz kanalıyla kanın vücudumda tekrar akmaya başladığını hissettim. Güneş batıyordu, heryer sessiz ve boştu, caz müzik tüylerimi diken diken ediyordu ve yanımda Luke'un altın sarısı saçları güneşin son ışınlarıyla dalgalanmaya devam ediyordu.

"Demek çok acıktın. Tüm yol boyunca karnının boş kalmasını istemeyiz. Açıkcası ben de açlıktan ölüyorum."

Yaklaşık 2 kilometre daha gittikten sonra uçurum başı gibi bir yere varmıştık. Güneşin batışı çok rahat görünüyordu ve altımız ormanlığa ve dereye uzanıyordu. Müziğin sesini hafifçe kıstı ve arabanın torpido gözünden 2 paket çıkardı.

"Nasıl güzel kokuyor mu?"

Bizim için önceden depoladığı sandviç, puding ve şarabı çıkartıp gözlerine baktım.
"Şarabı nasıl açacağız akıllım?"
Kıvrak bir hareketle yan kapının gözünden açacağıda çıkarıp gülümsedi.
Sandviç ve şarap. İşte aradığım aşk anlayışı.

Bardaklarımızı tokuşturmalarımız ve yemeklerimizde bittikten sonra enerjik bir şekilde yola devam ettik. Hava kararmıştı. Caz müziği değiştirip biraz daha radyoyla oynamaya devam ettim. Daha sonra Luke beni durdurup bir tuşa bastı ve. Michael Jackson! İşte aradığım pop müzik.

"Özel bir kaset. Ayrıca kutusunda imzasıda var. Belki ilgini çekiyordur."
"Delirdin mi sen! İlgimi çekmek mi. Ah skywalker beni çıldırtıyorsun."
"O zaman zevkini çıkar bebeğim."

Depoladığım mutluluk ve karbonhidratı -tabi biraz da alkol yardımıyla- bağıra çağıra çıkartıyordum. Az daha kaza yapacaktık bile. Ama yaptığımız hiçbirşeyden pişmanlık duymuyorduk. Eğlenmiştik.

Gelmemize son 10 kilometre kalmıştı. Kendimize biraz çeki düzen vermemiz gerektiğini düşünüp ciddi olmaya çalıştık.
"Raven.Reşit olmayan bir kız için bu davranışları hiç uygun bilmiyorum. Bilginize."
"Çok çok büyük özürlerimi sunuyorum hazretleri. Malesef Raven'ın bu durumda yapabileceği daha iyi bir şey bulunmuyordu. Ama şu an iyi. Aklı yerinde. Merak etmeyiniz."
"Aklınıza hakim olun Bayan Raven Grace"

Birden aklım başıma cidden gelmiş gibi bir darbe yedim. Ah yediğim darbe cidden darbeydi. Gelmiştik ve Luke ani bir fren yapmıştı. İşte burası 3 ayımızı harcayacağımız yer. Vay be.

"Yolculuğumuzun sonuna gelmiş bulunmaktayız. Buyrunuz efendim."
"Koluma girme şerefini bana uygun görürseniz onur duyarım."
"Ne demek. İsteyin yeter."

Koluma girip kapıya doğru yol almaya başlamıştık. Kapıdan girince bizi görenler arabadan valizleri almak için anahtarı istediler. Bize kalacağımız yerleri göstereceklerini sonra da başlangıç törenine davet edeceklerini söylediler.Çok uykum vardı.
Başlangıç neyi?

-Devam Edecek-

Yalnız BaşınaWhere stories live. Discover now