Bölüm 30

220 59 53
                                    




Multimedia Uğur'un Zeynep'i kendisine çekip oturdukları an..

Gözlerimi açtığımda sırtüstü uzanıyordum. Soluma dönmek istedim ama kolumun acıması ile başımı kaldırınca Sağ kolumun seruma bağlı olduğunu gördüm. Bu yüzden dönerken acı çekmiştim. Gözlerimi yavaş yavaş kapatıp ne olduğunu düşününce Kenanla olan çatışmayı hatırladım ve sonucunda yaralanmamı.

Gözlerimi açtığımda içeri Mert girdi ve beni uyanık görünce hemen yanıma yaklaşıp "abi iyi misin? Ağrın var mı? Doktoru çağırayım mı?" Diye ard arda sıraladı. Bende "gerek yok" deyince "emin misin abi?" Diye tekrar sordu. Bu sefer gülümseyerek "merak etme bana bir şey olmaz" dedim. Mert de gülümseyerek "tamam abi ben bizimkilere haber vereyim" deyip merdivenlerden bağırmaya başladı.

"Ateş abim uyandı" dedikten sonra  tekrar içeri girdi. Ardından paldır küldür içeri dalan Ali onun ardından da Tufan içeri girdi. Tufan "nasılsın abi" diye sordu. Bende "iyiyim" dedim. Ali ise "abi sana bir kez daha hayran kaldım bir insan vurulunca bilemi bu kadar karizmatik görünür" demesi ile gözlerimi devirince Mert tarafından kafasına sert bir tokat yedi. Ali "yinemi ya abi valla salak olacağım sayende" demesi ile hepimizden gülme sesi çıktı.

Daha sonra ciddileşip "Kenan itine ne oldu?" Diye sordum. Mertte "abi o sana Ateş ettikten sonra adamlar hemen yakalayıp kelepçeyi taktılar. Bizde seni eve getirip doktor müdahaleni yaptıktan sonra direk anlaştığımız polislere haber verdik. Gelip görüntülerle birlikte Kenan ve adamları ile birlikte satış yaptığı adamlarıda götürdüler. Ayrıca gazetecilerede haber verip anlaştığımız adama görüntülerin kopyasını yolladık ve onlarda yayımladı. Anlayacağın abi planımız kusursuz gerçekleşti" diye anlattı.

Ali "üç gün sonrada mahkemeleri var" diye ekledi. Bende başımla onaylayıp "aferin" dedikten sonra Mert de hafif gülümseyip "ozaman abi biz çıkalım da sen de dinlen" dedi. Bende kafamla onaylayınca Mert ve Ali kapıdan çıkarken Tufan bana yaklaşıp "abi seninle konuşmak istediğim bir konu var" dedi.

Ali ile Mert çıkıp kapıyı kapatınca Tufan "abi ben ne diyeceğimi bilmiyorum ama senin bu şekilde yatmana sebep olduğum için özür dilerim" deyip başını eğdi. Bende "Tufan sen benim çalışanım değil kardeşimsin, tabiki sana canım feda olsun. Hem hatırlıyormusun birzamanlar sende benim için aynısını yapmıştın" demem ile "yine olsa yine yaparım abi" dedi.

Bende bu sefer "bende aynı şekilde kardeşim o yüzden özürlükte teşekkürlükte bir durum yok" dedim. Oda "eyvallah abi" deyince ortamdaki gerginliği atmak adına "hadi ozaman sende çıkda bende dinleneyim." Oda "tamam abi" deyip kapıdan çıkacağı sırada durup bana döndü ve "birazdan yemeğini getireceğim uyuma hemen" dedi ve çıktı.

On dakika sonra Tufan elinde tepsiyle odama geldi. Bende biraz kalkmaya çalışırken Tufan bir elinde tepsiyi tutarken diğer eliylede gelip yastığımı dikleştirdi. Bu sayede sırtımı yaslayabilmiştim. Tufan yanımdaki boşluğa oturup tepsiyide üzerime koyunca ye gibisinden bana baktı.

Bende ortamdaki gerginliği atmak adına ve eskisi gibi olmak için kolumdaki serumu gösterdim ve "nasıl yiyeyim oğlum yaralıyım ben sen yedir bir zahmet" dedim ve hafif neşeli çıkan sesimle. Oda benim bu halime "la havle" diyerek önümdeki mercimek çorbasına kaşığı daldırdı ve direk ağzıma sokunca sıcaklığından yanıp "yandım lan insan bi soğutur" dedim kızarmış gibi. Oda sabır dilermiş gibi havaya baktıktan sonra verdiği her kaşıkta bana üfletirmişti.

Bu anımız bana Tufanla olan çocukluğumuzdaki mutluluğu hatırlatmıştı. Güzel günlerdi. Ozaman hiçbir sorunumuz yoktu. Temizdik, saftık, mutluyduk.. Ama şimdi sonuna kadar kirliydik. Bu bataklık insanı içine çektikçe bırakmayan cinstendi ve benim içinde artık çok geçti. 

Aşk İsyanı Where stories live. Discover now