Baş Düşmanımla Tanışıyorum

2.3K 208 40
                                    

  Tamam, ben garip karşılaşma diye buna derdim. İkisinin de suratlarında uzaylı görmüş ifadesi vardı ve ben bunu kayda almak için her şeyimi verebilirdim, ama telefonumu çıkarmak uzun süreceği için üzülerek bu fikirden vazgeçmek zorunda kalmıştım.

  Az önce adının Jimin olduğunu öğrendiğim çocuk uzun adımlarla JungKook'un yanına geldi, bir an için kalbim tekledi ve göğsümün sıkıştığını hissettim. Kavga çıkacaktı, belki çocuk yanında çakı veya silah taşıyordu. Sandalyelerden birine en kısa sürede ne zaman yetişebilirdim? Ya çocuk ilk hamlesini yumruktan yana kullanırsa?

  Solumda kalan kahverengi ahşap sandalyeye uzanacakken olayların pek de düşündüğüm gibi gelişmediğine şahit oldum. Erkeklerin klasik selamlaşması olan yumruk çakma olayı bittikten sonra ikisi de kocaman gülümseyip birbirlerine selam verdiler.

  ''Bu kadar erken geleceğini neden söylemedin, adamım?'' dedi Jimin, bunu söylerken JungKook'u şaka amaçlı hafifçe ittirmişti. Normalde başka biri bunu yapsa JungKook'un vereceği tepkileri belliydi; bir, somurtmak ve görmemiş gibi yapmak; iki, anında sinirlenip kötü kelimeler etmek; üç, anında sinirlenip, kötü kelimeler edip kavga çıkarmak.

  Ama JungKook, gülümseyip, ''Bunu ben de pek tahmin etmemiştim, dostum,'' demekle yetindi.

  Evet, bildiğiniz 'dostum' kelimesini gerçek anlamda kullanmıştı.

  Demek JungKook'un da yakın arkadaşları olabiliyormuş, diye geçirdim içimden. Sonra, ikisinin de kafası bana döndü. Doğru ya, onlar görüşmeyeli-uzun-zaman-oldu-en-yakın-arkadaşım performansını yaparken ben, üçüncü tekerlek, şaşkın gözlerle onları izlemiştim.

  ''Bu kız da kim, JungKook?'' dedi Jimin doğrudan gözlerime bakarak. Seçtiği kelimelerde pek bir sıkıntı olmasa da, sanki kötü adamın kim olduğunu başından beri bilen zeki dedektifler gibi tonlaması beni rahatsız etmişti. Bundan ona neydi ki? İsterse bakıcısı olayım, buna böyle.. - Nasıl desem, şüpheli yaklaşması oldukça gereksizdi. Değerlendirmeyi bitirmiştim; aşırı korumacı arkadaş alarmı, millet.

  ''Affedersin ama bundan sana-'' JungKook elini omzuma atıp beni kendisine doğru çekti. Yüzündeki sırıtma hala silinmemişti. 

  ''Tanıştırayım, kız arkadaşım.''

  Sanırım şu an şaşkınlık konusunda Jimin'le yarışırdık.

  ''Ah, tebrik ederim, ben sanmıştım ki.. Neyse, ne zamandır çıkıyorsunuz?'' Az önceki tuhaf halinden eser olmayan Jimin, gerçekten de arkadaşı için sevinen bir hale bürünmüştü. Sorduğu soruyu ben de merak ediyordum açıkçası.

  ''Evet, ne zamandır çıkıyoruz, JungKook?'' dedim bakışlarımı yanımdaki çocuğun yüzüne çevirirken. Ama o, konuyla alakasız bir biçimde giriş kapısına doğru bakıyordu.

  ''Aslına bakarsan Jimin, JungJi'ye etrafı gezdirmeye devam etmem gerekiyor, yarın okulda görüşürüz,'' demesiyle birlikte beni kapıya doğru sürüklemeye başladı. İç geçirip duruma ayak uydurmaya çalıştım, anlaşılan beni bahane olarak kullanıyordu.

  ''Görüşürüz, JungKook,'' diye bağırdı Jimin arkamızdan. Kapıdan çıkmadan önce kafamı çevirip, arkaya doğru kısa bir bakış attım. Jimin, mutsuz olduğunu tahmin ettiğim bir ifadeyle bar taburelerinden birine tüneyip, kafasını tezgaha yasladı. Ne diyebilirim ki, ilginç bir çocuktu.


---


  Transfer öğrenci olmak, ilk günden dikkatin hepsini üstüne çekmek demektir. Bir de yanınızda sizinle birlikte gelen kişi, eskiden bu okulun bir parçasıyla, daha da beter dikkat çekiyordunuz.

bir tutam kurabiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin