6.Bölüm

13.6K 966 301
                                    


Bacaklarımı haps eden bacaklar, bedenimi sıkıca saran kollar ve boynumu işgal eden yüz ile gözlerimi lanet bir pazartesi gününe aralamıştım. Pazartesi sendromu olsa gerek, bulunduğum duruma bile sevinemiyordum. Aksine, hiç uyanmamış olmayı dilerdim. Yine de pazartesi gününden nefret etmem ve hayatımda görüp görebileceğim en güzel sabahı yaşıyor olmam okuluma gitmemem için bir neden değildi. Klasikleşmiş olan düşüncelerimi beynimin en gereksiz köşelerine attıktan hemen sonra bedenimi kurtarmak adına hareket ettim. Chanyeol uyku sersemi rahatsız olmuş olacak ki bedenini benden tamamen ayırmış tek kişilik yatakta benden olabildiğinde uzağa yerleşmişti. Dirseklerimin üzerinde doğrulup komodinin üzerinden telefonumu alıp alarmı kapattım. Harika, alarmın çalmasına tam yedi dakika vardı. Sinsi bir ifadeyle yatağın en benden uzak olan bölgesinde yatan Chanyeol'ün çıplak göğsüne elimi yerleştirdim. Göğsünü hafifçe okşayarak yanağına, burnuna, çenesine, alnına, gözlerine hatta şakaklarına öpücükler kondurmaya başladım. Chanyeol yavaş yavaş kıpırdanırken öpücüklerimi boynuna taşıdım ve rahat bir pozisyona girmek adına bedenimi aşağıya doğru kaydırdım. Aşırı sessiz olan odanın içinde sadece benim Chanyeol'ün bedenine kondurduğum şapırtılı öpücüklerin sesi dolanıyordu. Chanyeol sonunda gözlerini gerçekliğe açtığında tek elini kaldırıp saçlarıma daldırdı. Başımı boynundan kaldırdım ve tekrar yüzüne yaklaştım. Bu sefer ki hedefim dolgun dudaklardı. Onlara minik bir öpücük vermek istesem de Chanyeol dudaklarını aralamış, alt dudağımı kavradığı gibi emmeye başlamıştı. Bana düşen üst dudağı da ben kavradım ve böylelikle sabah öpücüğümüzü de birbirimize vermiş olduk. Fazla vakit harcamamak adına geri çekildiğimde kalçalarımı saran elleriyle gerildim. Bunu fark ettiği gibi gülümsemişti. Benimle bu konuda alay etmesi sinirimi bozmuyor değildi, fakat gülümsemesini görmek adına sürekli benimle dalga geçmesine izin verebilirdim.

''Eğer beni okula bırakacaksan fazladan beş dakika daha burada kalabiliriz.''

Her ne kadar uyanalı dakikalar olsa da sesim hala pürüzlüydü ve açılması için en azından yarım saate ihtiyacım olduğunu biliyordum. İşin heyecan verici kısmı, Chanyeol'ün pürüzlü sesini duymaktı. Her şeyiyle o kadar mükemmeldi ki, sürekli onu uyandırıp konuşmasını sağlayabilirdim.

''Seni okula bırakacağım. Çıkışta da gezmek ister misin? Piknik yapalım.''

Gülümseyerek başımla onayladım ve kırmızı saçlarına parmaklarımı geçirip okşamaya başladım. O da aynı şekilde saçlarıma parmaklarını geçirmişti ve saçlarımı yumruğu arasına canımı yakmayacak şekilde sıkıştırıp başımı yukarı doğru çekmişti. Üstünde yükseldiğimde dudakları açılan boynumla temas etmişti. Gülerek tüm yükümü ona verdim ve boynumu emmeye başlayan Chanyeol'ü engellemek adına geri çekildim.

''Her yerimi morarttın Chanyeol.''

''İyi ya, benim olduğun belli oluyor.''

''Hayır daha çok ben bir kaç saat önce seviştim havası veriyor.''

Cümlemle birlikte gözlerimi devirdiğimde Chanyeol kıkırdayıp dudağımın üzerindeki bene öpücük kondurdu.

''Pekala, o zaman soyun.''

''Ne?''

Kaşlarımı aniden söylediği şeyle havaya kaldırdım ve şaşkın bir ifadeyle sordum.

''Ne demek ne? Madem boynunu görüyorlar diye rahatsız oluyorsun, bende görünmeyen yerl- hey!''

Hızla üzerinden atlayıp dünden hazırladığım kıyafetleri masamın üzerinden aldım ve kendimi banyoya atıp kapıyı kilitledim.

''Üzgünüm Chanyeol, okula geç kalıyorum!''

Chanyeol'ün gülümsediğini tahmin edebiliyordum. Ne de olsa o istemeseydi, onun kucağından kaçmama imkan yoktu. O istemediği sürece hayatından çıkamayacağım gibi.

Rich HusbandWhere stories live. Discover now