9.Bölüm

13.1K 945 422
                                    


Eve girdiğimde yorgun bir şekilde ayakkabılarımı çıkarıp kendimi salondaki gıcırdayan koltuğa bıraktım. Derslerden bir şey anladığım yoktu, insanları bile doğru düzgün görmemiştim. Tek düşündüğüm Chanyeol'dü. Böyle devam edemeyeceğimi biliyordum. Ne olursa olsun böyle devam edemezdim, o bana ait değildi ve olmuyordu işte. Bunu nasıl kabullendim bir fikrim yoktu fakat yapmıştım işte. Ondan tamamen kopmalıydım. Ağlayacağım geceler olacaktı, yalnızlıktan üşüdüğüm gecelerim olacaktı fakat onsuz başarabilmeliydim. Hem okulumu bitirdiğimde Amerika'dan tamamen gidecektim. Onunla bir geleceğim olamazdı, kesinlikle.

Kapattığım gözlerimi güçlükle açıp bir kaç kez kırpıştırdım. Gözlerim dolmuştu, çığlıklar atmak istiyordum. Daha hiçbir şey yapamamıştık ki biz. Bir uçurum kenarında bile öpüşememiştik. Tek adımımız bizi ölüme götürecekken öpüşememiştik daha hayata tutunmak için son şansımız buymuş gibi. Şimdiden pişman hissediyordum. Onunla yemek yapma zevkine varamamıştım, evimizi baştan sona kendi zevkimize göre döşememiştik bile. Çok erken değil miydi gerçekten de?

Başımı koltuğa yasladım ve kendimi aşağıya kaydırıp hafifçe uzandım. Evimin pürüzlü beyaz tavanına dolu gözlerle bakarken ellerimi karın kaslarında gezdirdiğim zamanı anımsamaya çalıştım. Çok olmuyordu daha ona dokunalı. Yıllar sonra da böyle derinden hissedebilecek miydim dokunuşlarını? Yoksa tek tek silinecek miydi izler benden? Kokusunu şimdi nerede duysam tanırım, yıllar sonra tanıyabilecek miydim? Ya kalın sesini unutacak mıydım? Sıcak dokunuşlarını yıllar sonra şimdi ki gibi hissedebilecek miydim? Koltukta o pozisyonda çok kalmayıp yavaşça doğruldum. Bedenen değildi yorgunluğum. Zihinsel olarak çökmüştüm. Yüzüm ifadesizdi, gözlerim soğuktu, kalbimin ritmi çok yavaştı. Fotoğraf çekmek bile istemiyordum. En azından mutsuz olduğum da sokağa çıkar fotoğraf çekerdim, bu beni mutlu ederdi.

Tek yapmak istediğim palyaço kostümümü yakmaktı. Onu yakmak istiyordum. Parçalara ayırmak, yok etmek. Ayağa kalktım ve ayaklarımı sürterek banyoya ilerledim. Suyu açtım ve acele etmeden soyunmaya başladım. Tişörtümün eteklerinden yakalayıp bedenimden ayırdığımda vücuduma çarpan soğuk hava derin nefes almamı sağlamıştı. Acaba Chanyeol şimdi ne yapıyordu?

Kot pantolonumun fermuarını parmaklarımda yara varmışcasına yavaş ve dikkatlice açıp onu da bacaklarımdan sıyırdım. Boxerı da büyük bir umursamazlıkla çıkarıp kendimi soğuk suyun içine soktum. Gerçekten su buz gibiydi ve bu benim inlememi sağlamıştı. Garip sesler çıkarıyordum çünkü su soğuktu ve katlanamıyordum. Nefes alış verişlerim hızlandı ve sürekli refleks olarak karnımı içeriye çekiyordum. Gözlerimden akan sıcak yaşlar bedenimi ısıtmaya yetmezken bedenimin titremesine inat yavaşça duş aldım. Normalde beş dakika da aldığım duşu şimdi on beş dakika da almıştım. Belime sardığım havluyla banyodan çıkıp odama giderken yerleri ıslatıyordum. Başımı eğdim ve odama girdim. Dolabımdan gri eşofman altı ve v yaka düz beyaz tişört çıkardım. Çekmecemden gumball baskılı boxerlarımdan alıp altıma geçirdim. Aynı uyuşuklukla geri kalanları giyindiğim de altıma sardığım havluyla saçlarımı kuruttum. Yeni bir havluyu almaya gidemeyecek kadar üşengeçtim. Yeni yıkanmamış mıydım ne de olsa?

Sonunda biraz olsun rahatlamamış bir şekilde kendimi bir saat önce kıvrandığım koltuğa tekrar kıvranmak için attım. Çıplak ayaklarımı bağdaş kurmak için kendime çekip kanepenin üzerinde duran telefonumu elime aldım. Saat henüz öğlen ikiydi. Kendimce bir takım kararlar almıştım ve bu kararları paylaşmak için Chanyeol'ü çağırmalıydım. Sadece düşünüyordum, zaman tanımalı mıydım? Biliyordum eğer zaman tanırsam bunu yapamazdım. Bu yüzden başımı kendimi teşvik etmek için olumsuzca sallayıp Chanyeol'ün numarasını tuşladım. Arama tuşuna basmak için tereddüt etmiştim. Henüz sesini duymak istediğimden emin değildim.. Tek elimi nemli saçlarıma geçirdim ve iç çekerek mesaj kutuma girdim. Chanyeol'ün numarasını girip ona yeni bir mesaj yazdım.

Rich HusbandWhere stories live. Discover now