Bölüm 4

632 83 8
                                    


Bölüm 3'ün sonu...

"Bu odada kal," dedi çenesiyle koridorun sonunda ki odayı işaret ederek. Kusmak istediğim nefreti içimde tutmak zorunda kaldım bir kez daha. Boynumda ki şalı hızla çıkarıp yere attığımda Ares, ufak bir bakış attı ama sonra arkasını dönüp odasına girerek kapıyı sertçe kapattı. Gözlerimden akan yaşlar eşiliğinde bana verdiği odaya girip yatağa uzandım. Hislerim yavaşça içime doluşurken, kaldıramayacağım kadar büyük bir acı hissediyordum. Hislerim içime yerleşip tepkilerim bir bir bedenime kavuşunca, acı daha da çoğaldı. Büyük yatakta küçülebildiğim kadar küçüldüm.

Yarının daha güzel olacağını söyledim yalan olsa da. Sorularıma cevap bulacağımı umdum aptal, küçük bir kız gibi. Ama olmadı. Yarın, bu günden bile beter oldu.

Çünkü, gözlerimi açtığım an, Dünyadaydım!



Bölüm 4


"Hadisene kızım," dedi Mia, cırtlak sesiyle. "Okula geç kalacağız."
Beynimin içinde sesi çınlayınca yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım. İçime derin bir nefes çektiğim an, ciğerlerim parçalanıyormuş gibi oldu ve yattığım yerde öksürük krizine girdim.


Mia'nın uyandırma tarzı herkesten çok farklı olurdu. Uyku, benim için ayrı bir dünya gibiydi her zaman ve bu yüzden beni uyandırmak pek kolay olmazdı. Mia da kendine birkaç garip yöntem bularak, gerekli zamanlarda kullanırdı. Öksürük krizimi atlatmaya çalışırken, "Nora," dedi bıkmış bir tavırla, Mia. "Uyku hapı filan mı aldın kızım, uyansana!"
Gözlerim etrafı taradı. Öksürüklerim azalınca yerimden doğrulmaya çalıştım. Kendi evimde, kendi odamdaydım. Fakat kötü bir koku burnumun içini yakıyordu. Gözlerim Mia'yı bulduğunda, "Ne kokuyor böyle?" diye sordum yüzümü ekşiterek.


"Ne kokuyormuş?" Mia'da etrafı kokladı benimle alay ederek. Tavırları fazla agrasifti, sanırım onu biraz fazla kızdırmıştım.
"Her neyse," dedim bacaklarımı yataktan sarkıtıp. "Nasıl uyuduysam, her yanım tutulmuş." Belimi esnetmeye çalıştım esnerken.


"Nora," dedi Mia, tek kaşını havaya kaldırıp. "Saat on bir oldu, farkında mısın? Yarım saat içinde yetişmemiz gereken bir sınav ve ardından gitmemiz gereken bir işimiz var."
İşaret parmağı kırmızı kayışlı saatine küçük darbeler vururken, "Uyandım işte hazırlanıyorum hemen, salona geç sen," dedim ve banyoya yöneldim uyuşukluğumu sürdürerek.
"Zaten tüm gece kabus gördüm, sende sabah sabah tepemde cellat gibi dikiliyorsun."
"Şu durumda ilgileneceğim son şey senin kabusların, Nora. Ve eğer beş dakikaya kapının önünde olmazsan, kabuslarının başkahramanı olacağım, bilmiş ol!"


Mia'nın sözlerine dudak büksem de, beş dakika içinde elimi yüzümü yıkayıp üzerimi giyindim ve kapının önünde dakika tutan çok sevgili arkadaşımın yanına vardım. Son saniyeleri sayıyordu, gazabına uğramaktan son anda kurtulmuştum.
Evin önüne park ettiğimiz bisikletlerimize ilerlerken Mia'nın homurdanmasına gıcık olsam da sesimi çıkarmadım. Başımı çatlatan bir ağrı vardı ve hava çok soğuk olmadığı halde üşüyordum. Üzerime siyah hırkamı geçirip fermuarını çektim. Kulağıma da kulaklığımı taktığımda bisikletimi ilerletip bahçeden çıkardım. Ben üzerine bineceğim sırada Mia çoktan ilerlemeye koyulmuş, hırsla pedalları çevirmeye başlamıştı bile.


Mia bu gün oldukça soğuk davranıyordu, sanki morali bozuk gibiydi. Yine de bunu sorun etmedim, bu davranışlarının üzerinde durmadım. Çünkü gerçekten kendimi çok tuhaf ve yorgun hissediyordum.
Burnumun içine çektiğim her nefes ciğerlerime batıyordu ve nedense pis bir koku burnumu yakıyordu.
Üstelik hangi dersin sınavına gittiğimizi dahi bilmiyordum. Her zaman düzenli olarak ders çalışan tiplerden değildim ama dersi derste dinleyen kesime kesinlikle giriyordum. Kuvvetli bir hafızam ve ezber yeteneğim vardı ama nasıl olurdu da olacağımız sınavı hatırlamazdım? Mia benim tam zıttım bir insandı, sınav tarihlerini ona hatırlatan ve sabahları tepesinde dikilip onu uyandırmaya çalışan ben olurdum hep. Şimdi ise tam tersi olmuş ve Mia, tribini ayaklarına düşürüp hırsla pedalları çeviriyordu.

TRAUMLAND -DÜŞLER DİYARI-Where stories live. Discover now