🔷 9🔸

1.1K 493 1.9K
                                    

Savaş'a bugünün onun için iyi geçmesini dileyip arabadan indim. Bugün babasıyla beraber zaman geçirecekti. Onun söylediği gibi baba, oğul gibi olmaya çalışacaklardı.

"Günaydın Görkem." diyerek yerime oturdum.

"Günaydın." dedi gülümseyerek.

İşler neden beklemezdi ki?

Gazetecilik çok güzel bir meslekti. Her gün farklı olaylarla, haberlerle karşılaşıyordum. Kimisi iyi... Kimisi kötü... Bu meslek bana şükür etmeyi öğretiyordu. Öğretiyordu çünkü bizlerin beğenmediği hayatlarımızın daha kötüleri vardı.

Birazda dün yaşadıklarıma yer vermeliydim. Düşünülme sırası onlardaydı. Savaş bana güzel ve anlamlı bir kolye hediye etmişti. Aramızdaki ilişki katlanarak büyüyordu. Bana aşık olmadığını söyleyip beni sevdiğini söylemişti.

Ya da ben işlere dönmeliydim. Savaş bana hayatı unutturuyordu.

"Selam Miray." Irmak'ın sesi, kafamı bilgisayar ekranından alıp ona çevirmeme neden oldu.

"Selam." dedim şaşkınlıkla çünkü o genelde öğle molasında gelirdi.

"Bana selam yok mu?" Görkem gülerek ayağa kalkıp yanımıza geldi.

Irmak tatlılıkla "Selam Görkem." dedi.

İkisi benim masamın önünde ki sandalyelere oturdu.

"Irmak niçin geldiğini tahmin ediyorum ama..."

Irmak gözlerini bana çevirdi.

"Geldim çünkü arkadaşım benimle hatta bizimle eskisi gibi değil."

Of işte başlıyor! Hayırlı olsun!

"Bu konudan bahsetmek istemiyorum."

"Ama ben bahsetmek istiyorum." Görkem inatla bana baktı.

Oflayarak konuştum. "Evet dinliyorum."

"Uzaklaştık birbirimizden." dedi Irmak.

Onu onaylayarak kafamı salladım. "Evet uzaklaştık."

"Değiştin Miray." Görkem'de konuşmaya dahil oldu.

"Bakın ben değişmedim sadece kendim gibi birisini buldum. Ben Savaş'ı buldum. Sizden uzaklaştığımın farkındayım ama of işte beni anlayın lütfen! Sizinle de elimden geldiğince zaman geçirmeye çalışıyorum."

Sinirlenmeye başlıyordum ve buna da sonuna kadar haklı sebepler sunabilirdim.

"O birkaç gündür tanıdığın adam için bizden vazgeçiyorsun." Irmak olayı ileri seviyelere taşıyordu.

"O birkaç gündür tanıdığım adam bana yıllarca tanıdığım arkadaşlarım gibi asla yargılı davranmaz!"

Görkem güldü.

Bunların beynini örümcek filan mı kullanıyordu?

Irmak konuşarak Görkem'in gülüşlerini bastırdı.

"Sana yargılı davranmıyoruz sadece eskisi gibi olalım."

"Ben böyle çok mutluyum."

Ağızlarına sadece 'değiştin' lafını dolamışlardı. Bozuk bir radyo gibi aynı frekansa takılmışlardı.

"Boşversene Irmak zaten Miray bir seçim yapmış."

"Ben seçim yapmadım Görkem ve lütfen beni buna mecbur kılmayın." Ve sözlerime ekledim. "Keşke beni biraz anlasaydınız."

Irmak ve Görkem'e sırasıyla baktım fakat tepki vermediler.

"Sanırım bir süre kendimize gelene kadar görüşmeyelim."

Bunu söylemek kolay mı sanıyorsunuz? Zordu ama ilerde bir taraf seçmek gibi klişelere bulaşmak istemiyordum.

Irmak ayağa kalktı. "Peki Miray kendimize geldikten sonra görüşürüz." Arkasını dönüp gitti.

Kapı kapandıktan sonra Görkem gözlerime baktı.

"Seni sandığından daha çok seviyorum Miray ve seni hep bekliyor olacağım."

Oturduğu yerden ağır hareketlerle kalkıp kendi masasına yöneldi.

Görkem... Ona ne yapmalıydım? Nasıl davranmalıydım? Kafamı kurcalıyordu. Hayır! Onunla Savaş arasında kalmak değilde, beni vicdanımla sınıyordu sanki.

Vicdanımla başbaşa kaldığım berbat saatlerden sonra Savaş'la eve gelmiştik. Bugün yaşadıklarımı ona anlatma taraftarı değildim. İkimizi böyle sorunlarla bölmek istemiyordum.

Yatağıma uzanıp kendimi dinlemeye karar verdim. Bugün doğru olan şıkkı işaretlemiştim. Böyle sorunlarda elimde bir cevap anahtarının olmasını dilerdim.

Ya da bir cevap anahtarım vardı. Savaş...

Bugün yine de kabul etmek istemesemde bir taraf seçmiştim. Bunun doğruluğunu kanıtlamak Savaş'a düşüyordu.

Mutlu olmam için küçük, tatlı sebebim ise yarın cumartesiydi.

Savaş, ben yatağa uzandıktan dakikalar sonra gelip yanıma uzandı. Birbirimize bakıyorduk. Hep baktığımız gibi.

"Bu çok farklı bir his o iki kelimeyi ağzımdan çıkarabilecek kadar farklı."

Gözlerim merakla büyümüştü. "O iki kelime?" dedim.

"Seni seviyorum." dedi.

Elimle yanağını okşamaya başladım fakat yeni çıkmaya başlayan sakalları parmaklarımı, taşlı bir yolda ki pürüzler gibi zorluyordu.

Bana daha çok yaklaşarak üzerime eğilip boynumla göğsüm arasında kalan boşluğu öptü.

Dudakları kulağıma tırmandı.

Fısıldadı.

"Seni istiyorum."

Boynumu öpmeye devam ederken bu cümleyi sürekli tekrarladı. Onu durdurmak istemiyordum çünkü bende onu istiyordum.

Boynumdan belime doğru akan soğuk terlere aldırmayıp Savaş'ın beni öpmekten ileri gitmesine izin verdim. Elimi boynuna götürüp konuştum.

"Bende seni istiyorum."

🔥

YALNIZ RUHLAR [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now