UBKM - Birinci Bölüm (Uyanış)

632 231 363
                                    

Her taraf karanlıktı. Hava pus içinde, bedenler buz gibi. İnsanların kalbi hızlı ritimlerle atarken Kylie kendine yapılanlardan habersiz bir şekilde uyuyordu. Sabah kalktığında ise her şey değişecekti. Bir çift el, Kylie'nin bedenini ustaca kesiyordu. Hedefine neredeyse ulaşmıştı. O sırada tek sorun, sürekli akmakta olan ter damlalarıydı. Her şey planına uygun bir şekilde işliyordu ama bir şey hariç... Bunun olacağını tahmin etmemişti. Kızın bir sorunu vardı, bunu görebiliyordu. Siyaha bulanan o gözler bunu görebiliyordu. 

Karanlık odada bir tıkırtı duydu. Yanına döndüğünde ise bunun bir yanılsama olduğunu anladı. Derin bir nefes aldı ve parmaklarını kızın göğüs kafesinin içine daldırdı. Evet, bu kesinlikle doğruydu. Kızın kalbinde bir sorun vardı. Şu an elinde tutmuş olduğu şeyi hissedebiliyordu. Ona vaat edilen gücü sayesinde bunu rahatlıkla hissedebilmişti. Ne var ki bu onun için sorun değildi. Bu, sadece zavallı kız için sorun olmalıydı. Zavallı, şirin bir kız. Artık işini bitirmesi gerekiyordu. Kalbi eliyle biraz daha sıktı ve etrafa yayılan kanı görmezden gelmeye çalışarak kızın kalbini çıkardı. Göğüs kafesinde hasar oluşmuştu, kızın durumu hiç iyi değildi. Kalbi, yanında getirdiği kutuya yerleştirdi ve gitmek üzere odadan çıktı. Ne çok zengin bir ailenin, ne de çok fakir bir ailenin oturacağı cinsten olan evin holüne ulaşmıştı. Eve girerken kapıyla çok uğraşmak zorunda kalmıştı fazla ses çıkarmamak için fakat bu sefer işi kolay olacak gibiydi. Elini tam kapının koluna koymuştu ki bir anda irkildi. İşte, yine olmuştu. Tıkırtılar duymaya başladı. Bunun bir aptallık olduğunu düşünerek başını iki yana salladı ve ardına bile bakmadan oradan uzaklaştı.

**

Kylie gece olanların hiçbirini hissetmemişti. Hoş, bu da imkânsızdı zaten. Gözlerini açtığında sabah olmuştu ve elindeki kanı hayal meyal görünce şaşırmadı. Birkaç gündür kolunu bir yerlere vurup duruyordu uykusunda, farkında olmadan. Elindeki kanın sebebi de bu olmalıydı kendince. Gözlerini ovuştururken göz kapaklarına kan bulaşmıştı. Aynı zamanda kendini her zamankinden daha güçsüz hissediyordu. Gözlerini nihayet tam anlamıyla açınca çığlık attı. Her taraf kan gölüne dönmüştü. Gece ne olmuştu böyle? Baş ucunda ağlamakta olan kardeşi Marry'yi de yeni fark etti.

"Abla!" diye bağırarak ağlayan Marry'yi kucaklamak için uzandı ama Marry izin vermedi. Kylie ne olduğunu anlayamadı. Marry de pencereyi işaret ederek durumu açıklamaya çalıştı. Kylie dışarıya baktığında, gördüğü tek şey evin etrafını saran polislerdi.

**

Polisler her yerde onu arıyordu. Bahçede bir ipucu aramaya başladılar. Bir grup polis de kızın uyandığını ve pencereden kendilerine baktığını görünce eve girdiler. Her yer kan gölüne dönmüştü. Kız ise büyük bir dehşetle kendilerine bakıyordu. Kan örneği alındı ve aramaya devam edildi. Kısa bir süre sonra kız kan kaybından dolayı bayılmıştı.

**

Kylie'nin bilinci kapalıydı. Tam Mr.Sholwer ambulansı arayacağı sırada kan kaybından bayılmıştı. Bunu daha önce yapmaları gerekiyordu, fakat diğer polisler işi ciddiye almamıştı. Bu Mr.Sholwer'ı sinirlendirmişti.

"Siz ne işe yarıyorsunuz Tanrı aşkına?!" diye bağırdı dışarıdaki polislere. Bu polisler gerçekten de şaka yapıyor olmalıydı. "Bahçede hiçbir şey bulamayacaksınız!" Her zaman kızıyordu bu polislere. Bu sırada da küçük kız ağlamaya devam ediyordu. Ablasının adını sayıklayarak ağlıyordu ve Mr.Sholwer da gitgide bu aileye acıyordu. Hayır, dedi Mr.Sholwer içinden. Kimseye acımak yok. Onların elinde olan bir şey değildi bu ama, yardım etmek senin elinde olan bir şey.

**

Kylie hastaneye götürüldüğünde hiç bekletilmeden ameliyata alındı. Önceden de bu hastaneye gittiği için doktorlar onun durumunu biliyorlardı. Kylie kısa bir zaman sonra hayatını kaybedecekti zaten. Şimdi olanlar herkesin aklını karıştırmıştı. 

Kylie'nin kalp yetmezliği vardı ve bu gittikçe kötüleşmişti. Bugünle birlikte tam olarak en fazla iki haftası kalmıştı. Kylie bunu biliyordu ve kardeşini her şeye dayanıklı hâle getirmek için uğraşıyordu.

Marry dışarıda ablasını beklerken kurtulmasının mümkün olmadığının farkındaydı. Ama yine de umut etmekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Ha, bir de Tanrı'ya dua etmekten başka. Ablasını her şeyden çok seviyordu. Ailesinden geriye sadece o kalmıştı, o ve ablası elinden geldiğince hayatta kalmaya çalışıyorlardı.

O bunları düşünürken dışarı çıkan doktorun yanına koştu.

"Ablam nasıl?" dedi tiz sesiyle. Bu sırada da Mr.Sholwer yanlarına gelmişti. Doktor, Mr.Sholwer'a ileriyi işaret edip kolundan tuttu. Mr.Sholwer başıyla onayladı ve beraber, küçük kızın konuştuklarını duyamayacağı mesafeye doğru ilerlediler.

"Çok değişik bir şey fark ettik."

"Değişik mi?"

"Evet. Kylie'nin durumu epey kötüydü. En fazla iki haftası vardı ama bu durumda daha fazla yaşayacak gibi görünüyor." Mr.Sholwer duydukları karşısında afalladı.

"Nasıl yani? Onun kalbi yok!" dedi alayla. 

"Hayır efendim, var. Kylie'nin, demirden bir kalbi var." Duydukları karşısında Mr.Sholwer dehşete düşmüştü. 

"Nasıl yani?" 

"Yani, imkânsız görünebilir ama...Kylie'nin organı demirden. Demirden bir kalp, her nasıl oluyorsa, onun yaşamını devam ettirmesini sağlıyor. Bu, insanlığın asla göremeyeceği bir şey." Mr.Sholwer ne yapacağını bilemez bir hâlde küçük kızın olduğu yere baktı. Küçük kız, büyük bir umutla ablasını bekliyordu. İki elini başına kenetlemişti. 

"Emin misiniz?" Mr.Sholwer, sorduğu sorunun saçmalığı ile gözlerini yumdu.

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Neden yalan söyleyeyim ki?"

"Haklısınız ama bu imkânsız bir şey." Mr.Sholwer üzerindeki şok etkisini bir türlü atamıyordu. 

"Eğer inanmıyorsanız benimle gelin." Doktor, Mr.Sholwer'ı ameliyathaneye götürdü. Küçük kız da onları izledi. Ameliyathaneye girdiklerinde Mr.Sholwer gördüklerine inanamadı. Evet, bu tam bir çılgınlıktı! Kylie, normal bir insan gibi nefes alıp veriyordu ama yolunda gitmeyen şeyler vardı. Bu kırılgan kızın, sağlam bir kalbi vardı. Hem de, demirden bir kalbi...

Ufak Bir Kalp MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin