Part 5 : Naked, Message and Trust

128 17 71
                                    

"Beni özledin mi?" dediğinde gözlerine baktım. Yutkunmaktan kendimi alamıyordum.

Tutulmuş gibiydim, sesimi çıkartmak, zihnimdeki bağırışmaları harflere dökmek ve buradan hemen kurtulmak istiyordum ama ellerimi bile hareket ettiremiyordum, kalakalmıştım.

Karşımdaki adam Piranha'ydı ve elindeki de dolu bir silahtı, bense sadece çıplaktım.

Nasıl kurtulabilirdim ki?

Nefesimi tutmuştum, öleceksem şimdi ölecektim. Hazır değildim belki, ama yapabileceğim bir şey yok gibi görünüyordu, buna rağmen asla pes etmeyecektim. Ölümü bu kadar kolay kabul edemezdim.

"Ben seni özlemiştim oysaki. " dedi dudaklarını masum bir çocukmuşcasına bükerek.

Yüzümü ekşitmekten kendimi alamadım.

O sırada arkasından yavaşça hareket eden Calum'ı gördüm, sevinç çığlıkları atmamak için kendimi zor tutarak derin bir nefes aldım.

"Ben de seni özlemiştim orospu çocuğu."

Dediğime gülümseyen Calum, hızlı bir hareketle silahının kabzasını Piranha'nın kafasına geçirmişti bile ve o yere yığılırken farkettiğim şey, nasıl bir durumda olduğumuzdu; ben çıplaktım ve küvette, suyun içinde kıvrılmıştım; Calum ise tam karşımdaydı. Tanrım, diye düşündüm, neden hep bu adamla, neden?

Calum bugün siyahlar içindeydi, kabanı, beresi ve hatta botu bile siyahtı. Gözleri,o güzel kahveler, tüm bu siyahlığın arasında saklı kalmışcasına parlıyordu.

Piranha yerdeydi ve onu buradan kimin çıkartacağını düşünürken merdivenlerden seslerin geldiğini duydum, Calum'ın bakışları beni utandırıyordu, "Kim geliyor?" dediğimde minik bir hamleyle arkasını dönüp baktı, "Alfred. " dedi.

Eh, kadro tamamlandı, diye düşündüm.

"Seni öldürecekti," dedi Alfred ve beni çıplak -neyse ki suyun altında- Calum'ı ise tam karşımda bulduğunda kaşlarını çatıp yutkundu.

"Onu götürür müsünüz?" dedim kollarımı kendime sararak, su soğumuştu. "Üşüdüm. "

*

"Seni takip ediyorlardı, aslında beraber Alfred'in evine girdiğinizden beri izleniyordunuz. Eh, onlar sizi izlerken, ben de onları izliyordum. Ahmak değilim, tanrım, tabi ki ikimizi bulmaya çalışacaklardı. Douglas bile farkındaydı ama siz iki gerizekalı sadece sevişmek ile kafayı bozmuştunuz, tanrı aşkına. Kim canı tehlikedeyken sevişmeyi düşünür ki?"

"Seviştiğimizi nereden çıkardın?" dedim Calum'a, yoldan bir süreliğine gözünü ayırdı ve aynadan, arka koltukta tek başına oturan bana dikti. "İkiniz de yetişkinsiniz ve Alfred'in sana aşık olduğu çok belli değil mi," dedi yanına oturan Alfred'e dönüp sinir bozucu bir şekilde gülümseyerek.

Alfred'in kasıldığını görebiliyordum, "Kapa çeneni, " dedim Calum'a. "Öyle bir şey yaşanmadı. Biz sadece yakın arkadaşlarız. "

Calum güldü, yutkundum ve bizim uzun bir süredir görmezden geldiğimiz şeyi böyle rahatça söylemesinin ne kadar sinir bozucu olduğunu düşündüm. Bizimle derdi neydi ki?

"Hikayeye devam edeceğim. Sen evine giderken arkandaydılar ve Alfred ile diğer adamları aradıktan sonra ben de oraya geldim. Kapının önünde Piranha'nın adamları vardı ve dış kapı açıktı, arka kapıdan gizlice girdim ve sonrasını biliyorsunuz işte. " Dikiz aynasından bir süre bana baktı ve gözlerindeki anlamlandıramadığım ifade ile yola geri döndü. "Tanrım, birkaç dakika daha geç kalsaydım Piranha beynini oracıkta dağıtmış olacaktı. "

My Man And The Devil On His Shoulder Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin