Damn You | Episode 16

1.9K 179 14
                                    

Bazen sadece yutkunmakta zorluk çekip sadece onun sözlerini düşünüyordum.

Benim için harcadığı nefeslerin arkasında ne gizliyor, yoksa hâlâ soluduğu nefesleri o kadına mı adıyor bilmiyorum.

En acısıda bu zaten.

Bilmiyorum.

Günler boyunca çözmeye çalıştığım adamın ela gözlerine anlam kazandırmakta güçlük çekiyorum.

Ateşin içinde olduğumu hissedebiliyorum oysa kalbimi bu kadar yakan şeyin başka bir şey olduğunu var sayıyorum.

Çünkü unutmak, bu kadar kolay değil.

Çünkü unuttuğumu sanıp, onun için nefrete bulansam bile yinede sevgim en dipte harekete edip kendini hissettirecek ve ben yine kalkanımı kaybedeceğim.

Mahkum olduğum bu şeyin acısını damarlarımda ki sıcak sıvıda bile hissedebiliyordum.

Eskiden 'acı' ile baş başa geçerdi gecelerim.

Şimdiyse her gece onunla ağlayıp ela gözlerinin karanlığını seyrederek kayboluyorum.

Ancak eskiden bu kadar çaresiz miydim, o bu kadar yakınımdayken böylesine fark edilmez miydim bilmiyorum.

Çünkü o hep, o kadını düşlüyordu.

Aklından çıkartamadığı o kadının, sevgilisini nasıl sevdiğini düşünüyordu.

Onlar yakında evleneceklerdi.

Onlar mutluydu.

Oysa biz, sesli olarak söyleyemediğimiz bir acının içine hapsolmuştuk.

Tanrım, biz gittikçe dibe batıyorduk.

Artık ışıktan uzak olduğumuzu hissedebiliyordum.

İçimde ki hisleri yok etmeyi daha fazla ne kadar dileyecektim?

Onun kokusunun bedenimi sarmaladığını hissettim.

Yavaş adımlarla geçip karşımda ki koltuğa otururken gözleriyle beni süzdü.

"Bu sefer neden ağlıyorsun?"

O zaman göz yaşlarımın yanaklarımda ki sıcaklığını hissettim.

"Hiçbir şey için."

"Hiçbir şey için kaçıncı ağlayışın Lauren?"

"Sanırım saymayı ikimizde bıraktık." Kendi kendime güldüm. "Sen neden ağlamıyorsun? Sevgili Alanna ve Travis belki de bugün gelinlik almaya gittiler ama seni neşeli gördüm. Olman gerektiği gibi değilsin."

"Sende öyle değilsin." İfadesi sertleşirken ela gözlerinin içinde ki hırsla yeniden körüklendi alevler. Ateş, bize hep daha yakındı.

"Ben tamda olmam gerektiği gibiyim Zayn. Bugün ağlamayanlar değil ağlayanlar kazanıyor unuttun mu bu böyle işliyor. Çabuk göz yaşlarınla vedalaş ve sende bize katıl." Alaylı sözlerimin onu kızdırdığını hissediyordum. Ama böyle devam etmek istedim. Siklemiyormuş gibi. Tıpkı onun, ben ona 'seni seviyorum' dediğim zaman yaptığı gibi.

"İyi değilsin." dedi.

Kafamı salladım. "Hiç iyi değilim."

"Ne yapmamı istiyorsun?"

"Şu an yaptığın şeyleri yapmamanı istiyorum." Göz yaşlarım görüşümü biraz daha bulanıklaştırdı. "Aklından onu çıkartmanı istiyorum. Onu düşünüp ağlamandan nefret ediyorum çünkü o zaman yanında kendimi hep fazlalık olarak hissediyorum. Kendi acın için beni harcamana izin verdiğim halde kalbimi söküp almanı istiyorum." Sesli bir nefes aldım. "Hiçbir şey için ağlıyorum çünkü aslında her şey için çok fazla ağladım. Daha fazla hissetmek istemiyorum."

Sessiz kalıp odanın içinde ki havayı tükettik bir süre.

İkimizde susup daha fazla acı verdik kalplerimize.

O sessizliğin içinde ölü gibi hissetmeme de engel olamamıştım ki.

Yalnız ve ölü.

"Eğer istersen giderim." diye fısıldadığını işittim.

"Onun yanına mı?"

"Hayır, uzağa. Canını yaktığım herkesten uzağa."

"Hâlâ sevdiğini biliyorum. Ama merak ediyorum hâlâ çok mu seviyorsun? Biraz olsun unutturamadım mı sana?"

"Dudaklarının arasından çıkan her kelimede onu taşıyan bir şeye rastlıyorken nasıl unutayım? Sen fark etmeden de olsa onun yaptığı şeyleri yaparken aklımdan nasıl çıksın?"

Akıttığım göz yaşlarını sildim. Tekrar ve tekrar. Her saniye yenisi gelen yaşları durduramıyordum.

"İlk başlarda ona benzemek isterdim. Şimdilerdeyse ona benzemekten nefret ediyorum." Alt dudağımı sertçe dişledim. "Hâlâ seni seviyor olmaktan nefret ediyorum. Burada benimle olmandan, yanımda o kadın için ağlıyorken beni yok saymandan nefret ediyorum."

Nefesimi serbest bıraktım. "Sana dair her şeye kin doluyum Zayn, her şeye."

Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde solukları tenime temas ediyordu.
Elleri yüzümü kavradı ve sıcak parmakları yanaklarımda gezindi.

"Bütün bunları beni sevdiğin için söylüyorsun. Sende aslında beni seviyorsun, biliyorum beni seviyorsun."

"Ben o değilim."

Gözlerinin donuk ifadesinde bir kaç saniyemi düşürdüm.

Durdu ama sonra dudakları dudaklarıma daha çok yaklaştı.

"Benim için sen o'sun."

Aslında bedenime bundan daha sert bir darbe vuramazdı.

Öylesine yaktı ki canımı, daha fazlasını düşünemedim bile.

Bunu dilememiştim.

Her gece göz yaşlarım arasından onunla olmayı isterken, bunu dilememiştim.

Dudakları dudaklarımı oyalarken dahi öpüşünden bu kadar tiksinmeyi dilememiştim.

Beni sevmesini isterken, beni o kadın olarak görmesini hiç istememiştim.

Bedenini iterken "Bırak." diye çemkirdim. "Ona git."

Eğer hâlâ daha onu istiyorsan, ona git.

Ben zaten burada acı çekerken hep yalnızdım. Sen elimi tutarken bile.

Sen onun yanına git.

Sanki onun başkasına ait olduğunu hatırlamayacakmış gibi, onun yanına git.

***

Merhabalar! Bu da böyle bir bölüm oldu aslında çok zaman olmuştu yazalı ama daha yeni paylaşabildim. Bazı sorunlarım var bu yüzden yine uzun bir süre bölüm gelemeyecek. Bu bölümün göz yaşlarınıza yansımasını umuyorum.

Oylar & yorumlar

Damn You :: Malik Where stories live. Discover now